İnsan-ı Kâmil (Adem), Âlim–i Kül’dür, yani, bütün bilgileri bilmektedir. “Ve allemel Ademe esmae külleha- Adem’e bütün isimleri öğrettim.” (Bakara, 31)

 Bütün bilgileri bilmek, her isimle adlananı, yani her şeyi bilmektir. Burada, dikkatinizi çekiyoruz: Her şeyi Allah bilir, Allah ise her şeyin adını bildirmekle, her şeyin anlamını da Adem’e öğretmiş olur ve Halifesi de her şeyi bilmiş olur çünkü “külleha” diye buyurmakla, bütün isimleri öğrettiğini bildirmektedir.

 İnsan, “ahsen-i takvim” yani “en güzel” dir. “İnsan’a Ruhumdan üfürdüm” (Sad, 72) . Hz.

Muhammed “usvetün-hasene” dir. En güzel sıfatlarla –niteliklerle donatılmıştır-. “İnni cailun fil ardi halifeten–İnsan-ı yeryüzüne Allah adına iş yapacak ve konuşacak başkan kıldım.” (Bakara, 30)

 Ayetlerinden de anlaşıldığı gibi İnsan, Allah’ın bir nevi Başbakanıdır.

Adem’e (İnsan- ı Kâmil’e ) lanetlenmiş şeytan- iblis hariç, Cebrail ve Mikail de dahil bütün Melekler secde etmiştir. Bu nedenle Olgun İnsan- Adem Allah’ın aynasıdır. Adem olmazsa Allah bilinmez. Allah insanı yaratmış, İnsan da Allah’ın izniyle evrenin yaratıcısını, kemâliyle-tam anlamıyla bilmiş ve yansıtmıştır. İnsan olmasa, Allah bilinmez, Allah’tan söz eden İnsan’dır, diğer yaratıklar değildir. Yer küresinde bu böyledir. Tanrı fikri, insan ile doğmuştur. Onun için Olgun İnsan’a – Peygamberler- Veliler ve Ariflere- biz “HAZRET -İ İNSAN” diyoruz ve Onun önünde secde ediyoruz, tıpkı Güneş, Ay ve onbir yıldızın, yani tüm evrenin ve babası Yakup A.S., ve hanımıyla on bir oğlunun güzel Yusuf Peygamberin önünde secde ettikleri gibi İnsan-ı Kâmil’i tazim ediyoruz , büyüklüyoruz ve seviyoruz. (Sure-i Yusuf : 4, 100, 101, 102, 103 üncü ayetler):

  “Hani bir zaman Yusuf, babasına: “Babacığım!” demişti, “Ben onbir yıldız, güneş ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm” (demişti).” (Yusuf,4)

 “Ebeveynini (ana- babasını) tahtın üzerine yüceltti (oturttu), hepsi ona

(Yusuf’a )secde ettiler. (Yusuf dedi ki ), Babacığım, işte gördüğüm rüyanın anlamı budur. Rabbim, o rüyayı gerçek yaptı. Bana iyilik etti, çünkü şeytan, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra, O (Rabbim) beni zindandan çıkardı. Sizi de çölden geçirdi. Gerçekten, Rabbim, dilediği şeyi çok ince düzenler. O bilen, her şeyi yerli yerinde yapandır.  (Yusuf, (100)

 “Rabbim bana bir parça mülk verdi, ve bana düşlerin yorumunu öğretti. Ey göklerin ve yerin Yaratıcısı! Dünyada da, ahirette de benim yarim Sen’sin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni iyilere kat.” (Yusuf, 101)

“( Ey Muhammed !) Bu (anlatılanlar) sana vahy ettiğmiz gayb haberlerindendir. Onlar kararlarını verip, tuzak kurarlarken, sen yanlarında değildin.( Yusuf, 102)

“ Ama sen, ne kadar istesen de, yine insanların çoğu inanacak değildir.” (Yusuf, 103)

İşte Varlıktan alınan veri o ki: Olgun İnsan İLÂH değildir ama İLÂHİ vasıflar taşır çünkü ilim ve güzellikler ALLAH’A ait sıfatlardır.Tekrar belirtelim, işte bu ilahi sıfatlarından dolayıdır ki, gerçek insana, kendini bilen insana, Tanrıyı yansıtan insana EY HAZRET – İ İNSAN diyoruz ve Hazret-i İnsan için HUUUUUU diyoruz.

 Bu yazımızı Mevlevi Dedesi Şeyh Galibin, şu iki dizesi ile taçlandırmak istiyoruz.

  ”Kendi şahsına hoş bak, zübdei Alemsiz sen

 Merdümü didei ekvan olan Adem’sin sen”

 Bu günkü Türkçe ile:

 ”Ey İnsan, kendi şahsına hoş bak, Alemin özüsün sen

 Kâinatın gözlerinin ışığı olan Adem’sin sen.”

 HAZRET-İ İNSAN’A SEVGİ VE SELAMLAR…

 16.10.2004 Kâzım YARDIMCI (Adıyaman’lı)