Kültür, toplumların kendilerine özgü olan ve bu kendine has yapıyı gelecek nesillere aktaran maddi ve manevi bütün değerlerin toplamıdır. Kültür bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturur. Buna dayanarak kültürü oluşturan birçok unsur vardır. Kültür unsurlarının başında” dil” gelir, ki toplum olarak bütün yaşayış tarzımız dilimize yansır. Sonra da bu tarzımızı dil aracılığıyla gelecek nesillere ve başka toplumlara aktarırız.Dil zenginliği bir toplum ile ilgili pek çok ipucu verir.

Yaşantımızı birebir etkileyen bir diğer unsur da “din”dir. Din bazı toplumlarda farklı olduğu gibi, bazılarında aynı din olduğu da görülür. Fakat aynı dinin farklı toplumlarda etkisi de farklı olabilir. Bunun sebebi de din dışında da insanları etkileyen unsurların varlığıdır. Toplumların yaşayışlarını düzenleyen ve yazılı olmayan bazı kurallar vardır. Bunlar da kültürü etkiler. Bunların adı da gelenek ve göreneklerdir. Sonuçta her toplumun kendine has bir yaşam tarzı vardır. Bu da kültürün ulusal bir özellik taşıdığını gösterir. Yine bir millet hep arayış içindedir. Bu da o milletin güzeli bulma ve yaratma çabasıdır. Milletler bunu da duygu, düşünce ve zevklerini yansıttıkları sanat eserleriyle yaparlar. Böylece sanat da kültür için vazgeçilmez bir unsur olur.

Bir de bir toplumun bireysel olarak görüş tercihleri vardır. Toplumun fertleri tutum,davranış,zihniyet olarak ortak özellikler gösterirler. Böylece kültür tarihsel bir süreç içinde birike birike aktarılır. Kültür millidir,tarihidir,özgündür,bütündür,canlı ve doğaldır, özü değiştirilemez ve bir millettin ortak mirasıdır. Kültür toplumca belirlenen ve benimsenen ideal kural ve davranışlardan oluşur. Kültür bütünleştiricidir. Bir toplumda kültürel bütünleşme olmazsa sosyal,ekonomik ve siyasi anlamda uçurumlar oluşur. O toplumda anlaşmazlıklar ve çatışmalar hat seviyeye ulaşır. İster az gelişsin, ister çok gelişsin her toplumun kendine has bir kültürü vardır. Kültürel anlamdaki bir eksiklik o toplumu ilkelleştirir. Kültürel öğeler arasında da bir uyum olması gerekir. Bazı unsurların olup bazısının olmaması o topluma zarar verir. Kültür toplumlara bir bütünlük katar, birleştirici özelliği vardır. Kültür varlığını ancak aktarılarak canlı tutabilir.

Şehir kültürleri geçmişten günümüze zengin mirasını toplarken ona tanıklık eden, onu sakayan,onun sağlıklı bir şekilde aktarılmasını sağlayan mütevazı ve vefakâr tanıklar vardır.Peki kimdir bu tanıklar. Kim böyle kutsal bir görevi severek yerine getirir. Bu tanıklardan en vefalı, en zengin,en dolu ve bir o kadar da mütevazı olanı “kütüphanler”dir! Evet evet doğru duydunuz. Kütüphaneler. Kırmadan, dökmeden, sıkılmadan,sabırla, her zaman aynı sevgiyle bizi karşılayan kütüphaneler. Her rafında toplumların zengin kültürlerini görürsünüz. Onların giyimi-kuşamı, kabı-kacağı, yemeği, halayları, duaları, şarkıları-türküleri,evleri-barkları…vs her şeyiyle meraklılarını bekleyen güzelim yadigârlarımız kütüphaneler. Beni eşsiz kitaplarla tanıştıran, bana dünyayı anlatan, bana hayal kurmayı ve çalışmayı öğreten kitapların yuvası kütüphaneler. Beni kültürümle tanıştıran, geçmişten bu güne gelen insanlık serüvenimi bana tanıtan kütüphaneler…

Toplumu ayakta tutan kültürse ve kültürü de aktaran kütüphanelerse; kütüphanelerin hayatımızdaki yerini varın siz düşünün. Kütüphaneler artık çağı da önüne katarak kültürün tüm varyasyonlarına birebir destek oluyor. Onlara çok şey borçlu olduğumuz su götürmez bir gerçek.

NAZAN TAŞTAN YAPICI