Küresel güç odakların eliyle başlatılmış olduğu her halinden anlaşılan 17 Aralık operasyonunun artçı sarsıntıları, durmadan devam ediyor. Hem de öyle bir sarsıntı ki, ülke büyük bir kaos ortamına sürükleniyor. Yaklaşık bir aydan bu yana millete reva görülen olumsuzluklar; 28 Şubat’tan daha beter:

            Herkeste bir tedirginlik var. Toplum farklı kimliklere ayrıştırılıyor, borsa dibe çakmış, döviz uçuyor, bazı yargıçlar güvenirliğini yitirmiş, adalet kavramına gölge düşürülmüş, kimi sivil toplum örgütleri mesnetsiz suçlarla yaftalanıyor, milletin hür iradesiyle iktidara gelen AK Parti, Hükümet ve Başbakan adeta kıskaca alınıyor, bunlara yönelik müthiş bir itibarsızlaştırma politikası uygulanmaya çalışılıyor…
            Malum menfiliklerin yaşanıyor olması vesilesiyle ülkemizin dünya kamuoyu nezdinde itibarı sarsılıyor. Son on yıldan bu yana her alanda olumlu yönde ivme göstererek, dünyanın her yerinde adından söz ettiren ülkemizi durdurmak için önüne set oluşturmak isteyen bir takım mihrakların olduğu her halinden belli.
Olumlu yönde gelişme sağlayan, günden güne büyüyen, ortaya koymuş olduğu başarılarından ötürü bölgede önemli bir aktör haline gelen Türkiye’yi, küresel güçlerin türlü desiselerle yaralamalarını anlıyorum, lakin dâhili odakların şer odaklarına çanak tutmalarını anlamakta güçlük çekiyorum.
17 Aralık’ta vuku bulan ve günümüze dek süregelen olumsuz tablonun adını her ne kadar birileri “Rüşvet ve yolsuzluklar operasyonu” olarak lanse etmekte ısrar etse de, bunun asıl adı darbe operasyonudur!
Bu darbe AK Parti’ye yapıldı, bu Başbakan Erdoğan’a yönelik, milletin kendisine ve hür iradesine yöneliktir. Birileri bu girişimlerle AK Parti’yi dizayn etmeye çalışıyor, Erdoğansız bir Türkiye oluşturulmanın çabası gösteriliyor…
Çünkü, bundan 10 küsur yıl önce Halkbank’ın zarar ettiği söyleniyorken; bugün Başbakan Erdoğan’ın yoğun gayretleri neticesinde, dünya kamuoyu nezdinde bankanın prestiji artmış durumda…
Çünkü, AK Parti’nin yoğun çabaları neticesinde, bugün Türkiye 2023 hedefine doğru hızla yol alıyor…
Çünkü, bugün büyüyen ekonomisiyle birlikte bölgede önemli bir güç, sözü dinlenir bir aktör haline geldi…
Çünkü, artık üçüncü boğaz köprüsünün, üçüncü havalimanın yapımına başlandı…
Çünkü, bugün tüp geçit yapılarak, İstanbul’un iki yakası deniz altından birbirine bağlandı…
Çünkü, artık Kanal İstanbul’un yapılacağı konuşuluyor. Kanal İstanbul’un faaliyete geçmesiyle birlikte kanaldan geçecek olan her yabancı deniz taşıtından ücret alınacak ve ayrıca taşıtların içi didik didik aranabilecek…
Bu devasa projelerin her biri Emperyalistlerin, Siyonistlerin, kendisini dünyanın jandarması konumunda görenlerin, hâsılı ülkemiz üzerinde emelleri bulunanların uykusunu kaçırıyor.
Bundan dolayıdır ki dış mihraklar, beynini kiralamış oldukları dâhili uzantılarını harekete geçirmiş, darbe teşebbüsünde bulunuyorlar…
Gezi olayları söz konusu senaryonun birinci ayağıydı, Gezi’de umduğunu bulamayanlar, 17 Aralık planını hayata koydular ve bunu da eline yüzüne bulaştırdılar. Muhtemelen bu tür oyunlar 31 Mart sabahına dek farklı metotlarla gündeme gelecektir. Kısacası bundan böyle her olumsuzluğa hazırlıklı olmak lazım…
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
      Bilal KARADAĞ