Bir dönemin ardından...


Gençlik hareketinin yapısal sorunlarının gelecek yıla taşındığı bir dönemi geride bırakmış bulunmaktayız. Bugün hareketin yaşadığı darlık ve kısırlık sermayenin gençlik sorununa ilişkin çözüm üretmiş olmasından değil, bu sorunu yeniden yeniden üretmesine karşın yönetmekte gösterdiği başarıdan kaynaklanmaktadır. Daha önce bu süreci şöyle tanımlamıştık:

“Gençlik sorunu tüm kapsamı ve çözümsüzlüğü ile orta yerde durmakta ve giderek derinleşmektedir. Buna karşın hareket ciddi bir darlık ve kısırlık içerisinde bulunmaktadır. Bu tablo hem temel önemde bir çelişkiyi ve hem de sermaye devleti açısından belirgin bir başarıyı anlatmaktadır. Çelişki, kitlesel temellerde bir devrimci gençlik hareketinin nesnel olanakları ile bugünkü durum arasındaki uçurumda ifadesini bulmaktadır. Sermaye devletinin başarısı ise, sorunun her geçen gün derinleşmesine karşılık, derinleşen sorunun devrimci kanallara akmasını engellemesinde ifadesini bulmaktadır.” Yeterince açık ve özlü bu paragraf, öznel müdahale ve devrimci önderlik boşluğu sorununu yeterince açık bir biçimde tanımlamaktadır.

Bugün bir dönemin ardından gençlik hareketinin durumunu ve ortaya çıkardığı ilk sonuçları değerlendirmek ve yeni dönem tartışmalarının başladığı şu günlerde gençlik hareketinin biriken sorunlarına dönük devrimci müdahale olanaklarını tanımlamak yerinde olacaktır.

Hareketin temel zaafı: Yabancılaşma ve apolitizm

Gençlik hareketinin sorunlarını tartışmaya başladığımızda ulaşacağımız ilk veri, bir bütün olarak gençlik güçlerinin yaşadığı apolitizmdir, ki bu yıllardır işaret ettiğimiz temel önemde bir sorundur. Fakat gelinen yerde daha önemlisi, politik gençlik güçlerinin sürüklendiği apolitzmdir. Zira bu durum hem genel apolitizmi derinleştirmekte, hem de sorunu çözümsüz bir cendere içerisine hapsetmektedir.

Bugün gençlik içerisinde hareketin ihtiyaç duyduğu politik müdahaleleri gerçekleştirme çabasını ortaya koyan siyasal güçlerin sayısı oldukça azalmış bulunuyor. Bir yandan hareketin sorunları ve ihtiyaçlarından, öte yandan da siyasal sürecin sorun ve gerekliliklerinden kopmuş bir devrimci ilerici güçlerle karşı karşıyayız. Üniversitelerde politik planda tam bir boşluk havası hakimdir. Sermayenin sistemli saldırıları karşısında hedefli, soluklu bir mücadele hattının ortaya konulamamış olması, bu boşluğun derinleşmesine ve sermayenin saldırılarını görülmemiş bir kapsamda yoğunlaştırmasına neden olmaktadır.

Bugün devrimci gençlik güçleri dinamik bir tartışma ve üretim sürecinden yoksun bulunuyor. Yapılan birçok çalışma ve ortaya konulan hedefler ciddi bir politik arka plandan yoksundur ve dinamik bir tartışma sürecine dayanmıyor. Hal böyle olunca, geniş gençlik yığınlarının yaşadığı derin apolitizm üzerine yapılan değerlendirmeler, mevcut durumla edilgen bir uzlaşmayı anlatıyor.

