Ejdatlarımızın sefer halinde bile yediği üzümün parasını, üzümü kopardığı yere asan bir milletin evlatları olarak,nedense çok önem vermiyoruz artık harama,helala.
Zamanında bir memlekette tulum içerisinde,şerbet satan satıcılar bir çocukta çok şikayetçilermiş.Hikmeti sebebi ise çocuk eline aldığı iğneyi tulumcuların tulumuna batırıp kaçıyormuş.Tulumcular gün boyu açılan deliği kapatmak için perişan oluyorlarmış.Tulumcular birleşmiş, bu iş böyle olmaz bu çocuk kimdir, diye araştıralım anne ve babasına söyliyelim demişler.Nihayet çocuğun kim olduğunu öğrenmişler.Çocuk o memlekette çok sevilen muteber bir hocaefendinin oğlu çıkmış.Bunu öğrenen tulumcular hocaefendi üzülür diye bu olayı hocaefendiye intikal ettirmemişler.Tabi bu olayın duyulmaması mümkünmü hocaefendi duymuş.Hocaefendi bu olayı duyar duymaz tam bir hafta boyunca “acaba ben bu çocukta önce ne gibi bir hata yaptımda bu çocuğumuz bu hatayı yapıyor”diye düşünmüş.Düşünmesinin neticesinden kendisinden bir şey bulamamış.Hanımının yanına gidip durumu anlatmış;
-Hanım ben kendimde bir şey bulamadım birde sen düşün demiş.Hanımı düşünmüş,
-Hocaefendi bende bir şey bulamadım demiş.Hocaefendi,
-Hanım ben bir hafta düşündüm hemen karar verme biraz daha düşün demiş.Hanımı bir hafta sonra gelerek heyecanla,
-Hocaefendi ben oğlumuza hamile iken komşuya oturmuya gitmiştim, salonda otururken komşumuzda mutfakta bir şeyler hazırlıyordu.Bende o sırada tavanda asılı olan nara eşarbımın iğnesi ile batırdım çıkan bir damla suyu içtim demiş.Hocaefendi hanımına,
-Sen nara sahibinde habersiz iğneyi batırırsan oda gider tulumcuların tulumuna batırır, hanım git komşudan helallık dile demiş.
Hocaefendinin hanımı gidip komşudan helallık dilemiş.Akabinde çocuklarınada gerekli nasihatlar yapıldıktan sonra çocuk o huyundan vazgeçmiş.
Hocaefendinin hanımının helallık diledikleri komşuları idi, telafisi mümkün olmuş. Eğer bu yenmiş hak,devlet malı olsaydı ne olacaktı?...........
Kalın sağlıcakla..







Editör: Adıyaman Haber