Bundan uzun yıllar önce yayınlanan Abdurrahman Dilipak’ın “Bu Din Benim Dinim Değil” kitabının adını ilk duyduğumda ürpermiştim; ya Müslüman değildik ya Müslüman değillerdi…

Kitabın ismiyle içeriği elbette farklıydı.

İslam’ın emretmediğini yapan, İslam’ın yasaklamadığını yasaklayan ve kendine göre din üretenlere bir göndermeydi o kitap ama bugün, sadece ülkemizde değil, dünyanın her tarafında acayip, ucube, hangi dine mensup olduğu pek anlaşılmayan ama kendisini “Müslüman” diye tanıtan gruplar, cemaatler, partiler, ülkeler, beldeler var.

Özellikle Ortadoğu’da İslam’dan bihaber Müslümanlar var.

Dinin emrettiğini değil, “üstün” gördükleri kişilerin emrine göre bir dini yaşayışları var.

Bunun içinde adam öldürme var, katliam var…

Bazı yerlerde helali haram yapma, haramı helalleştirme var…

İftira atma var, yalan söyleme var, gıybet etme var.

Bütün bunların yanlış olduğunu söylediğinde hazır tepkileri de var.

Sadece bu değil tabii ki, puta karşı çıkan bir dinin, liderlerini putlaştırması da var…

Allah’ın ayetlerini, peygamberin hadislerini değil, “imamlarının/hocalarının/liderlerinin” her sözünü “kutsal” bilen var.

Hak yiyen var, Müslüman olduğunu iddia edenler arasında…

***

Elbette tek tek İslam’ın helallerini işleyip, haramdan kaçınanlarını veya tersini yapanları söylemiyorum.

İnsanlar bir dine inanır; dinin gereğini yaparsa sevabını, yapmazsa da karşılığını görür.

Ancak, toplum içinde yaşayan insanların, bütün tavır, davranış, konuşması, ettiği her söz, yaptığı her eylem, hangi dine mensup olduğunu göstermeli.

Bir ahlakı olmalı insanın…

Bu ahlak, dinden de gelmeli, toplumdan da…

Ama bir ahlakı olmalı, bir duruşu bulunmalı ve toplum içinde “kimseye zararı olmaz” diye gösterilmeli, “emin” bulunmalı, “iftira atan” olarak görülmemeli, vicdanı olmalı, merhameti bulunmalı, sevgi dolu bir yüreğe sahip olabilmeli.

Eşine, kızına, oğluna, yakınlarına veya uzak durduklarına zulmeden olmamalı, bir Müslüman…

Barıştan yana olmalı insan…

Hele bir de Müslümansa, savaşla asla ama asla işinin olamayacağını bilmeli.

Kelle kesen ve bunu acayip bir zevk alıyormuşçasına sergileyenlerin ancak ya ajan ya da sapık olacağını bilmeli.

Bir Müslüman faşist olmamalı mesela…

Dinini bir tarafa atıp, insanları ırkına, dersinin rengine, dilinin farklılığına, kültürünün aykırılığına göre kategoriye ayırmamalı…

Terör örgütüyle bir Müslüman aynı cümle içinde olmamalı.

Tecavüzle birlikte anılmamalı, insanları istismar edenler arasında Müslüman bulunmamalı.

Darbeci bir Müslüman olmamalı mesela, insanları katledene arka çıkan mollalara rastlanmamalı…

Bir Müslüman, sadece ülkesini, milletin, dinini ve namusunu koruma için ayağa kalkmalı, diklenmeli…

Hiçbir haksızlık ve hiçbir hukuksuzlukta Müslüman adı geçmemeli…

Hakkını teslim eden, adaletin yerini bulmasını sağlayan olmalı Müslüman…

Ne canına kıyan olmalı Müslüman, ne canlara kıyan…

Ne cahil olmalı Müslüman, ne de eğitimden kaçan…

İlk emri ‘oku’ olan bir dinin mensupları, çocuklarını okuldan almamalı…

Rızası olmadığı halde ‘mal satar gibi’ kart zamparalara kız verenler arasında Müslüman bulunmamalı…

Hırsız olmamalı Müslüman, onun bunun malında gözü olan da olmamalı…

Bütün bunları elbet biliyoruz ve burada kendimi vaaz verir konumda da hissetmiyorum, haddimi bilirim.

Ama Müslümanların en büyük sorununun “ahlak” sorunu olduğunu da iyi biliyorum.

Özellikle Ortadoğu’da İslam’ı bizden iyi bilenlerin, Arapça’yı daha iyi bilen ve kaynaklara daha iyi ulaşanların “ahlak” sorunu olması, okuduğunu anlamadığını gösterir.

Çünkü ahlakı olmayanın, dininden yana şüphe duymak gerekir.

Ben şüphe duyuyorum…

Sadece Ortadoğu’da, kendisini Müslüman sayan teröristlerde değil…

Bir cemaate mensup olan, bir partiye bağlı kalan, bir grubun himayesinde bulunanların temel eksikliği, sadece dinini bilmemeleri değil, İslam ahlakına sahip olmamalarıdır.

O nedenle tartışamıyoruz, o nedenle konuşamıyoruz ve o nedenle bir Müslümanın asla  kullanamayacağı/kullanmaması gereken küfür ve hakaretlerle üste çıkmaya çalışıyoruz.

İftira atıyoruz çoğunlukla; bize emredilene göre davranıyoruz.

Allah’ın veya Peygamberin öğüdünden önce “lider” bildiğimizin emri hepsinden önde geliyor ve saldırıyoruz, yine Müslümana…

Müslümanlar, tarih boyunca en çok Müslümanlardan çekti.

Ne yazık ki, günümüzde de Müslüman’a en çok zulmü, “kendisini Müslüman” gösterenler yapıyor.

O zaman düşünüyoruz tabii; ya bu din bizim dinimiz değil ya biz, bu dinin istediği değiliz…

Ya da kendi kendimizi kandırıyoruz; çıkarımıza göre bir din icat etmişsiz, oyalanıp duruyoruz…

 

Tweetimden seçmeler

Cahille asla tartışmayın öğüdünü binlerce kez duyduğumuz halde, tartışıyoruz.
Cahille asla tartışmayın, cahil hanginiz belli olmuyor.