Kitle çalışması alanında karşılaşılan verimsiz sonuçların gerisinde de aynı nedenler vardır. Bugün gençlik hareketi içerisinde gerçekten hedefli ve sonuç alıcı bir biçimde ortaya konulan, gençlik hareketinin sorun ve ihtiyaçları ile dinamik bir biçimde bağ kurabilen kaç tane çalışma bulunuyor? Sayılarının çok fazla olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Oysa, çerisinde hapsolduğumuz gettoları yıkmadan, etkin bir kitle çalışması yürütmeden, gençlik güçlerinin ortaya konulan politik yaklaşıma dair duyarlılıklarını gerçekçi bir biçimde tartışmamız mümkün değildir.

Son dönem gençlik hareketinin yaşadığı çözümsüzlüğe ve bunun nesnel arka planına dair yapılan gelişigüzel tartışmalara baktığımızda, hep aynı apolitizm ve hedefsizlik karşımıza çıkmaktadır. Gençlik hareketinin anlamlı bir hareketlenme süreci yaşadığı 96`dan bugüne, gençlik sorununda nesnel olanaklar azalmamış, tersina artmıştır. Yaşanan sorunlar ve geniş gençlik güçlerinin karşı karşıya bulunduğu geleceksizlik düşünüldüğünde, sorunun hiç de nesnel olanaklarda yaşanan zayıflama olmadığı açıkça görülecektir. Sorunu ağırlıklı olarak devrimci önderlik ve müdahalede yaşanan sorunlar üzerinden tartışıyorsak, bu yaklaşımı şu şekilde tanımlayabiliriz: Geniş gençlik kitleleri ile politik unsurları arasındaki yabancılaşma. Geniş kitleleri dönüştürmesi gereken güçlerin beklentilerindeki gerileme, sermayenin saldırılarını kolaylaştırmaktadır.

Bu açıdan gençlik içerisinde dinamik bir tartışma süreci başlatmak özellikle önem taşımaktadır. Bu başarılamadığı koşullarda, gençlik sorununda ilerleme beklemek hayaldir. Hareket ancak ileri güçlerdeki apolitizmi ve güvesizliği kırarak yol alabilir. İşte bu nedenle gençlik içerisinde hedefli ve dinamik bir tartışma süreci zaman kaybetmeksizin başlamalıdır. Ne kadar gücü içerisine kattığı, soruna hareketin bütünü açısından ne kadar çözüm oluşturabildiğinden bağımsız olarak atılan her adım, geleceğin gençlik hareketinin taşlarının bugünden döşenmeye başlaması anlamına gelmektedir. Bu açıdan hayati bir önem taşımaktadır.

Bu apolitizmin bir diğer yanını ise gençliğin politik sorun ve ihtiyaçlarından kopuş oluşturmaktadır. Gençliğin gündem ve ihtiyaçlarını tanımlamaktan yoksun bir siyasal mücadele süreci, açık ki geniş gençlik güçlerini mücadeleye çekmeyi başaramayacaktır. Alanlarda yaşanan öncelikli sorunlar nedir? Bu sorunlara hangi politik başlıklarla müdahale edilmelidir? Yapılacak olan müdahalenin örgütsel ayakları nelerdir? Tüm bu sorular politik ve pratik mücadelenin çözüm alanına girmektedir. Ve çözülmeyi beklemektedir.

Öne çıkan gündemler ve gençlik hareketi

Geçtiğimiz dönem içerisinde ticarileşen eğitim ve bunun çok yönlü sonuçları üzerinde duırduk ve gençlik hareketinde yaşanan daralmayı aşmanın bu gündemle olan sıkı bağını tanımlamaya çalıştık. “Gençlik ticarileşen eğitimin çok yönlü sorunları ile karşı karşıyadır. Birleşik ve devrimci bir gençlik hareketinin temel dinamiğini bu gündemin gençlik içerisinde nasıl bir mücadele pratiğine konu edildiği belirleyecektir. Bugüne kadar ticari eğitime karşı verilen mücadele temel bir kısırlık taşımış ve gençliğin geniş kesimlerinin bir mücadele gündemi haline dönüştürülememiştir. Bunun nedeni ise ticarileşen eğitim sürecinin ortaya çıkardığı sonuçların yeterince kavranamamasıdır.” değerlendirmesinde ifadesini bulan bu yaklaşım, bugün halen gençlik hareketi açısından çözümlenmesi gereken temel bir sorun alanına işaret etmektedir.

