Özünden damlatılanın farkında değildir çoğu zaman yazılan… Bilinmez körleşmiş olan gözler mi, sözler mi, yoksa gözlerle söylenemeyenler mi? Ruh arasa da kendine uygun bir umman, zamansızlığı ve hatta mekânsızlığı hedeflemiştir bir kere beden… Dilinin ucunda gezdirirsin dünyanın tüm kahpeliğini. Rengin ortada da senin, özlemin bir gök mavisi hasret mi?

        Niçin ve nedendir? Kör karanlık, içindeyse bu afyoni beyazlık… Baykuşlar bile terk eyledi gece vaktini, göz göre öterler artık zira vardır o serde bir tüccarlık; beyhudeyse, elzemdir o halde diyet için o kelle …  Bundan böyle akçeli işlerdir yoğrulan hamurun içinde, hamur ki balçıktan tenlerin hesabı peşinde anlayacağın, o bile kara ile siyah ayrımının düşselliğinde… Bırakmış sanki yalın bir ayağı, fersiz bir gözü ve nasırlı bir eli meymenetsiz bir âdeme…

       Şimdi dinle ey kutsal coğrafya kalemimden damlayan daha makbuldür baldırandan… Dönüşüne başlangıçtaki bebeleri, başlangıç noktasına dönmüş nineleri, künyesini miladi bir savaşta yitirmiş askerleri… Satma asla ölü ruhlar çarşısında…

       Şimdi dinle ey kutsal coğrafya kalemimden damlayan daha makbuldür baldırandan… Toynakları ile izlerini adımlayan atları, karınca gölgesine sığınmış ceylanları, maviliğin azatlığına tutsak kırlangıçları… Satma asla ölü ruhlar çarşısında…  

 

Şimdi gidiyorum;

Gidişimden evvel döneceğim biliyorum

Adımlarımda çıkmaz bir sokak huzursuzluğu

Ahdıma mazhar ettiğim tüm renkleri deriyorum

 

Tam bu esnada

Tüccar bir baykuş kitabın ortasından konuşmakta

Bâkir bir coğrafyanınsa göğsünden zorla

Süt damlatılıyor siyaha 

Yalın bir ayağın, fersiz bir gözün ve nasırlı bir elin

Boynu bükük bir kuş bestecisi olmuş…

 

Şimdi dönüyorum;

Dönüşümden evvel gideceğim biliyorum

Ciğerlerimde çiğ bir tütün kokusu

Ayaklarım altındaki timsahi gözyaşlarını eziyorum

Artarak eksilen suretsiz bir hüviyet sancısında

Birdenbire kanatsız bir çırpınış hürriyeti doluyor gözbebeklerime

Yüzyıllık bir afyon çekiliyor bütün satırlara özgürlük niyetine

 

Artık;

Kalemimle birlikte

Gözesi bulanmış bir düşünce, bir emel, bir rüya…

Satılmaklı gibi haraç mezat

Ölü ruhlar çarşısında… 

 

 

Editör: Adıyaman Haber