KANSERE İLAÇ

Bilimsel çalışmalar çok hızlı bir tempo ile devam ediyor.Hatta hızını her gün biraz daha artırıyor.Hemen her gün yeni bir buluş,keşif haberleri ile karşılaşıyoruz.Bu hızın sebebi teknolojik gelişmedir.İnsanların çoğu bu düşüncede olabilir. Fakat ben bu düşüncede değilim.
Çünkü bilimsel çevreler halen gözlerindeki tabusal gözlüğü atamadılar.Dini kaynakların bilimsel ispatı yapılmışsa doğrudur. Yoksa yanlış veya hurafedir deniyor.Bence teknolojik gelişmeler her zaman dini kaynakların gerisinde kalmaya mahkümdür.Bazı örnekler verelim.Peygamberimize bazı insanlar geldiler.Ellerindeki kemiği göstererek Allah bunu mu diriltecek ? Diyerek alay ettiler.Halbuki bugün klonlama ilmi ile bir canlının aynısı kopyalanıyor. İnsan bunu yaparsa Allah alasını yapar diyoruz.
Göklere, miraca nasıl çıktın dediler.Güldüler.Bugün yıldızlara yolculuğu insan yaparsa…Kur’anı sen yazdın dediler.Bugün Kur’anın insan eliyle,bilgisi ile yazılamayacağını Eriç Van Daniken (Tanrıların Arabaları kitabının yazarı) bile kabül ediyor. Daniken’e’şunu soruyorum:Uzaylılar o zamanlar her an gelirler,.insanlarla, peygamberlerle, konuşurlarmış Daniken’e göre. 1400 yıldan beri niçin gelmiyorlar.? Kur’an, bilgisayar ile incelendi.Harfleri, kelimeleri,cümleleri arasında matematiksel bir intizam olduğu görüldü. Müslüman olan bir yabancı şöyle diyor:Muhammed’in bu kitabı yazabilmesi için minderinin altında çok gelişmiş bir hesap makinesinin olması gerekirdi.diyor.Kur’anın insan eliyle yazılamayacağını bilim 1400 sene sonra ispatladı.Şu anda dini kaynaklı birçok bilgiler var.Bilim çevreleri bunu ispatlayamamış.İspatlanamamış diye yanlış,yalan demeye hakkımız var mı acaba?Bize göre dini kaynaklı bilgilerin kaynağı Allah’tır .Allah’tan gelen bilgilerin doğruluğundan hiç şüphemiz yoktur.O bilgilerin doğruluğundan şüpheye düşmek,iman ile bağdaşmaz. Yani insanın tekrar yaratılması acaba mümkün mü denmez.Allah’tan gelen bilgiler kıyamete kadar olan süreyi içine alır.Bin yıl önceki ilmi gelişmeler ile bin yıl sonraki ilmi gelişmelerin aynı olmayacağı kesindir
Japon bilim adamları solucanlar üzerinde bir araştırma yapmışlar.Solucanların bir kısmını düzenli olarak beslemişler.Bir kısmına da perhiz uygulamışlar.Birinci gurup 24 gün, perhiz gurubu 37 gün yaşamış.Bilim adamları şu sonucu çıkarmışlar:Solucanlarda bulunan bir gen,aç kalınca faaliyete geçerek solucanı hem zinde yapıyor,hem de%50, solucanın ömrünü uzatıyor.Daha ilginç olan şudur:Aynı gen.insanda da varmış.Zaten İslam alimleri de az ye çok yaşa demiyor mu?
Efendimiz bildiriyor:Arabi aylardan,Zilkade ve zilhicce’nin ilk10 günü ile Ramazan ayının son 10 günü oruç tutanın o yıl ömrü iradesine bırakılır.Yani garanti edilir.İki arkadaş anlaşmışlar. Bu orucu tutalım demişler. İkisi de 114 yaşamış. İkisi de son sene yaşlılıktan dolayı oruç tutamamışlar.Belki bir gün,kanser hastalarına,uzun yaşamak isteyenlere bu oruç tavsiye edilecek.
Solucan deneyi bir ölçüde ,bu hadisi şerifin bilimsel bir ispatının başlangıcı diye düşünüyorum. Din alimleri şunu da ısrarla bildiriyor:Yalanladıkları dini bilgilerin, ilmen doğruluğu ispatlanmadan kıyamet kopmıyacaktır.
Kur’an bilgilrini,sahih hadis bilgilerini eleştirmek Allah ve peygamberi eleştirmek anlamına gelir.İslam inancı bu değildir. İslam inancı.Allah ve peygamberi neyi bildirmişse ona inanmaktır.Araştırmak, incelemek,bilgileri bilimselleştirmek yasak değildir.
Hatta teşvik edilmiştir.Çünkü ilim fazdır.
Deniz dibindeki suların birbirine karışmadan aktığını Kur’an 1400 sene önce bildirdi. Kaptan Kusto henüz bunu yeni gördü.Ve şöyle dedi: Muhammed’in o devirde bir denizaltı gemisi olmadığına göre,bunu nasıl bilebilir?Bu kitap Muhammed’in eseri olamaz .
Benim çocukluk yıllarımda hep bu düşünce hakimdi.Yani Kur’an ı Muhammed yazdı.Bu düşüncenin başını da sözde aydınlar proflar çekiyordu.Yazık oldu böyle inanarak ölenlere.Bu ,inançsızlıktır,cezası da ebedi cehennemdir.:[email protected]
Editör: Adıyaman Haber