DERKENAR Her kitap dünyamıza açılan yeni bir penceredir… Pencereden seyretmenin tadını ben size nasıl anlatsam ki? Çiçeğe durmuş ağaçlar ve sonra yeşilin gülümseyen yüzü yapraklar… Kış günü yağan kar, karları savuran tipi ve pencerenin önüne sığınmış bir güvercin veya serçe kuşu… Sokaklardan hiç eksik olmayan insanlar… Küçücük çocuklar, yaşlanmış ihtiyarlar ve dahi orta yaşlı kadınlar, erkekler… Evinizin penceresinden bunları görürsünüz ve mutlaka duygulanırsınız. Bir de şiirin, şiir kitabının penceresinden bakmanızı tavsiye ederim.. Salkım salkım duygu bulutları… Tanıdığımız gerçeklerin en güzel ve müşahhas fotoğrafları… Şiir genellikle sevdadır… Narin güzelliklerdir… Bazen de yakıcı hasretliktir, ayrılıktır, gurbettir, özlemdir… Şair Ali YAŞAR’ın adını “DELİ IRMAK” koyduğu şiir kitabı matbaaya gitmeden önce benim önüme geldi.. Baştan sona okudum… Okumadan önce bir eser hakkında görüş belirtmek hem yanlıştır, hem de ayıp… 160 sayfalık kitapta, 61 şiir yer alıyor. Genellikle serbest şiir yazan Ali YAŞAR, çok az olsa da hece vezniyle yazmaktadır. Vurucu kısa dörtlüklere de rastlarsınız kitapta… Şiirlerinin tamamına yakını insan unsuru üzerinedir. “Gün oldu kınından çıktı öfkeleri” diyen şair, dengesini kaybetmiş dünyamızın öfke ile değil, aşk ile şekillenmesine dair yazıyor. Şair milleti, umut milletidir… Onun içindir ki, 500 ve 700 yaşında şairlerimiz var. Diğer faniler gibi fenaya bomboş yolcu olmamışlar. “Ne dedin de yapmadım” başlıklı şiirindeki teslimiyet haline bakmak kâfi: “Ellerime uzanarak Tut dedin de tutmadım mı? Düş önüme yalın ayak Git dedin de gitmedim mi? Bilesin sevgiden yana Varlığım armağan sana Savurup tozu dumana Kat dedin de katmadım mı”? … Sade bir arzuhaldir sevenden sevgilisine… Tabiki süfli arzularla gerçek aşkı ayırt etmek lazım. Ali YAŞAR böyle bir denge kurmuş. Arı-duru Türkçe ile anlatıyor hislerini… Şiir devenin hörgücü değildir… Ali YAŞAR’a göre “Parmak parmak yıldızları saymak” tır. Sayar mı? Sayar derim… “Doğum kadar uzak, ölüm kadar yakın” benzetmelerle felsefi haritalar çizen Ali YAŞAR, kitaba ismini verdiği “Deli Irmak” a yani Fırat’a şöyle seslenir: “At üstünde alımlı gelin gibi Süzülür yazılara sütkardeşin Dicle…” … Ve şiir ırmağında at koşturur Ali YAŞAR… Keşke çok uzun şiirleri yazacağına bir şiir daha yazsaydı diyorum. Muhabbetin bile fazla uzunu insanı sıkar. Şiir az söz ile çok maksat ifadesidir… “Dokuz kurşun” başlıklı hece vezniyle yazılmış şiirden bazı mısralar alarak sözü noktalamak istiyorum. “Düşününce memleketin halını Acısı yürekler yakar mı yakar Kimi çalar, kimi çırpar malını Kimi de lal olur bakar mı bakar… Kardeş halklar bölünmeyi hak etmez Ocağında dirliğini yok etmez Firavun olsa da fitne fark etmez Yüzüne tokadı çakar mı çakar…” … Ben şairin milletini, vatanını sevenini severim. Ali YAŞAR onlardan birisidir… Tebrik ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum. Abdurrahim KARAKOÇ 10–07–2006 Ankara
Deli ırmak…
Farkında mısın Fırat
Bu üzerimize oynanan kaçıncı oyun
Kaçıncı bahis misline misli girilen
Söylesene hangi yüzyılın tutulan yası böyle uzun
Hangi halkın yarası bu kadar derinden…
Şaşırtılan hedefi sen misin çöl ayısı avcıların
Menfur saldırıların muhatabı ben mi?
Sen misin madarası müstesna acıların
Sağlıklı vücudun yayılan iltihabı ben mi?
