Yaşamın her döneminde eğitim ve öğretime ihtiyaç vardır.
Bu kutsal görevi sürdüren, bugünlerin ve yarınların mimarı öğretmenlere, çağdaş ve demokratik bir toplum oluşturmak adına büyük sorumluluklar düşmektedir. Çağdaşlaşmanın kalkınmış ve mutlu bir toplum olmanın yolu da şüphesiz ki eğitim ve öğretimden geçmektedir.
Günümüz devletleri, halklarını mutlu kılmak için eğitime ve öğretime büyük bir önem vermekte, sahip oldukları kaynakları bu alanda değerlendirmeyi yeğlemektedirler. Doğrusu da budur.
Ülkemizin bu anlayış ve uygulama zorunluluğundan soyutlanamayacağı gerçeğinden hareketle; Kurtuluş Savaşı devam ederken, Atatürk’ün eğitim konusunu sürekli gündemde tuttuğu ve savaş sonrası kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin “kültür” olduğunu her tarafa ilan ettiğini biliyoruz. Yine O’nun “ Eğitimdir ki bir ulusu şanlı, hür ve bağımsız kılar. Eğitim ve eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus olma kimliğini kazanamamıştır.” sözleri; eğitim, eğitimci ve eğitim kurumlarına verdiği önemi göstermektedir.
Barış sürecine girdiğimiz bu günlerde de en büyük davamız, yine eğitimdir. Sürekli değişen, gelişen, bilimsel ve teknolojik alandaki yeniliklere ayak uydurabilmemizin tek yolu eğitimden geçmektedir.
Öyleyse nasıl bir eğitim ve nasıl bir insan modeli?
Öğrencilerimizin kendi ilgi istek ve yetenekleri doğrultusunda, kendilerini yetiştirmelerine imkân tanıyan, demokratik,çağdaş, bilimsel ve milliyetçiliği esas alan ve bu temellerin üzerinde gelişen eğitim…
Milli, manevi, insani, ahlaki ve kültürel değerlerimizi içtenlikle benimseyen, bunları geliştiren ve koruyan,ailesini, ulusunu ve vatanını gönülden seven, bunları yüceltmek için sürekli çaba harcayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmaktan gurur duyan ve bu ülkeye hizmeti en büyük erdem sayan, dil, din, ırk, mezhep,cinsiyet ayrımı yapmaksızın, bütün insanların haklarına düşüncelerine ve inançlarına saygı duyan, zihinsel, bedensel, ruhsal ve duygusal yönden sağlıklı, kendisiyle ve toplumla barışık, kendine saygı ve güven duyan, emeğe değer veren, hür ve bilimsel düşünceye, geniş dünya görüşüne sahip, ihtiyaç duyduğu bilgi ve kaynaklarına ulaşabilen ve öğrenmeye hayat boyu devam eden bir süreç haline getirmiş bir insan tipi yetiştirmek, en büyük ödevimiz olmalıdır. Bu anlayış ve ilkelerde birleşen, bu uğurda çaba gösteren herkesi, tüm kurum ve kuruluşları kutluyor, büyük Türkiye’nin kuruluşunda başarılar diliyorum.
Erkan DEMİREL