Adıyaman’da Havuzbaşı denilen, yani Demokrasi Parkı önünde genel anlamda basın bildirileri okunur. Her seferinde farklı bir sivil toplum örgütün bir araya gelerek, bildiri okumasına aşinadır gözlerimiz.

            Zira dün öğle saatlerinde söz konusu adreste toplanan bir topluluğun amacı farklıydı. Orada bir araya gelenlerin tamamı kentimizde önemli bir tekstil fabrikasının işçileri olduğu söylenmekteydi.

            İşçilerin iddiasına göre; Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Öz İplik-İş Sendikası’na kaydolmuşlar ve bunu duyan işveren, “vay siz misiniz bunu yapan” mantığıyla, hepsini çağırmış yanına, sendikadan istifa etmelerini söylemiş.

            Onlar da kararından vazgeçmeyince, bir kısmının işine son vermiş, diğerlerine “istifa etmezseniz sizi de kapı önüne koyacağım” diyerek, tehditler savurmuş.

            Demokrasinin alabildiğince genişlediği, gün geçtikçe yaygınlaştığı bu çağda, mahiyetindeki insanların sendikal haklarını ellerinden almaya çalışmak, ilk başta antidemokratik bir davranıştır.

            Bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile ülkemiz tarafından da kabul edilen uluslararası sözleşmeler sendikal örgütlenme özgürlüğünü çalışanların en temel hakkı olarak düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır.

            Dolayısıyla, söz konusu işyerindeki işçilerin sendikal örgütlenme haklarını kullandıkları için ağır kış koşullarında işsiz bırakılarak, aileleriyle birlikte mağdur edilmesinin sanmıyorum bir izahı olsun.  

            Evine bir parça ekmek götürmek amacıyla dişini tırnağına takarak, sabahın köründen akşama kadar asgari ücrete talim edenlere karşı, bunu reva görmenin bir mantığı olamaz.

“Dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışıyla hareket eden tüm işverenlerin, sendikalara ve işçilere karşı geliştirdikleri bu ve benzeri tutumları hem vicdani de değildir.

Kaldı ki kendi çalışanlarının haklarını ihlal etmenin, inancımızda yeri olmadığı gibi, evrensel insan hak ve özgürlüklere de aykırıdır.

Bilinmelidir ki, emeğe karşı saygı duyulduğu, emekçinin ücreti alın teri kurumadan verildiği müesseseler hem berekete, hem de huzura gark olur.

Lakin bunun idrakine varabilmenin yolu da; herkesin kendi vicdanına iltica etmesinden geçer, ama nerde öyle ince düşünen…   

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 

 

       Bilal KARADAĞ

[email protected]