Yazının başlığına aldığım, “Neden darbe yaparlar?” sorusu tek başına yapılan darbelerin gerekçelerini sıralamaya yetmez.  Bu sorudan önce “Kimler darbe yapar?” sorusu daha etkili olur.

Zira neden yapıldığından çok, hangi karakterde, hangi yapıda, hangi anlayışta kişilerin darbeye kalkıştığı çok daha önemli…

Dünyanın birçok yerinde, özellikle de demokrasisi gelişmemiş, efendinin “asker” olduğu yerlerde darbe olur.

Belki de daha çok da “zorunlu askerlik” yapılan ülkelerde darbe olur.

Ülkelerde iktidar tek olur; sivil iktidar-askeri iktidar diye bir şey olmaz.

Ancak bazı ülkelerde “sivil iktidar” denmesinin nedeni, bilinçaltına yerleşen “askeri iktidar”ın varlığıdır.

Türkiye’de bunlardan birisi…

Önü alınmaz olaylar olduğunda, kargaşa hüküm sürdüğünde, siyasi tartışma fazlalaşmaya başladığında, vatandaşın beklentisi/korkusu da hemen “ya darbe olursa”dır.

Çünkü alışılagelen bu…

Sivilleri hizaya getiren, selam durduran, haddini bildiren ve sonra da “işimiz bitti, buyurun” dendiğinde de yine demokrasicilik oynamamıza izin veren hep darbeciler olmuş ama hep askeri darbeciler.

Oysa bu yanlış…

Askerler, tıpkı polisler gibidir, tıpkı Sağlık Bakanlığına bağlı memurlar gibidir. Tarım Müdürlükleri, Tapu Müdürlükleri veya herhangi bir kurumda çalışan memurlar gibidir.

Yetkilerini yasadan alır ve ne yapıp, yapamayacakları bellidir.

Bir memur darbeye kalkışamazsa, bir polis de, bir asker de kalkışamaz.

Elinde silah olmak, bir ayrıcalık değil, görevin ifasıdır.

Milletin vergileriyle alınan bir tek kalemi bile bir memur iç ederse suç kabul edilir. Polis ve asker de aynısıdır. Ona emanet edilen silahlar, bir memurun kalemi, kâğıdı, masası, sandalyesi gibidir.

Onların görevi bizim güvenliğimizi sağlamaktır, bundan öte bir efendilikleri, paşalıkları, emir buyurma durumları yoktur.

Suç işleyen vatandaşı yakalayan asker ve polis, bunu kendi kafasından yapmaz/yapamaz. Görevli cumhuriyet savcısının emirleri doğrultusunda gözaltı ve tutuklamaları yapabilirler.

Bütün bunları biliyoruz ama hep bildiğimizin aksine uygulamalara şahit oluyoruz. Tıpkı 15 Temmuz gecesi yaşananlar gibi.

Peki kimler darbe yapar?

Dünyanın her yerinde darbe yapıp da “akıl sağlığı” yerinde olan bir tek kişi göreceğimi sanmıyorum. Zeki olmak, iyi plan yapmak, akıllı olmak manasına gelmez.

Darbecilerin neredeyse tamamı kullanılmaya müsait, düşük karakterli, şeref ve onurdan yoksun, silik, ezik, pislik kimselerdir.

Makamları ne olursa olsun bilinçaltında “aşağılık kompleksi” barındıran ve bu kompleksle “göreceksiniz” diye hepimize haddimizi bildirmeye hazır olanlar darbeye kalkışır.

Ülkenin gerçek sahibi olduğunu sanan aptallar darbeye kalkışır; kendisinden başka herkes düşmandır.

Daha çok kazanmak isteyen ve bunu da ancak elindeki silah gücüyle yapacağını sanan zekâ özürlüler darbeye kalkışır.

Hükmetme hastalığına tutulan ve bunu da bulunduğu makamla sınırlı tutmayan, tüm ülkeye hükmetmek isteyenler darbeye kalkışır.

Kullanılmaya çok müsait, onur ve şereften yoksun, karaktersiz insanlar darbeye kalkışır.

Darbe yapılacak ülke üzerinde gözü olan dış güçler veya terör örgütlerinin “kullanabileceği” karaktersiz kamu görevlisinin adı, bir anda “darbeci” oluverir.

Elinde silah olunca kendini bir halt sanan ve o silahla herkese korku salacağını düşünen aşağılık insanlar darbeye kalkışır.

Aslında bütün bunları bildikten sonra neden darbeye kalkışacakları da anlaşılmış olur.

Darbelerin neredeyse tamamı dış güçlerin ve terör örgütlerinin desteğiyle olur. Hiçbir asker “canım sıkılıyor, hadi kalkın, darbe yapalım” demez.

Darbe yaptıranlar, darbecileri “başarılı olacağına” inandırılırlar.

Darbeden sonra gelecekleri makamın büyüklüğü, kazancın sonsuzluğu gözlerini kamaştırır.

Darbeye kalkışan, başarısız olacaklarına asla inanmaz.

En ince detayına kadar tüm hesaplamaları yapar, tüm güvenceleri alırlar.

Elbette haşhaşiler hariç…

Onların darbe kalkışması, tamamen Şeytanın yardımcısının emriyledir.

O, öl dese ölürler, öldür dese öldürürler.

İradeleri elinde olmayan, uyuşturulmuş beyne sahip, karaktersiz, şerefsiz, alçak tiplerdir bunlar.

Sonuç olarak, bugüne kadar yapılan bütün darbelere baktığımızda, darbe yapanların kişiliklerini incelediğimizde ve uygulamalarına göz attığımızda bir tek “insan” göremezsiniz…

Bir vicdana sahip, merhameti olan, yürek taşıyan, sevgi besleyen, insani yönü olan, beşeri münasebeti olan, bir ahlaki kaygısı olan, namus anlayışı bulunan, şeref ve onur gibi değerlere sahip tek bir darbeci bulamazsınız…

O nedenle sürekli söylerim; bütün darbeciler alçaktır, geri zekâlıdır, vicdansızdır, merhametsizdir ve zalimdir…

Sadece onlar değil, darbeye taraf olan, kullanılan, propagandasını yapan, onları haklı çıkarmaya çalışan, maddi ve manevi destek veren herkes, en az darbeciler kadar aşağılıklardır.

Yüce Mevla’m bizi öyle bir beladan kurtardı ki, ne kadar şükretsek, bütün milletimizle ne kadar gurur duysak azdır.

 

Tweetimden Seçmeler

Demokrat değilseniz ne kadar dil dökerseniz dökün, demokratça tek bir kelam çıkmaz ağzınızdan...