“Zulüm görmeye alışmış toplumlarda zalim azalmaz.” James Dorsey

Sözün bittiği yerdir, Halep. İnsanlığın bittiği, söylenecek her lafın bir anlam ifade etmediği ve kelimelerin yetersiz kaldığı yerdir, Halep. İşlenen bu vahşetlerin, bu zulümlerin sonu nereye varacak? Ne zaman Batılılar seyirci olmaktan çıkıp, kanayan yaraya derman olacak? Ne zaman İslam coğrafyasında yaşanan vahşet, esaret ve ölüm Batılıları tatmin edecek? Görünen o ki bu coğrafyada tezgâhlanan oyunlar bitmedi, bitmeyecektir. Böyle devam ederse yarının Halep`i Şam olacaktır, İsfahan olacaktır, Kahire ya da İstanbul olacaktır. Nerede bir İslam topluluğu varsa er ya da geç onlara da sirayet edecektir. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışıyla hareket edilirse, o günlerin de uzak olduğunu düşünmüyorum. Bu günlerin yaşanmaması için özellikle de bu coğrafyada yaşayan ve ondan sonrada Müslümanlar arasında bir birlik ve beraberlik şarttır, mecburiyettir. Başka hesaplara girmeden, inançları ayrıştırmadan, mezhepçilik yapmadan yekvücut olup, bu sorunları ortadan kaldırmak mecburiyetindeyiz. Bunun aksini düşünmek başka güçlere hizmet etmektir; vatanını, milletini, bayrağını satmaktır. Bu oluşum Türkiye’nin yürüteceği ve Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde en kısa zamanda faaliyet bulması gerekir.

Güçler hesaplaşmasında bir şehrin zavallı insanlarını nasıl ateşle kavurduğunu, infazları, toplu kıyımları, tecavüzleri, diri diri yakmaları, evlerini başına yıkmalarını görüyoruz, görüyorlar. Çocukların feryatlarını, kadınların çığlıklarını, erkeklerin çaresizliklerini görüyoruz, görüyorlar. Bu çığları kulakları patlatmalı, yürekleri parçalamalı, vicdanları yaralamadır. Maalesef dünya seyirci kalıyor, kalmakta ısrar ediyor. Türkiye can perva bir şekilde her türlü imkânları seferberlik etmiştir ve her türlü gayreti sürdürmeye devam edecektir. Kendi liderleri böyle bir zulmü yapabiliyorsa diğerleri hayli hayli yaparlar. Türkiye yalnızca bir tarafla uğraşmıyor, dört bir taraftan sıkıştırmaya, dize getirmeye çalışıyorlar. Bu birlik ve beraberlik olduğu sürece hiç kimse Türkiye’yi dize getiremeyecektir.    

Suriyeli muhalifler, ABD’nin silah yardımından mahrum bıraktığı Halep’te, Esed’in katliam saldırılarıyla imha edildi, edilmeye devam ediliyor. Suriye’de oyunu kuran ABD, bölgede olmuş ve olacak kaosun baş tasarlayıcısı konumundadır. Rusya ve İran ise ABD’nin altyapısını hazırladığı bir sahada çıkarlarının peşine düşmüş diğer emperyalist iki devlet. En yakınından en uzağa hepsi ayrı ayrı hesapların peşinde. Hal böyle olunca işler aksıyor, vahşet artarak devam ediyor.

Türkiye meydana gelen bu vahşeti zaman kaybetmeden dünyayı harekete geçirmeye, Halep’te zor durumda olanlar için bir nefes aralığı oluşturmaya, sivillerin tahliyesi için koridor açmaya çalıştı. Görüşülmesi gereken bütün ülkelerle görüştü, harekete geçirmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya lideri Putin’le üç kez konuştu. Adeta seferberlik ilan eden Türkiye akşam saatlerinde tahliye için ateşkese varıldığı duyuruldu. Bu sevindirici haber çok daha büyük vahşetin önüne geçilmesi bizi ümitlendirdi. Bu yönde çaba harcayanlara minnet ve şükran duyuyoruz. Türkiye asli görevini yine yapmıştır ve yapmaya da devam edecektir. Büyük devlet olma özelliği budur.

Vesselam!!!