Bu Gidişle Daha Çok Kan Akar

 

Yaklaşık bir asırdır Ortadoğu’nun göbeğine çıban gibi saplanan Theodor Herzl yetmeleri, gün olmuyor ki zavallı Filistin halkına kan kusturmasın:

1492 yılında ispanyadan kovulurken ecdadımız (Osmanlı) kucak açmış, bağrına basmıştı bunları. Naziler tarafından ateşe atılıp diri diri yakılırlarken yine ecdadımıza sığınmış, insanca muamele görmüştü Yahudi milleti.

Devranın tersine dönmesiyle birlikte, cihanşümul imparatorluğun yıkılmasıyla Osmanlının onca iyiliğine karşın Sultan II Abdulhamid Han’ın tapulu malı olan Filistin’i barbarca işgal ederek, “Arzı Mev’ud”u un temelini atmış oldular!

Bununla da yetinmeyerek, Büyük İsrail Projesi’nin inşası için her gün Kenan diyarını kana bulamaya çalıştılar!  

Hatta daha da ileri giden Ortadoğu’nun bu gecekondu veletleri, ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın altını bile oymaya yeltendiler! O nedenledir ki Aksa’nın duvarı yıkılmakla karşı karşıyadır!

Onlar bu eşkıyalıklarını yaparlarken, Müslümanlar en ufak bir müeyyide uygulamadı ve uygulamadıkları içindir ki Siyonistler terör estirmekten asla geri durmadılar!

Zavallı Gazze halkının başına çoluk-çocuk, yaşlı ve sivil demeden sürekli fosforlu bombalar atmaktadırlar!

Asrın deccalları göz göre göre sivil halka yönelik acımasızca saldırılar düzenlerken, İslam ülkelerin liderleri kimisi umursamazken, kimisi de kınama mesajı yayınlamaktan öteye gidemiyor.

Sıradan vatandaşlar ise her operasyonun gerçekleşmesinde 3-5 kişi bir araya geliyor basın bildirisi okuyor, bazen de İsrail bayrağını yakıyor, o kadar…

Bu tür eylemler yıllardır yapılıyor, ancak vampirler misali kanla beslenen Siyonistler asla tınlamıyor, bu gidişle tınlayacakları da yok!

Eğer Filistin’e yönelik operasyonların durdurulması halisane olarak isteniliyorsa, ortada tek bir seçenek var; o da saldırgan İsrail’e müeyyide uygulamaktır. Kim hangi dilden anlıyorsa o dille cevap vermek en doğru seçenektir.     

Sözde son saldırıdan sonra Mursi ve Erdoğan’ın kararlı tutumu neticesinde ateşkes ilan edilmişti. Oysa Birleşmiş Milletler’de “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü kazanan Filistin’e yönelik yeniden saldırıların tezahür ettiğini duyuyoruz.

            Sözün özü şudur; yıllardır Siyonistlere yönelik kınama mesajı yayınlayan devlet yetkilileri, gerçekten Fisitin’e yapılan saldırıların kesin olarak durdurulmasını istiyorlarsa, gözü dönmüş İsrail’e yönelik katı müeyyideler uygulamalıdırlar.

            Aksi halde üç ayrı semavi dinin kutsal mekânı olarak bilinen Kudüs’te kanın duracağı yok! Zira onlara göre, 1897 yılında Basel’de alınan kararların uygulanabilmesi bakımından daha çok kanın akması gerekmektedir!

            Hatta böyle devam ederse sadece Filistin’de değil, “Arzı Mev’ud” projesi kapsamında yer alan coğrafyanın tamamında akan kan devam edeceğe benziyor!

            Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…