Cebren soluğumuzu keser zemheri
Yılan kıvraklığıyla dolanır belimize
Koca karı müptelası fırtınalar
Kar kaplar yollarımızı
Kan bürür gözlerimizi
Dökülür avuçlarımızda yarenlik kınalar…
Kimse üşüdüğümüzü bilmez bizden gayrı
Buz kesmiş yalnızlığımıza aldırmaz hain geceler
Çıngıraklı ağısıyla sokar ayaklarımızı ayaz
Topuklarımızı vurur dar yemeniler
Kaçak tütün kokar parmaklarımız
Yırtık köyneklerimiz soğuk ter
Dal gibi titrer baldırı çıplak çocuklarımız
Bu ayıp bize ölesiye yeter…
Bereketli toprakların anası
Kıraç ellerin kabul görmüş duası
Tohum tohum ekilir umut
Sabır sabır serpilir emek
Çayır çimen yeşerir yedi veren gül goncası…
Allah’ın izniyle
Tepeleme sunarız da topraktan gıdayı
Sudan şifayı
Veririz vermesine de başakta buğdayı
Dalda elmayı
Gel gör ki sofradaki kaşıklar denk değil
Farkı var ağızlardaki lokmaların
Eşit dağılmaz damarlardaki kan
Rengi değişik yaşayan simaların…
At üstünde alımlı gelin gibi
Süzülür yazılara sütkardeşin Dicle
İç gıdıklar bozkırlarda doğurgan anaçlığı
Hadım hanedanlar fırsat kollar sinsice…
Kötü huylu urlar kuzular ay yüzlü deltasında
Al kuşaklı gerdanını sarar göbelek mantarlar
Zehirler döllerini delice…
Acı çığlığımıza seyirci kalır Nemrut
Kılı kıpırdamaz katlimize devasa putların
Sol yanımızı salgın ölet vurur
Sağ yanımızı zalim cellât
Ben yanarım Kuran hakkı için
Sen kanarsın Fırat…
Zaman zaman çalkalanır içimizde kısırdöngüler
Köroğlu’nun narasıyla dışa vurur heybetimiz
Darağacından beyaz bir güvercin uçar gökyüzüne
Ondan geriye kalan ince bir tüy
Yüreğimize süzülen ay ışığı türküler
Pir Sultanlar gibi bilinmez kadir kıymetimiz…
Erenler dergâhında Yunuslar yanar
Hak’tan halka iner Hacı Bektaşi Veli
Sanmasın ki batıl, bu iman ateşi söner
Dünya dursa
Kendi döner Mevlana Celaleddin Rumi
Üç cephemiz deniz
Üç kıtada yankılanır nal sesimiz…
Haçlının hafızasına imanla kazınan hilal
Ve yıldız yıldız omuzlarda yükselen şehit neferler
Alnımızın akı
Yüreğimizin pakı
Bileğimizin hakkı zaferler
Kavimler kronolojisinde derin iz…
Bilesin ki
Bundandır hazımsızlığı bombeli midelerin
İpini koparanların kuyruk acısı
Ölüme susamışların öç duygusu bundan…
Sen sen ol
Serin ol Fırat
Evhamına kapılma karanlığın
Vurulsa da ezilmeyecek bu halk
Eksilmeyecek gölgesi al bayrağın
Dünya coğrafyaları attığın adımlarla şekillenir
Gürleyen sesinle güçlenir biçare toplumlar
Dirliğin iksiri inancın
Ve adaletin payandası muasır medeniyetin
Tarihin sayfaları adınla renklenir…
Namerdin seğiren gözü olacağına
Göğsünde ayağının izi olsun merdin…
Vur kendini dağlara
Vur uğruna nöbet tutanların başı için
Vur sevdana selam duranların hatırı için
Daya döşünü hıra düşmüş yavrulara
Onlar ki senin onurlu geleceğin…
Geçmişlerinin ruhuna rahmet
Yaşayanlarının üstüne afiyet su gibi azizliğin
Alnında ter olanın aklında şer olmaz
Kin gütmez kâmil kullar
Kir tutmaz akan sular
Akışı derin olanın bakışı dar olmaz…
Sesim sanadır deli ırmak
Sözüm sanadır
Destim sana geçer ancak
Nazım sanadır…
Ben Anadolu’yum
Dert doluyum
Sen ki Fırat
Hayırlı evlat…
ALİ YAŞAR
Kitap isteme adresi Gündüz Kitabevi Merkez : Talatpaşa Bulvarı Çifteler Sok. No:7/a Hamamönü/Ankara Şube : Demetevler 7.Sok. No: 7/b Yenimahalle /ANKARA NOT: www.kitapstore.com ve www.antoloji.com `da kitap / yayınevi bölümünde GÜNDÜZ KİTABEVİ` ni tıklayarak, internet üzerinden kitap alabilirsiniz.
Tel: 0312 363 09 94
Tel: 0312 346 54 57