Şimdi bu süreci çeşitli başlıklarla tanımlamaya çalışalım:

1. Eğitimin paralılaştırılması saldırısı:

“Birincisi; ticari eğitimin önemli başlıklarından birincisi eğitim hizmetlerinin paralılaşması ve olanaklı olduğu ölçüde özelleştirilmesidir. Bu sorun bugün işçi ve emekçi kökenli gençlik güçlerinin en temel sorunlarından biridir. Bu açıdan komünist bir gençlik çalışması bu duyarlılık alanını örgütlemeyi önüne temel hedef olarak koymak zorundadır. Merkez ve çevre üniversitelerinin bütününde karşılaşılan paralı eğitim uygulamaları kampanya çalışmamız boyunca en temel gündem başlıklarından birisi olacaktır.”

Çok yönlü ve özellikle işçi ve emekçi kökenli gençliği derinden etkileyen bu sorun geçtiğimiz dönem boyunca yaygınlaşarak devam etti. İdeolojik, politik ve iktisadi planda çok yönlü olan bu paralılaştırma saldırısı birçok alanda kendine özgü biçimlerle yaygınlaştırıldı. Genellikle yerel ölçekte ortaya çıkan sonuçlar üzerinden parçalı birtakım mücadeleler ortaya konulmaya çalışıldı. Yemekhane, kantin, barınma sorunu, harç ve katkı payları... Bugün bu yerel plandaki eylem ve etkinliklerin, çalışmaların temel sorunu birleşik bir mücadele hattından yoksun olmasıdır. Bu ise sorunları kendi içerisine hapsetmekte ve yerel ölçekte bu mücadelenin gelişme olanaklarının heba olması sonucunu doğurmaktadır. Bu sürecin bir diğer yanı ise, “somut ve kazanılabilir talep” tartışması içerisinde paralı eğitime karşı ortaya konulan taleplerin daraltılması ve toplam sürecin gençliğin politikleştirilmesinin bir aracına dönüşmesi olanaklarının azalmasıdır.

2. Geleceksizlik ve işsizlik sorunu:

“İkincisi; ticari eğitimin gençliği işsizlik ve geleceksizlik sorunu ile karşı karşıya bırakmasıdır. Bu sorun gelinen yerde yükseköğretim gençliğini de kesmektedir. Yüksek öğretim sonucunda geniş gençlik kesimlerinin karşısına hangi sorunların çıkaracağını, işsizlik ve geleceksizlik saldırısına karşı örgütlü bir mücadele hattının zorunluluğunu geniş gençlik kesimlerine anlatabilmeliyiz.”

Ticarileşen eğitim sürecinin ortaya çıkardığı en önemli sonuç, genel olarak yüksek öğretim gençliğini bekleyen işsizlik ve geleceksizliktir. Bugün bu sorun çeşitli bölümler ve üniversiteler üzerinden farklı gündem başlıkları ve yoğunluk dereceleri ile karşımızda durmaktadır. Geçtiğimiz dönem boyunca taşra üniversitelerinde özgün çalışma yöntemleri ve gündemleri, merkez üniversiteler üzerine tartışmalar, öğrenci yurtları, mesleki/akademik çalışma ve gündem başlıkları bu sorunun somutlanıp temel bir mücadele haline dönüştürülmesi için ortaya konulmuş pratik-politik çalışmalardır. Bunlar içerisinde özellikle mesleki örgütlenme çalışmaları ve ilgili alanların sorunlarını işleyen faaliyetler dönem boyunca öne çıkmıştır. Fen-edebiyat fakülteleri ve geleceksizlik sorunu, formasyon sorunu, eğitim fakülteleri ve sözleşmeli çalışma, mühendislik ve hukuk fakültelerinde stajyerlik ve yetkinlik saldırıları bu başlıklardan ilk akla gelenlerdir. Bu başlıklar ile ortaya konulan çalışmaların olanakları ile bugün ortaya çıkan sonuçlar arasında ciddi bir açı farkı bulunmaktadır. Ancak bu çalışma ve gündem bugün üniversitelerde yaşanan dönüşüme bütünlüklü bir muhalefetin olanaklarını hiç olmadığı kadar barındırmaktadır. Bu açıdan önümüzdeki dönem daha hedefli, planlı ve sistemli bir biçimde sürdürülebilmelidir.

