Küçücük memleketlerinde, ilişkiler sarmalında hangi renge bürüneceğini şaşıranlaradır bu sorularım.

Hedef ve tavır arasında zik zaklar çizerek kişilik ve haysiyet kırılmaları yaşayan, hangi gün neye, nasıl doğru diyeceğini bilemeyen, dese de dün dediğini bugün yutan şahsiyetleredir bu sorularım.

Ele verirken talkını kendi yutar salkımı misali, talkın ile salkım arasında; şerefi, kadehlerin çın çın seslerine kurban edenler gibi ayaklar altına alanlaradır bu sorularım.

Kendi ihtirasları uğruna memleketin … belleyen, bunu da bir marifetmiş gibi sergileyen, hatta yazılarla, resimlerle süsleyen…

Hâsılı, çok bilenlere, bir bilenlere ve hep bilenleredir bu sorularım.

Sizce kaç yanlış kaç doğruyu götürmeli?

Ya da kaç doğru kaç yanlışı örtmeli?

Var mı bir cevabınız?

Bir yanlışa bir doğru mu?

Yoksa sınavlarda olduğu gibi üç veya dört yanlış bir doğruyu mu götürmeli?

Sahi hangi yanlışlar hangi doğruları götürmeli?

Yoksa yanlışlar da doğrular da öylece orta yerde mi kalmalı?

Sizin yanlışlarınız kimlerin doğrularını götürmektedir?

Ya da kimlerin yanlışları bizim doğrularımızı götürmektedir?

Bunlardan önce şöyle mi sormalıydım yoksa?

Sizce doğru nedir, yanlış nedir?

Doğru ve yanlışa yüklediğiniz anlamlar duruma göre değişkenlik mi arz eder?

Yoksa dümdüz bir çizginiz mi var?

Sahi, çizginizin rengi nedir?

Yoksa çizginiz de mi bukalemun rengindedir?

Var mı bir cevabınız?

Her zamanki gibi pis bir sırıtış mı cevabınız, yoksa gözlerinizdeki kahpe kaçamaklar mıdır?

Sesinizle verecek bir cevabınız var mıdır?

Ses verebilecek misiniz?

Titremeden, başınızı kıvırmadan, gözümüzün içine bakarak verecek net bir cevabınız var mıdır?

Cevaplarınızda kaç yanlış kaç doğruyu götürmektedir?

Kimin yanlışı kimin doğrusunu götürmektedir?

Yoksa sizin yanlışlarınız diğerlerinin doğrularını mı örtmektedir?

Diğerlerinin kaç doğrusu sizin kaç yanlışınızı örtmektedir?

Yoksa sizden kurtulmak için şıkları boş mu bırakmalı?

Susun!

Siz cevap vermeyin. Biliyorum her cevabınız bir doğruyu örten yanlışlar olacaktır. O yüzden susun.

Siz susun, sizin yerinize diğerleri konuşsun.

Sizin yanlışlarınızla doğruları giden, doğrularının üzeri örtülenler cevap versin.

Sorum size olsa da cevabı onlardan bekliyorum.

Munis, muti, halim ve selim, her şeyi sineye çeken, itiraz etmeyi, hak aramayı, hak istemeyi beceremeyen; buna karşı hep sızlanan, hep şikâyet eden, hep ağlayan diğerleri cevap versin.

Verebilirlerse tabi?

Küçük hesaplarından, basit çıkarlarından ve kuzu kuzu melemekten fırsat bulabilirlerse cevap versinler.