Çiğköfte efsanesi...    

          Hepimizin zevkle yediği adeta sofralarımızın vazgeçilmez lezzeti olan çiğköftenin anavatanı ADIYAMAN ve URFA`dır. Çiğköftenin icat edilmesinin de Urfa`da cereyan ettiğine inanılan bir efsanesi vardır. Halk arasında yüzyıllardır anlatılarak günümüze kadar ulaşmış olan ÇİĞKÖFTE EFSANESİ şöyledir. Güneydoğu`da (URFAve ADIYAMAN civarında) hüküm süren ABGAR KRALLIĞININ zalim hükümdarı Nemrut;kendisine karşı çıkan ve halkı Allah`a (tek tanrılı) inanışa davet eden ve bütün dinlerce Peygamberlerin atası olarak kabul edilen Hz. İbrahim (a.s.)`i cezalandırmak ister. Cezalandırılacak olanlardan biri de Hz. İbrahim`e inanıp onun yanında yer almış olan kral Nemrut`un kızı Zeliha`dır. Bugün Urfa`da Balıklıgöl olarak bilinen muhitte odun toplanmaya başlanır. Abgar Kralı Nemrut Hz. İbrahim`i ve Kendi kızı Zeliha`yı ateşe atıp yakarak cezalandıracaktır. Günlerce her yerden, bütün evlerden odun toplanır. Herkese haber verilir. O gün hiç kimse ateş yakmayacak ve hiçbir yerden duman çıkmayacaktır. Nemrut herkesin bu cezalandırmayı bilmesini ve korkmasını istemektedir. Büyük meydanda görenleri hayrete düşüren dev bir ateş yakılır. Zeliha ve Hz. İbrahim Urfa Kalesinin sırtlarına kurulan mancılıklarla bu büyük ateşe atılır. Allah Peygamberi Hz.İbrahim`i ve kendisine babası Nemrut`a rağmen inanan Zeliha`yı korur.Ateşin odunları balık külleride su olur. Orada iki göl oluşur ve Urfalılar bu göllere Halilürrahman ve Ayn-ı Zeliha gölleri adını verir. İşte çiğköftede böyle önemli bir gün ortaya çıkan ilginç bir yemektir. Hz. İbrahim`e inanan genç bir Urfalı o gün bu ateşe atılma hadisesini görmemek için şehirden uzaklaşıp dağlara ava gider. Ahper Dağı denilen mevkide bir ceylan avlar. Akşama yakın eve döner. Eşine ceylan etinden bir yemek yapmasını söyler. Eşi ise o gün ateş yakmanın yasak olduğunu ve bu eti pişirip yiyemeyeceklerini bilmektedir. Üzgün ve canı sıkkın olan kocasını aç bırakmak da istememektedir. Düşünüp taşınır.Farklı bir yemek yapmaya karar verir. Ceylan Etini İyice temizler. Urfalıların bugün kara et dedikleri antikrot (tranç) kızımlarını ayırır. Temiz Bir Kara taşın Üstünde tokmakla bu eti iyice döver. Bütün Sinirlerini ayıklar sonra bir leğene bulgur isot (Urfa pul biberi), salça, biraz baharat, tuz ince kıyılmış baş soğan gibi evde bulunan malzemelerden koyar. Taşın üstünde dövdüğü sinirlerini ayıkladığı etle bu malzemeleri iyice yoğurur. Yine evde bulunan yeşil soğan, maydonoz , nane, ve benzeri yeşillikleri de iyice doğrayarak yoğurduğu bu karışıma katar ve kocasına servis yapar. Birlikte yerler. Genç Urfalı ilk kez yediği bu yemeği çok beğenir.Eşini bu ince zekasından dolayı tebrik eder. Eşi de ;yemeği mecburiyetten yaptığını, ateş yakmanın yasak olduğunu, onun için o anda aklına gelen böyle bir yemeği yaptığını anlatır. Artık bu yemek sofralarından hiç eksilmez. Sonra bu yemek her yere yayılır ve geliştirilir. Adına da, içindeki malzemelerin, özellikle etin çiğ konmasından dolayı ÇİĞKÖFTE denir. İşte bugün hepimizin lezzet ve afiyetle yediği çiğköfte yüzyıllar öncesine dayanan özel bir Urfa yemeğidir. Derleyen: Osman Güzelgöz ( Araştırmacı - Yazar )

     Çiğ Köftenin İçindeki Malzemelerin Faydaları

   Acı kırmızıbiber, eklem iltihabı ağrısına ilaç

 

   Acı kırmızı biber, eklem iltihabı bulunan hastalar için etkin bir tedavi geliştirilmesine yardımcı olacak. Amerikalı araştırmacılar, biber yendiğinde duyulan acıyla, eklem iltihabına bağlı ağrılar arasında bağ bulunduğunu bildirdi.

