İki yıl önce sinemalarda gösterime girdiğinde kahkaha fırtınası estiren,Sermiyan Midyat’ın yazıp yönettiği “Ay Lav Yu” filmin konusu, devletin kayıtlarında yer almayan ve Kürtçe “yok” demek olan “Tınne” köyünde geçiyor. Devletin yok hükmünde gördüğü ama var olan köyü dışarıya açmaya çalışan köylülerin trajikomik hikayesi mizahi bir dille beyaz perdeye aktarılmış haliydi…

Filmi izleyenler kahkahalarla gülmekten kendisini alamıyordu…

Ama yaşamda bu farklıydı…

Bazen ağlayacak halimize gülüyoruz, bazen gülünecek halimize ağlıyoruz…

Var olan şeyi yok saymak, işte böylesine insanı ikilemde bırakan bir şey…

Ay Lav Yu filmindeki Tınne köyünün benzerleri ne yazık ki ülkemizde var.

Bu devletin kayıtlarında olup olmamasıyla alakası yok, “hizmet gitmediği” zaman, unutulmuş da oluyor…

İşte bunlardan ilginç bir örnek…

Hani ilkokulda heceleyerek ve üstüne basarak söylediğimiz bir şarkı vardı…

Orda bir köy var uzakta,

O köy bizim köyümüzdür.

Gitmesek de, gelmesek de,

O köy bizim köyümüzdür…

Koro halinde sınıfımıza söylettiklerinde de “gitmesek de, gelmezsek de” kısmına takılır kalırdım.

Nasıl olurdu da bizim köyümüz olurdu…

Oysa benim hiç köyüm olmadı…

Bu, benim “bir kedim bile yok, anlıyor musun?” serzenişinden öte bir şey…

Sosyal Paylaşım Sitesi Facebook’ta tanıştığım bir köy var.

Doğrusu nerede olduğunu, hangi ile, hangi ilçeye ait olduğunu bilmiyordum.

Sevgili Serdar Kızılkaya’nın paylaştığı resim ve bilgiler dikkatimi çekti.

Meğer o köy, bizim köymüş…

Tam da burnumuzun dibindeymiş ama tınne olup çıkmış…

Adıyaman’ın Gerger ilçesine bağlı bir köy, Güngörmüş…

Malatya ile Adıyaman hudutları arasında sıkışıp kalmış…

Unutulmuş, orada öylece bırakılmış…

Yeşillikler diyarı bir yer.

Havası güzel, buz gibi serinliğiyle yazların vazgeçilmez yerlerinden birisi olmaya aday…

Ama yolu yok…

Kanalizasyonu yok…

Okulu harabe, tam bir virane, sanki savaştan henüz çıkmış…

Yıkık bir sağlık ocağı var, sağlık personeli yok.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “yolsuz ve susuz köy kalmayacak” sözüne rağmen, bu köyün suyu var, başka bir şeyi de yok…

1954 yılında Adıyaman il olunca, Güngörmüş köyü de ilçe haline getirilmiş…

Ama bu üç yıl sürmüş…

Gerekçe; köy CHP’liymiş…

Halen aynı mantıkla hizmet gitmediği söyleniyor ama köyün CHP’liliği de kalmamış.

Ben “Tınne Köyü” diyorum ama her seçim döneminde “bu köy bizim köy” diyen siyasiler, oy için kapılarını çalarlarmış.

Yıllardır bu hiç değişmemiş, gelmişler, söz vermişler, gitmişler…

2011 yılı seçimlerinde 170 seçmenin 149’unu AK Parti, 5’ini bağımsız, sadece 2’sini ise CHP almış ama köyün “CHP” yaftası yakasından bir türlü düşmüyormuş…

Asıl adı Nefsi Pütürge olan köyün, “Pütürge”sini Malatya alarak kendi ilçesine isim olarak kurmuş…

Nefsi de, “yasak hemşerim”e kurban gitmiş…

Ve köyün adı Güngörmüş’e çevrilmiş ama hiç gün yüzü görmemişler…

Çevredeki köylerle birlikte 8 köye hizmet etmesi gereken ama viran halde bulunan Sağlık Ocağı’nın onarılması için köylü kendi arasında 30 bin lira toplamış, Kaymakam’dan da diğerini yapmasını istemişler…

Kaymakam kabul etmiş, tayin çıkınca toplanan 30 bin elde kalmış…

Olsa ne olacak ki, sağlık personelinin köye gelmesi için 100 kilometrelik yolu arşınlamayı göze alacaklar.

Hem de bozuk yolları tepeleyerek…

Köyün tarihi de ilginç…

Köy merkezi, köyün yaklaşık 3 kilometre doğusundaymış.

Bazı rivayetlere göre aşırı sivrisinek ve bu sivrisineklerin bulaştırdığı hastalılar yüzünden köyün şimdiki yerine taşınmış…

Köy, Osmanlı  zamanında Malatya’ya bağlıymış.

O tarihlerde Malatya, Diyarbakır sancağına bağlı olduğu için Diyarbakır, daha sonrada Elazığ sancak beyliklerine bağlanmış.

Cumhuriyetle beraber Malatya iline bağlanan köy, 1954 yılında Adıyaman’ın il olmasıyla, Adıyaman’a bağlı ilçe haline getirildi.

Siyasi çekişmelere kurban giden ilçe, tekrar köy haline getirildi, yerine de Gerger ilçe yapıldı.

Güngörmüş, Adıyaman’a 81 kilometre, Gerger ilçesine 21 kilometre, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut Dağına ise 35 kilometre uzaklıkta.

Köyün 5 bin 162 nüfusu olmasına karşın, köyde yaşayan sadece 145 kişi…

Devletin unuttuğu köyü, köyden kaçmaya bahane olarak gösterenlerin gittikçe artan sayısı da, köyde yaşayanları tedirgin edecek boyutta.

***

İşte böyle bir köy, Tınne denilen ama bir adı olan, yaşayanı bulunan, havası, suyu güzel olan, yeşillikler arasında bir yer…

Orada insanlar yaşıyor, bizim insanlarımız…

Toprağı ekip biçiyorlar, pazara götürmede zorlanıyorlar…

Hastalansalar, ulaşacakları bir sağlık kuruluşuna erişene kadar hastalarını kaybetme riskiyle karşılaşıyorlar…

Hele bir de kar yağdı mı, siz o zaman görün köyün perişan halini…

Köyde okumak isteyen minicik yavrular, kapısı bile olmayan yıkık dökük bir okulda eğitim görmek zorunda…

Okumaya devam etmeye niyetlenenlerse, “taşımalı” eğitimle, bir başka köye gitmeyi göze alacak…

2011 yılında fosseptik çukuru kullanan bu köyün bütün güzellikleri var, hizmet edeni yok…

Onlar sesini duyurmaya çalışıyor ben bu sese ortak olmaya çalışıyorum, sizler de destek verdiğinizde, Tınne köyü, var olacak, yani Heye Köyüne dönüşecek…

Hem ne demiştik; Gitmesek de, gelmesek de bu köy bizim köyümüzdür, öyle değil mi?

27.09.2011

Editör: Adıyaman Haber