İnsanlar hayatı boyunca yaşadıklarından ne/neler öğrenir?

Öğrendikleri kendini ne kadar tecrübe sahibi eder?

İnsanın öğrendikleri kendini ne kadar insan yapar?

Gün geçtikçe insanların birbirine olan güven duyguları körelmekte, kime, nasıl ve ne derece güveneceğine karar verememektedir. İte-kalka-yıkıla yaşadıklarından hep bir şeyler öğrendiğini, hep tecrübe sahibi olduğunu düşünmekte ama aslında olumsuzluklar içerisinde hiç kimseye güvenmemektedir. Her okuduğuna, her söylenene, her yapılana yabancı ve kararsız kalmakta, inanmamaktadır.

Mademki kimseye güvenilmemekte ve inanılmamaktadır; peki ne yapmalıyız, ne yapmamız gerekiyor?

Toplumsal barışı, insana saygıyı, bireysel huzuru ve refahı ön planda tutarak, ön yargılardan uzak, “iltifat marifete tabidir” kabilinden yola çıkarak, ona değerlendirmeli, ona göre gereken değer verilmelidir.

Şimdi gidişat iyi mi derseniz?

Hayır!

İnsana sevgi, saygı, hürmet, hoşgörü, tevazu var mı derseniz?

Hayır ya da çok az!

Toplamsal değerlere genel olarak kıymet veriyor muyuz ya da koruyabiliyor muyuz?

Hayır!

Televizyonlardaki magazin, müstehcen, evlilik programları ve din karşıtı maneviyatı yönelik yıkıcı ya da istismar edici programları gün boyu seyrediyor muyuz?

Evet!

Avrupa Birliğine üye olmak adına gençliğimizin ahlâkî yapısının bozulmasına seyirci kalıyor muyuz, gayr-i ciddi davranışlarına müsamaha gösteriyor muyuz?

Evet, hem de alasından!..

Hak, hukuk ve adaletimiz dünyaya örnek iken, şimdi dünyanın bilmem hangi ülkesinden bir takım dersler alıyor muyuz?

Evet!

Çocuklarımıza iyi, doğruyu sunma adına örnek olabiliyor muyuz, model olmaya çalışırken tarafsız olabiliyor muyuz?

Hayır!

Sorular, sorular… “Evet”ler ya da “hayır”lar hiç bitmez.

Sade vatandaşından, en üst seviyedeki etkili, yetkili, atanmış, seçilmişine kadar her kademeden ülke insanımızla, ön yargılı ve peşin hükümlü olmadığımız sürece; bütün sorunların çözüleceğini, her türlü sıkıntının giderileceğini unutmayınız.

Kazanılmış bir takım değerler ve edinimler, uzun deneyimler ve tecrübelerle ortaya çıkmış ve o topluma mal edilmiştir. Bu birikimlerle ve tecrübelerle, toplumlar, şehirler, ülkeler kimlik sahibi olmuşlardır.

Geçmişte kazanılan maddi-manevi-duygusal, bu her türlü değerler korunmalı, saygı gösterilmeli, ortak payda olarak gelecek nesillere aktarılmalıdır. Bu değerlerin korunması ve değerlerinin bilinmesi adına ortak ve akılcı çözümler üretilmelidir.

Toplumsal değerlerin girift bir hal aldığı günümüzde; kişi ve topluma çok sorumluluklar düşmektedir. Toplumun değerlerinin kaybolmaması adına; birlikte olma ve yaşama saygılı olma, hak, hukuk, maddî, manevî birçok değere kıymet verilmeli, olanlardan dersler çıkarılmalıdır. İnsan yaşamı kendi yaşadığıyla sınırlı olmamalı ve gelecek nesillere karşı da sorumluluğunun farkında olmalıdır.

Sosyal, kültürel, dini ve tarihi değerlerin gelecek nesillere aktarılması, bu değerlerin korunması ve insanı insan yapan bir çaba ve gayretle yapılmalı. Bu değerlerle yaşanmışlıklar insanı insan yapar, unutmayalım!

Yaşamımız boyunca öğrendiklerimiz; bizi bir taraftan tecrübe sahibi yaparken, diğer taraftan her türlü değerlerimizi geleceğe aktarmak adına, erozyona uğramadan ve dejenere olmadan, birbirimize olan güven duygusunu sarsmadan, ön yargılı ve peşin hükümle karar vermeden aktarmanın yollarını aramalıyız.

 

Kerim BAYDAK

[email protected]