    Massachusetts Hastanesi`nden Dr. Clifford Woolf ve Dr. Ru-Rong Ji, biber ve eklem iltihabının acıya yol açan aynı kimyasal sinyalleri tetiklediğini belirtti. Woolf, ‘‘Eklem iltihabı bulunan hastaların neden daha fazla acı duyduğunu ve yanmaya duyarlı olduğunu anlamaya başlıyoruz’’ dedi. Amerikalı doktorlar, ağızdaki proteinlerin biberde yanma hissini veren ‘‘kapsaisin’’ maddesine tepki gösterdiğini, aynı proteinin eklem iltihabında da harekete geçtiğini ortaya çıkardı.Araştırma, Neuron adlı bilim dergisinde yayımlandı.

    Faydası : Hazmı kolaylaştırır. Mide tembelliğini giderir. İştah açar. Kusmayı önler. İshali keser. Mide ve bağırsaklarda gaz birikmesini önler. İshali keser. İdrar ve ter söktürür. Cinsel istekleri kamçılar. Grip ve soğuk algınlığında faydalıdır. Merhemi lumbago, nevralji ve romatizmada faydalıdır. Egzama, yüksek tansiyon, üremi veya damar sertliğinden şikayet edenler kullanmamalıdır.

    Faydası : Kırmızı biber ile hazırlanan ilaç, nevralji, lumbago ve romatizmada faydalıdır. Ayrıca biber, mideyi kuvvetlendirir. İştahı açar ve hazmı kolaylaştırır. Kanamaları önler. Cinsel arzuları kamçılar.

        DOMATES VİTAMİN DEPOSU, ŞİFA KAYNAĞI
   Tarihteki itilmişliğine karşın, bugün sofraların ayrılmaz bir parçası haline gelen domatesin, başta kanser olmak üzere birçok hastalığın önlenmesinde etkili olduğu biliniyor. Bol C ve E vitamini, zengin mineral ve organik asitler içeren, bünyesinde bulunan “likopen” adlı madde sayesinde kanser önleyici özelliği olan domates, aynı zamanda kanı sulandırıcı ve damar yumuşatıcı özelliğiyle tansiyonu düşürüyor. En güzel yanı ise pişirildiği zaman C vitamini hariç diğer özelliklerinden hiçbir kayba uğramıyor.
   Domates, şeker ve böbrek hastalarına da tavsiye ediliyor. Bol ve çeşitli vitaminleri, mineralleri ve faydalı organik asitleri ile tıbbi değeri çok yüksek bir sebze olan domates, vücuda kükürt, fosfor ve organik sodyum veriyor. Bir domatesteki C vitamini ise önerilen günlük vitamin miktarının yüzde 50’sini geçiyor. Ayrıca domates damarları yumuşatıyor, kanı durultuyor, üre miktarını düşürüyor, vücudu gençleştiriyor, kabızlığı önlüyor, kalp ve karaciğer bozukluklarına iyi geliyor. Böbrekleri çalıştırarak idrar söktüren domates, hazmı kolaylaştırıyor, özellikle hamur işleri, bol yağlı yemeklerle tüketildiğinde de “soda” etkisi yapıyor.
Ayrıca bilimsel bir araştırmaya göre domates kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller.

SOĞAN HER DERDE DEVA



   Kansere karşı bile etkili olan soğanın faydaları saymakla bitmiyor. Her mutfakta olması gereken soğanın yararları ise şöyle:

   Samsun Devlet Hastanesi Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, özellikle kırmızı soğanın güçlü bir sağlık koruyucu olduğunu açıkladı.

   Kansere karşı önemli bir koruma sağlayan antioksidan etkili quarcetin açısından en zengin besinlerden olan soğanın, enfeksiyonlardan koruma gücü olduğu hatırtatan Dr. M. Emin Dinççağ, "Her mutfakta bulunması zorunlu olan soğanın birçok türü vardır.

   En makbulü genelde çiğ yenen kırmızı soğandır. Kırmızı soğanda "flavanol" maddesi bulunur. Dolama hastalığına, sıcak külde közlenmiş kuru soğanın zarını çıkarıp sarmak sancıyı alır ve dolamayı olgunlaştırır.

   Başağrısına, bir baş soğan ince kıyılarak haşlanır ve haşlanmış soğan, bir tülbent arasında alına bağlanırsa, ağrıyı dindirir. Şeker hastalığında, bol soğan yemek çok şifalıdır. Kalp krizi riskini azaltmak için içerisinde flavanol maddesi bulunan kırmızı soğandan her yemekte çiğ olarak biraz yemekte fayda vardır.

   Vücuda batan ve içinde kalan bir maddeyi atmayı kolaylaştırmak için bir baş soğan sıcak külde közlenir, yarılır ve içine biraz beyaz sabun kıyılır ve bu yaranın üzerine sarılırsa vücudun içinde kalan yabancı cismin atılmasına yardımcı olur. Güzellik için, soğanla saçlar için bir kepek ilacı da yapılır. Üç baş kuru soğan ince ince kıyılır.

   Bir bardakta tuvalet ispirtosuyla bir hafta bekletilip, sonra bu losyon bir şişeye süzülür. Saçlarınızı 1 litreye bu losyondan 3-4 damla ölçüsüyle hazırlayacağınız su ile yıkamak kepeği önler. Ancak bu küre bir hafta devam etmek gerekir" dedi

       BAŞLICA VİTAMİLERİN BULUNDUĞU YİYECEKLER

  A VİTAMİNİ

Vücudun enfeksiyonlara karşı direncini arttıran ve hücre yenilenmesini sağlayan A vitamini yeşil sebzeler, domates, tahıllar, bitkisel yağlar, havuç, lahana, bal ve kuruyemişlerde bol bulunuyor.

Eksikliğinde görme bozuklukları, yüksek tansiyon, saçta ve tırnaklarda kırılmalar, ciltte kuruma, halsizlik ve enfeksiyonlara karşı dirençsizlik görülebiliyor.

  
B6 VİTAMİNİ

Kan hücreleri üretimini sağlıyor. Kalbi güçlendiriyor, böbreklerin düzenli çalışmasına ve kolesterolün düşmesine yardımcı oluyor. Vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yumurta, tavuk, havuç ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor.

Eksikliğinde böbrek taşları, sinir sistemi hastalıkları, kansızlık ve halsizlik görülüyor.

   C VİTAMİNİ

Kan dolaşımınını düzenleyen, hücrelerin kendini yenilemesini sağlayan, diş etlerinin güçlenmesini sağlayan C vitamini, biber, çilek, maydanoz, yeşil sebzeler, domates, kırmızı lahana ve turunçgillerde bulunuyor.

Yeterli miktarda C vitamini almayanlarda kas zayıflığı, romatizma, dolaşım sistemi rahatsızlıkları, diş çürümeleri, selülit ortaya çıkabiliyor.

   D VİTAMİNİ

İskelet sisteminin gelişmesinden ve güçlenmesinden sorumlu olan D vitamini en çok yeşil sebzelerde, balıkta ve zeytinyağında bulunuyor. Güneş de en önemli D vitamini kaynaklarından biri.

D vitamini eksikliğinde raşitizm hastalığı, çocuklarda büyüme bozuklukları, diş çürümeleri ve diş eti hastalıkları, ilerleyen yaşlarda kemiklerde deformasyon görülebiliyor.

  
E VİTAMİNİ

Antioksidan özelliği sayesinde kansere karşı doğal bir koruyucu görevi görüyor. Hücrelerin kendini yenilemesini sağlayarak yaşlanmayı geciktiriyor. Sağlıklı bir cinsel yaşam için de önemli olan E vitamini bitkisel yağlar, tahıllar, badem, ceviz, ayçekirdeği ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde
(Maydonoz, Tazesoğan, ..) bol miktarda bulunuyor.

Yeterli E vitamini almayanlar daha erken yaşlanabiliyor.

 

NOT : Altı Çizili ve Kalın Olarak Yazılmış Yiyecekler Çiğ Köftenin Ana Maddeleridir.

Editör: Adıyaman Haber