Uzman Psikolojik Danışman Abdulkerim Işık, “Karne, çocuğunuzu tanımak için bir fırsat” dedi.

Işık, yaptığı açıklamada, yarıyıl tatilinin eğitime ara vermek ve dinlenmek amaçlı olduğunu belirterek, öğretmenler ve öğrenciler için bir mola olduğunu ifade etti.

Öğrencilerin bir dönemlik çalışmalarında neler yapabildiği ve mevcut performanslarının bu süreçte belli olacağını aktaran Işık, şunları kaydetti:

“Aileler çocuklarının aldıkları eğitim hakkında bilgilenmiş olacaklar ve öğretmenlerimiz de böylece yaptıklarını daha net görebilecekler. Hepsi eksikliklerini görme fırsatı bulacak ve bunu gidermek için çalışabilecekler. İyi yolda olanlar bunun ödülünü alacak ve mutluluklarını paylaşacaklar. Karne eğitim performansının bir ölçütüdür. Kriteridir. Karne ile sadece alınan eğitimdeki ve okulla ilgili işlemlerdeki başarı ve başarısızlık ölçülür. Ancak devam eden hayatımızda okul ortamına ait başarılarda da önemli bir basamaktır. Ailenin tutumu ve yetiştirme tarzının çocuğun okul başarısını büyük oranda etkilediği bilinen bir gerçektir. Aslında bu yönüyle karnedeki bilgilerin sadece çocuğun değil, ailenin de notları olduğuna dikkat çekilmelidir. Aile çocuklarıyla sık sık konuşarak karneden önce de başarıyı takip etmeli ve gerektiğinde desteklemelidir. Çocuklarını alacakları karneyle birlikte kabullenmeli. Olumsuz ve beklentilerini karşılamayan karnelere karşı velilerin verecekleri sert ve baskıcı tepkilerin hiçbir olumlu katkısı olmamakla birlikte; Daha çok aile ile çocuk arasında güven,sevgi ve kabul duvarlarını yükseltmekten başka bir işe yaramamaktadır.Çocuğun başarı performansı ile kişiliği ve ailenin önemli bir üyesi olduğu duygu-düşünce-algıları birbirine karıştırılmamalıdır. Karne kapalı bir kutu olmaktan çıkarılmalıdır. Zayıfı olan öğrencilere ,öğretmen gerektiğinde bazı ödevlendirmeler yapmalı ve aileyi bilgilendirmelidir”

– KARNE’DEKİ BAŞARI, ÇOCUĞUN İLERİDE BAŞARILI OLACAĞINA İŞARETTİR

Işık, karne başarısının çocuğun öncelikle okuldaki akademik eğitim alanında, yani ilerde eğitim anlamında başarısına işaret etti.

Işık, şöyle devam etti:

“Hayattaki başarısı ise kabaca, yetenekli olduğu alanda meslek sahibi olmak, mesleğinde başarılı olmak, iyi ve uyumlu sosyal ilişkiler kurmak olarak tarif edilebilir. Bununla birlikte okul notları çok iyi olmayan bir çocuk da bazı meslek alanlarında çok başarılı olabilir, iyi bir aile kurabilir ve alanında tanınan biri olabilir.
Karnelerdeki notlar okullara göre bazı değişiklikler gösterse de, genelde yüksek olması çocuğun düzenli, sorumluluk sahibi olduğu ve zihinsel kapasitesini de daha iyi kullanabildiğinin göstergesi sayılabilir.
Eğitim sürecinin bazı kademeleri diğerlerinden biraz daha kritik özellikte, zor ve farklıdır. İlköğretime yeni başlamak, 4. sınıfta sosyal, fen, yabancı dil gibi soyut ve zor alanlara giriş yapmak, 5. sınıfta her derste farklı bir öğretmenden ders alarak yıllardır çocuklarla hemhâl olmuş tek öğretmenin ilgi ve şefkatinden mahrum kalmak gibi. Hatta 7. ve 8. sınıfa gelen bir çocuk takriben 12-14 yaşlarındadır. Bu yaşlar insan hayatında ilk zorlanmalı dönem olan ergenliğe geçiş yaşlarıdır. Yani erinlik dönemidir. Çocukluktan yetişkinliğe geçişteki bu ara dönem, çocukta anne-babalar için kaygı verici değişimlerin gözlemlendiği dönemdir. Bu dönemde yaşanan yoğun kimlik bunalımı, doğal olarak okul başarısını da etkileyecektir. Yeni bir kimlik kazanma ve aileden bağımsızlaşma süreci, çocuğa o döneme değin aktarılan kural ve davranışları bir süre askıya aldırabilir. Bedenen 1-2 yılda gerçekleşen fiziki büyümeyle ruhi gelişim süreci paralellik gösteremez. Sakarlık, dikkatsizlik, umursamazlık, asilik, hırçınlık, alınganlık, dik başlılık, tembellik, duygusal iniş-çıkışlar,… vb. tümü bu dönemde görülebilen doğal duygu ve davranışlardır. Bu dönemin Anadolu ve Fen Liseleri’ne hazırlık dönemine denk gelmesi onlar için gelişimleri açısından önemli bir dezavantajdır.
Lise dönemleri ise ergenlik gelişiminin hızlandığı fırtınalarla beraber başarı güdüsünün zorlamalı olarak arttırıldığı kritik dönemlere denk gelir.Yetişkinliğe, meslek seçimine ve hayata atılma çabalarına yönelik realiteden çok beklentilerin öncelendiği bu dönemde okul başarısı ve dolayısı ile karneler daha dikkatli yorumlanmalı ve karşılanmalıdır. Aileler ve eğitimciler için karneler çocuğu yönlendirmede de önemli bir bilgi kaynağıdır. Karne başarı derecesinin notlarla ifade edilmesidir. Genel anlamda da ara vermek, mola’dır şubat tatili. Enerji depolamak ve ihtiyaçtır. Çocuklarını kendi yaşantı tarzlarına Uygun ödüllendirmeler yapmak ailelerin unutmamaları gereken önemli bir husustur”

Başarısız karne getiren öğrenciye de iyi davranılması gerektiğini anlatan Işık, “Başarısız bir karne getiren öğrenciye dayağa yeltenmek, azarlamak, aşağılamak, tatilden mahrum etmekle tehdit veya başka ceza yöntemlerine başvurmak yerine “Belki şu derslerden daha çok yardıma ihtiyacın var; bu sorunu nasıl çözebiliriz? Ama önce güzel bir tatille yorgunluğunu atmalısın, sonra bunun bir yolunu buluruz” diyerek yaklaşmalı ve uygun bir zamanda derslerdeki başarısızlığı telafi edecek imkanlar arayıp uygulamak daha yapıcı ve akılcı bir yol olacaktır. Çünkü “Hiç Bir Karne Çocuğumuzdan Değerli Değildir”. Ve çocuğumuz hayatı boyunca bir çok karne alarak kendini ve beklentilerimizi değiştirecek, geliştirecektir… Onun bu anlayışa ve fırsatlara kesinlikle ihtiyacı bulunmaktadır” diye konuştu.

BHA

Editör: Adıyaman Haber