Çarşı-pazarda kiminle karşılaşıyorsak herkes cemaat ile hükümet arasında yaşanan olumsuzluklardan söz ediyor.

Kardeşler birbirleriyle uğraşmaya başlamış, her defasında farklı cepheden karşı hamleler yaşanıyor…
Öylesine yakışıksız saldırılar, öylesine olumsuz durumlar oluşuyor ki, her iki kanadın sevenleri adeta afallayıp kalıyor.   
En nihayetinde ölüm olan şu üç günlük dünyada sanki ne var da büyük bir anlaşmazlığın odağında bulunuyorlar.
Hz. Süleyman gibi dünyanın mührü cebinizde bulunsa, Karun’da olan servetin aynısı sizde olsa, yinede ömrünüzün sonunda Dar-ul Beka’ya doğru yol alırken, yanınıza iki metrelik çuhadan gayrı hiçbir şey götüremeyeceksiniz!
Öyleyse nedir bu kavganın, bu gürültünün, bu hengâmenin yaşanıyor olması?
Önce cemaat kanadı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklatmaya çalıştı. Akabinde Başbakan Erdoğan “dershaneleri kapatacağız” diyerek karşı atağa geçti…
Sanki bir ara sular duruldu gibi…
En son 17 Aralık’ta cemaat kanadı yeni bir atağa geçti:
Salı günü sabahın erken saatlerinde İstanbul ve Ankara’da malum operasyon başlatıldı.
Hükümeti yıpratmak ve itibarsızlaştırmak amacıyla gerçekleştirilen söz konusu operasyonun başlatılmasına elbette tek başına cemaatin vesile olmadığı aşikâr:
Öyle anlaşılıyor ki, bu işin arkasında iç ve dış mihrakların koalisyon gücü var. Dışarı ayağında küresel odakların, içeride ise hükümeti itibarsızlaştırma eğiliminde olan siyasi ve sermaye gibi çeşitli örgütlerin imece usulü çabaları söz konusu…
Elbette ortada bir yolsuzluk varsa üstüne gidilmeli, hem de ucu nereye kadar gitse de gereken yapılmalı, lakin kazın ayağı öyle göründüğü gibi değil.
Öyle anlaşılıyor ki; işin içinde one minute rövanşı var, bölgesel güç olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye’yi tökezletme niyeti var. Daha da ötesi; ülkemiz üzerinde emelleri bulunanların plan ve programlarının uygulama çabaları var…  
Bunun için hükümete karşı oluşan koalisyon, Erdoğan’sız bir Türkiye hayalinin peşinde koşuyor.
Bütün bunları anlıyoruz anlamasına da, memleketin aydınlık yarınları için son 12 yıldan buyana kader birliği yapmış, uyum içinde hareket ederek topluma hizmet eden her iki kanadın kavgaya tutuşmaları neyin nesi?
Uzun süredir bazı olumsuzlukların dışarıya yansımaması düşüncesiyle “kol kırılır yen içinde” anlayışı güdülüyordu, fakat artık her şey ifşa olmuş durumda!
Gidişat iyi değil beyler, sizlere gönül bağlayan kitleleri üzmeye hiç mi hiç hakkınız yok. Ülkemizin aydınlık geleceğini kasvete çevirme arzusunda olan iç ve dış mihrakların ekmeğine yağ sürüyorsunuz haberiniz ola…       
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
 
 
                   Bilal KARADAĞ