Yurt genelinde yaşanan doğal afetler, yangın söndürme uçakları ve mülteci konuları hakkında değerlendirmede bulunan Başkan Doğan, ilk olarak “Bu olayların derinlemesine bir araştırılması muhakkak ki yapılıyordur. Bu ülkenin istihbaratı var, diğer kolluk kuvvetlerinin elemanları var. Mutlak sonuç alınacaktır. Ben burada orman yangınlarının mutlak surette insan elinin olduğunun kasıtlı yapıldığının inananlarındanım yoksa aynı anda yüz küsur yerde yangın çıkmaz. Evet, yangın çıkar sonrasında birkaç yere atlayabilir ama hemen yakın mesafedeler. Ama yangınların aynı anda çıktığına baktığımızda o ayrı ayrı yerleri göz önüne getirdiğimizde bu kadar tesadüfün hem de meteorolojinin çok sert rüzgarların olacağını söylediği gün olmasının tesadüf olmadığına inananlardanım. Evet, yangını çıkartabilirler, bunda bir şey görmüyorum çünkü vatana ihanet etmenin sınırı yoktur. Vatana ihanet her tarafta yapılır. Sadece silahla askerimize veya polisimize saldırarak ihanet edilmez, ormanlar yakılarak da ihanet edilir. Ama bizi yönetenler bu konuda gerekli tedbirleri almalıdır” dedi.

“Dünyadaki görüntümüz beceriksiz bir ülke gibi algılandı”

Doğan afetlere hazırlıklı olunması konusunda tavsiyeler veren Başkan Doğan, “Şimdi bu ülke deprem ülkesi. Gerekli tedbirleri almazsak ne olur? On ev yıkılacağına yüz ev yıkılır, bin ev yıkılır. Yüz insanımızı kaybedeceğimize bin insanımızı kaybederiz. Yangın da bunun gibi bir şey. Gerekli tedbirler alınmazsa yangın çıkışından itibaren birkaç saat içerisinde birkaç ormana yan yana olan her tarafta genişler ve büyür gider. Biz bu yangın sürecinde şunu gördük ki bu konuda sınıfta kaldı bizi yönetenler. Türk Hava Kurumunun yangın söndürme uçakları belki o an faal olmayabilir. Ama onu faal tutmak ilgili kurumların görevi, devleti yönetenlerin görevi. Bu ormanları koruyan ilgili bakanlığın görevi. Eğer siz yangın olduğunda neler yapmalıyız, hangi planla müdahale etmeliyiz planlamasına sahip değilseniz, bu konuda bir çalışmanız yoksa işte böyle kalırsınız. Bütün dünyada sıkıntılı bir duruma düştük. Dünyadaki görüntümüz beceriksiz bir ülke gibi algılandı. Bunu hak etmiyor bu ülke. Dünyanın en güzel ama en yalnız ülkesiyiz. Buna sebep olanlar bunun hesabını mutlaka vermelidir. Bu tedbiri almayanlar mutlaka mahkemelerde bunun hesabını vermelidir. Tekrar söylüyorum, terör örgütünün ilgilileri bu vatana zarar vermek için her koldan saldırır. Ama sen bu ülkeyi yönetiyorsan, iyi yönetiyorsan her konuda tedbir almak senin görevin” diye konuştu.

“Orman yangını çıkarmak vatana ihanettir”

İdam yasası hakkında açıklama yapan Doğan, “İdam konusu sadece o konuda değildir. Yani bu milletin şu konuda idam çıkmalıdır dediği konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi kararını almalıdır. Vatana ihanet en büyük suçtur, orman yangını da vatana ihanettir. Olayı böyle değerlendirmek lazım. Gereği neyse yapılmalıdır. Parlamento bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır siye düşünüyorum” dedi.

Konuşmasının sonunda mülteciler hakkında açıklama yapan Başkan Doğan, şunları söyledi: “Bakın bu Afgan mültecilerin Türkiye’ye girişine bağlı. Üç, beş, on olarak küçük küçük sızıyorlar. Ama her ne hikmettir ki, sayın cumhurbaşkanının ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmeden hemen sonra ve orman yangınların çok şiddetli olduğu günlerde, ülkemize gelmeye başladılar. Bu bir tesadüf değil. Sayın cumhurbaşkanı Joe Biden ile ne görüştü bunu bilen yok. Oysa devlet geleneğimizde bu görüşme mutlak surette kayıt altına alınmalıdır. Ben kayıt altına alınıp alınmadığı konusunda tam net olarak bilmiyorum. Ama orda gördüğüm bir manzara var. Devlet büyüklerinin uluslararası görüşmelerde mutlak suretle yanlarında bir dış işleri görevlisini tercümanlık yapmak üzere yanlarında bulundurması gerekirken yine Türk siyasetinde çokta esamesi okunmayan, dışişleriyle hiçbir alakası bulunmayan bir ülkeye büyükelçi olarak atanmış birinin kardeşi orda veya kızı yanlış söylemiş olabilirim. Kızı veya kardeşi orada tercümanlık yapıyor. Onun dışişleriyle de alakası yok. Onun deneyimli bir mütercim olduğuna da inanmıyorum. Bunun anlamı şudur. Burada konuşulanların dışarı sızmaması, devletin kaydına girmemesi. Bunun anlamı budur. Kayda girdi mi girmedi mi bunu zaman gösterecek. Sonuçta bu sır olarak kalmayacak. Ama bu kadar tesadüf olamaz. Biz Kabil Havaalanı korumasını biz yapalım derken bunun karşılığında ne aldık. Acaba hangi sözleri verdiler bize. Devletin değil ama şahısların hangi sırlarını tutmayı kabul ettiler. Sadece o değil. Şimdi kamuoyunda şu iddialar var. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin tabi hepsi için demiyorum ama büyük bir bölümü için bu iddia var. Kendilerinin kişisel mal varlıkları, kişisel sırları ortaya çıkmasın diye ABD’ye şu tavizleri verdik. Bir, kabil havaalanın güvenliğini biz sağlayacağız. ABD’nin çekildiği yerde bizim ne işimiz var. Kabil havaalanını niye koruyoruz. Her tarafı Taliban yönetirken, Kabil Havaalanında biz niye varız. Dünyada herkes biliyor ki Afganistan dünyada uyuşturucu trafiğinin en yoğun yaşandığı yer.  Neden oradaki riski biz alıyoruz? İki, Afganistan’da Taliban güçlerine karşı savaşmış ABD yandaşlarının Türkiye’ye bu ani girişlerinin bu görüşmede görüşülüp görüşülmediğini çok merak ediyorum. Ve hatta başka bir iddia var. PKK’nın PYD olarak Suriye’deki yapılanması ABD tarafından biz PKK’ya karşıyız ama siz PYD’ ye özellikle sizin sınırınızda olmayan PYD’ ye karışmayacaksınız, onlara karşı her hangi bir hareket yapmayacaksınız diye bizden söz aldığı konusunda kamuoyunda çok ciddi iddialar var. Mutlak suretle bu ülkeyi yönetenlerin çıkıp anlatması gerekir. Bu Afgan göçünün de bu görüşmeye dayalı bir görüşme olduğuna kamuoyunda olan inanca aynen bende taşıyorum."

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha