CHP Adıyaman Gölbaşı İlçe Başkanı Emine Köseler, PHA muhabirine yaptığı açıklamada adaletin ve yargının tam olarak uygulanmayışının suç işleyen insanları biraz daha cesurlaştırdığını söyledi.

Yargının siyasallaştırıldığında adalet duygusundan uzaklaşıldığını aktaran Köseler, yargının tam cezai yaptırımlarının uygulanmayışı bu konudaki  insanları biraz daha cesurlaştırdığını savundu.
"Karantina altına alınan köy ve mahallelere maddi manevi destek verdik"
Köseler, "Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde özellikle yerelde pandemi sürecimiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkımızla iç içe geçirdik. Halkımızın sorunlarını, yapabileceğimiz işler konusunda halktan destek alarak yürüttük." dedi.
Pandemi sürecinde maske konusunda sıkıntı yaşadıklarını anlatan Köseler, "Bazı köylerimizde, mahallelerimizin karantina sürecini altında olması sebebiyle ekonomik, maddi olan sorunlarımız vardı. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem maske konusunda hem de yardım konusunda elimizden geldiğince hem merkeze hem de köylerimizdeki vatandaşların mağduriyeti konusunda yardımcı olmaya çalıştık. Hatta maske olayında belirli noktalara biz maskelerimizi bıraktık. İlanlarla, duyurularla vatandaşlarımızın gidip orda almasını ifade ettik. Köylerimize de muhtarlarımız aracılığıyla maskelerimizi özellikle karantina altında bulunan köylerimizdeki kuru gıda olarak, yaş gıda olarak tüketim malzemelerinde destek olmaya çalıştık." dedi
 
"Tütün Adıyaman'ın vazgeçilmez kaynağı"

Tütünün Adıyaman için vazgeçilmez gelir kaynağı olduğunu vurgulayan Köseler,  şunları kaydetti:
"Kızlarımızın çeyizi, öğrencilerimizin eğitim parası, tarımda çalışan arkadaşlarımızın bir yıllık geçim kaynağı, çocuklarımızın okul parası velhasıl tütün bizim için vazgeçilmez, Adıyaman bölgesi için vazgeçilmez. Ama son bir yılda tütün üzerinde yapılan uygulamalar çıkan yasalar biliyorsunuz insanlarımızı çok mağdur etti etmeye de devam ediyor. Ülkede tarım politikasını hem destekleyeceksiniz, hem de tütünü yasaklayacaksınız böylesi çelişkilerle siz tarım politikasından da faydalı olamazsınız, başarılı olamazsınız, sanayi sektöründe de başarılı olamazsınız ve Adıyaman gibi eğitim noktasında belirli olan bölgelerimizde insanları açlığa, yoksulluğa ve eğitimsizliğe mahkûm edersiniz. Biz bu yüzden özellikle Adıyaman olarak dört tane Ak Partiden vekilimizin olması ve bu konuyu hiçbir zaman halkla beraber gündeme getirmeyişi hakikaten bugün bize de büyük bir tepki olarak geliyor. Ama sağ olsun Abdurrahman Tutdere Adıyaman’da gerek meclisi, gerekse toplumsal alanlarda hep beraber Adıyaman halkının tütün olmazsa olmazı diye yaptığımız faaliyetlerde, açıklamalarda mecliste biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerekli söylemlerde eylemlerde bulunduk ve Adıyaman halkı için bulunmaya ve söylemeye devam edeceğiz. Temennimiz tekrar bazı değişiklikler yapılarak Adıyaman'ın tütüne kavuşması."
"Çocuklara sahip çıkmayarak, kadınlara sahip çıkmayarak başarılı olamazsınız" 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu'nun başkanlığında Türkiye’de Ankara’da başlayıp İstanbul’a kadar adalet yürüyüşü yaptıklarını hatırlatan Köseler şöyle devam etti:
"Adalet bir ülkenin olmazsa olmaz temeldir. Yani eğer bir ülke de adaletle ilgili sorunlar yaşatabilecek, yaşıyor şekline getiriyorsanız o toplumda birliği, beraberliği bozmanız anlamına gelir ki şu an yapılan barolardaki değişiklik, yasadaki değişikliği bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak baroların gösterdiği tutumların her zaman yanında olduk, yanında olmaya da devam edeceğiz. Adalete karışmayın yani yargıya karışmayın yargı gerekeni kendi içerisinde halleder. Kuvvetler ayrılığıyla oynadığınız zaman onun genini değiştirmeye çalıştığınız takdirde emin olun bu siyasete de yansır, kurumlara da yansır, ekonomiye de yansır, sağlığa da yansır o yüzden yargı kendi içerisindeki olan gerek sendikal, gerek baroları kendi haline bırakmamız gerekiyor. Yani bugün baroları ayırmak ya da farklı bir baro oluşturmak çözüm değil. Yani siz var olan adalet düzenini korumaya, geliştirmeye çalışırken olanı bozarsanız emin olun bunun karşılığını halkta büyük bir tepki olarak yaşarsınız ki dikkat ediyorsanız bir son günlerde Ankara’da Türkiye’nin birçok yerinde Baro başkanlarımız açıklamalarını yapıyorlar zaten. Hatta bu yürüyüş konusunda da karşılaştığımız olaylar meclise alınmama konusunda, komisyonda bir baro başkanımızın olmayışı konusunda büyük bir tepkiler yarattı. Yani böyle birbirinden ayrıştırarak, sendikaları, baroları bir ülke yönetilmez diye düşünüyorum. Bizim yaptığımız çalışmalar şunu gösteriyor yani barolarda siyasi ayrım olmadı. Yani bugün mecliste olup Ak Partili vekillerden de özellikle avukatlıktan gelen vekillerde bu baroların ayrışması konusunda karşı yani şey değil artık bazı şeyler ki özellikle son ülke de yaşanılan iki yıldır da yaşanılan sistem partili partisiz diye ayırt edilmiyor. Her insana dokunabilen, her insanın her toplumun zararına olabilecek yasalar geçirilmeye çalışılıyor. Yani insanların ortak noktası hava gibi su gibi hepimizin ortak alanımız olan adaletle de siz adalet duygusuyla da adalet yargısıyla da bugün farklı bir gelişme getirmek isterseniz buna herkes karşı çıkar partili partisizi bırakın insan olan karşı çıkar çünkü adalet bugün hepimize lazım. Sadece Cumhuriyet Halk Partililere, diğer partililere değil. Bugün bir yargılanma olacaksa bir yargılanma sürecinde ya da bir karar sürecinde insanlar hangi partilisiniz diye bakmıyor. Özde insan, insan onurunu yüceltme, insanı koruma, insanı sevme, insanı cezai müeyyidelerden uzaklaştırma adalet budur.  Adaleti kalkıpta siyasal bir boyuta getirdiğiniz zaman adalet duygusundan yani çok çok uzaklaşmış olursunuz. Yani okadar çok kanayan yaramız var ki bunlardan bir tanesi de maalesef kadın cinayetleri yani artık Türkiye’de gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti işlenmesin. Nedir işte adalet duygusundan biraz önce bahsettik ya adaletin ve yargının tam cezai yaptırımlarının uygulanmayışı maalesef bu konudaki  insanları biraz daha cesurlaştırdı. Özellikle son çıkan af yasasında belirli bir kesime af çıkmamalıydı. Özellikle son aylarda işlenen cinayetler daha önce cezaevinden afla çıkmışlar. Çocuk istismarı keza öyle gün geçmiyor ya dört yaşında üç yaşında bu ülkede çocuklara tacizde, tecavüzde bulunuyor. Emin olun ben bir siyasetçiden ziyade bir anne olarak bir kadın olarak bazı şeyler hakikatten bizi derinden çok etkiliyor. Yani ülkede bunlar yaşanabilecek dense bizim aklımıza gelen olaylar değildi ama normalleşti çünkü cezai yaptırımları yok. Bugün kalkıyorsunuz yıllar önce karar alınmış bir İstanbul sözleşmesi var kadın haklarını koruyan, çocuk haklarını koruyan bir sözleşme var siz bu sözleşmeyi fes etmeye, ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Yani bu ülkede kadın öldürerek, çocukları meydana bırakarak, çocuklara sahip çıkmayarak, kadınlara sahip çıkmayarak başarılı olamazsınız ki. Biz siyaseti geçtik insan canı, çocuk korumaya en fazla ihtiyacı olan kişi masum bir çocuk. Yani eğer bunu bir devlet koruyacak aile yetiştiremiyorsa hadi aile koruyamadı devlet buna sahip çıkmıyorsa otursun düşünsün.  Yani dört yaşında bir çocuk ve bir hafta on gün aramalar sonrası bulunuyor. Bu ne cesarettir yani artı bir toplumun adaleti ile ekonomisiyle, işsizliğiyle herhangi bir sorunları halledemiyorsanız bence oturulup düşünülmesi gereken bir konu."
"Yargı bağımsızlığında 50 sıra gerilemişiz"
Türkiye'de birçok kesimin mağdur olduğunu savunan Köseler şu ifadeleri kullandı:
"Çıkalım şurda caddeye soralım memnun olan Gölbaşında çok yok. Emin olun memnun olan şu anlattığımız şu söylediğimiz şeyler gündeme geldiği zaman memnun olacak ben hiç kimseyi görmüyorum. Partili partisiz hiç ayırt etmiyorum. Ama lütfen bugün iktidar da olan iktidara ben geliyorum ülkeye bir şeyler vericem, hizmet götürücem, ülkemi refah şekilde yöneteceğim diyen kişiler iktidardaysa bugün sosyal devlet olmanın Türk ceza kanunlarının uygulanmasının, bazı anlaşmaların uygulanmasının ve sosyal devlet ilkesiyle vatandaşına özellikle zor durum da sahip çıkılmasının bilincine tekrar dönülmesi gerekiyor. Emin olun Türkiye’nin gidişatı hiç iyi değil. Yani özellikle 2012 yılından sonra yapılan çalışmalar, araştırmalar 2018 ile 2020 arasındaki farkı o kadar çok şey yapıyor ki bakın sisden önce bende birkaç şeyler vardı arkadaşlarda geldi. İktisadi iş birliği  ve gelişme teşkilatı rapor hazırlamış. Rapor hazırlamış raporda Türkiye’nin siyasi haklar ve özgürlükler bakımından kırk bir ülke arasında sonda birinciyiz maalesef. İfade özgürlüğü sırasında yüz kırk dokuz ülkede yüz yirmi dokuzuncu sıradayız. Yargı bağımsızlığında elli sıra gerilemişiz. Hukukun üstünlüğü sıralamasında yüz yirmi altı ülke arasında yüz dokuzuncu sıradayız. Eğitim de keza geldiğimiz nokta aynı, işsizlikte geldiğimiz nokta aynı, tarımda geldiğimiz nokta içler acısı. Özellikle bu korona virüs sürecinde sağlık bakanının ilk başlardaki süreci bizler partili Cumhuriyet Halk Partili olarak ailemizden bizim gibi düşünen insanla alkışladı. Gurur duyduk, güzel götürüyordu ama önemli olan başlamak değil bitirmekdir her zaman. Biz siyasetçiler çok iyi başlarsınız ama bitirdiğiniz nokta başladığınız noktayı her zaman unutturur. Şu an Türkiye’nin geldiği nokta tüm Türkiye’de biliyorsunuz çoğu illerimizde özellikle Adıyaman bölgesinde korona virüs ile mücade kapsamında büyük bir sıkıntı var, büyük bir sıkıntı var. Bizler Gölbaşı olarak hastane personelimizle, kaymakamımızla bir işbirliği içindeyiz süreci götürmeye çalışıyoruz.  Belediye başkanımız özellikle köylerimizde, merkez de gerekli konularda, gerekli tedbirleri almaya çalışıyor ama ilk başlardaki gündem sokağa çıkma yasağının devam ettirilmesi konusu, sınavlar konusu, cenazeler ve düğünler konusunda özellikler daha farklı tedbirlerin alınması gerekiyordu. 1 Haziran itibariyle normal hayata geçiş anlamında bazı kararlar alındı. Alınan bu kararların bir çoğunun erken alındığı konusunda bizler öyle düşünüyoruz. Esnaf, vatandaşımız şu an için bu konunun sıkıntısını onların omuzunda, onlar çekiyorlar. Özellikle iş yani bende para olacak ki gelip sizin marketinizden alışveriş yapayım. Marketinizde alışveriş yaptıktan sonra siz gideceksiniz dinlenmek için bir kırathanede çay içeceksiniz ondan sonra gideceksiniz bir lokanta da yemek yiyeceksiniz. Yani vatandaş perişan vatandaş aş konusunda da perişan iş konusunda da perişan özellikler bizim esnafımız tüm Türkiye’de Adıyaman ‘da da belki sorun aynıdır. Ama Gölbaşı olarak esnaflarımız hakikatten zor durumda. Kıraathane işleten arkadaşlarımızda sıkıntıları var onları da konuştuk."
"Son zamanlarda dağadaki keçimizi satar hale geliyoruz"
Köseler konuşmasına şöyle devam etti:
"Eminim ki bu önümüzdeki hafta içerisinde bunların çözümünde hep beraber kaymakamlıkla olsun belediyeyle olsun bu konuları gündeme getireceğiz, çözüm oluşturacağız. Güzel şeyler yaşanmış olsaydı, güzel şeyler söylemek bizim için en güzeli olurdu ama güzel şeyler söyleyemeyeceğim üzgünüm. Ülke freni kopmuş bir kamyon gibi bir uçuruma doğru gidiyor her alanda döne döne aynı şeyleri söylüyorum sorunlarımız aynı. Üretemiyoruz, eğitemiyoruz, kurumlara likayatı oturtamıyoruz, vatandaşımıza sahip çıkamıyoruz, çocuğumuzu, kadınımızı hor görmeye teşvik ediyoruz. Son zamanlarda da dağadaki keçimizi satar hale geliyoruz. Yazık günahtır bu memlekete. Bu memleketin varlıklarına dokunmamak lazım. Bizim bölgemiz Hasankeyf’in bu konuda teşvik olması gerekirken, teşvik edilmesi gerekirken geniyle oynanmış bir harabe bırakılıyor. Bugün Adıyaman’da avcılığı biz farklı şekilde bilirken dağdaki keçimizi birileri ihaleye çıkartır satar oldu. Nesli tükenen kuşlar diyoruz, olması için dağlara hayvan bırakıyoruz ama teşvik edilmesi için yasa çıkartılmıyor. İnşallah bugünleri elbirliği ile atlatacağız. Her Türkiye Cumhuriyeti olarak hep inandığım bir şey var ne kadar zor olursa olsun şartlar durum ne kadar zor olursa olsun bizim genimizde var her zorluğun üstesinden halkımızla beraber gelmeyi başarmışızdır. Bu sürecin üstesinde de sağlıkla sıhatle bütün vatandaşlarımızla beraber elbirliğiyle geleceğiz. Ülkemize Adıyaman’ımıza Gölbaşı’mıza umut dolu sağlıklı sıhatli herkesin karnı tok sırtı pek yatıp kalkacağı işiyle aşıyla uğraşacağı günler diliyorum."  

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :

Kaynak: pha