3. Faşist baskı ve terör:

“Üçüncüsü; ticari eğitim sürecinin zorunlu bir sonucu olan üniversitelerdeki baskı koşullarıdır. Soruşturma terörü, kamera sistemleri, turnikeler vb., anti demokratik ve baskıcı uygulamalar bu saldırıların güncel görünümleridir. Ancak sistemin baskıcı ve gerici uygulamaları bu güncel saldırıları aşan bir kapsama sahiptir. Eğitim müfredatından üniversitelerdeki söz ve karar hakkına kadar tüm eğitim sistemi gerici ve anti-demokratik bir karakterdedir. Kampanya süresince bilimsel ve demokratik eğitim ve özerk demokratik üniversite talebini haykıracağız.”

Bu başlığın üniversitelerde nasıl ele alındığını ve sorunlarını daha önce tartışmıştık. Burada şu kadarını söyleyebiliriz ki, ticari eğitime karşı verilen mücadelenin yaşadığı sorunlar aynı zamanda faşist baskı ve terörün de yoğunlaşmasının nedenidir. Geçtiğimiz dönem boyunca bu saldırıların yoğunlaşmasının gerisindeki temel neden, ticari eğitime karşı güçlü ve hedefli bir mücadele hattının oluşturulamamasıdır.

Gençlik hareketinin biriken sorunlarına

çözüm arayışları!

Gençlik hareketinin sorunlarına çözüm arayan her yaklaşım iki temel sorunu çözmeye kilitlenmek zorundadır. Birincisi birleşlik bir mücadele hattını oluşturmaya kilitlenmek, ikincisi ise gençlik içerisinde dinamik bir tartışma ve mücadele sürecini adım adım örmek. Bu iki başlık dolaysız olarak birbirine bağlı bir biçimde çözümlenmek zorundadır.

Sorunun birinci yanı siyasal gençlik güçlerinin ortak hareketi sorunudur. "Birleşik bir mücadele için öncelikli ve ertelenemez görev, gençlik içerisindeki siyasal öznelerin ve ilerici güçlerin birlikte hareket etmesinin olanaklarını oluşturmaya çalışmaktır. Siyasal güçlerin birleşik mücadelesi kendi içinde bir amaç değil, fakat birleşik bir devrimci gençlik hareketi oluşturma çabasının bir aracıdır yalnızca. Dolayısıyla buna hizmet ettiği ölçüde bir anlam ve önem taşır. Ancak küçük-burjuva gençlik gruplarının yaşadığı belirgin kavrayışsızlık ve politikadan yoksunluk durumu, bunlara eşlik eden politik ilgisizlik ve kaba sorumsuzluk, bu olanağın birleşik bir devrimci gençlik hareketi oluşturma hedefi doğrultusunda etkin bir politik müdahale manivelasına dönüşmesini engellemektedir. Bu ise gençlik hareketini kısır bir döngüye sokan çelişkinin kendisidir. Yani sorunun çözümü birleşik bir mücadeleyi zorunlu kılıyor; ancak geleneksel harekete mensup siyasal gençlik güçleri, bu ihtiyacı gördükleri yerde bile bu soruna çözüm oluşturabilecek devrimci sorumluluğu ve politik iradeyi ortaya koymak güç ve isteğinden yoksunlar."

Bu temel sorun geçtiğimiz dönem boyunca çözümlenemeden, hatta kimi sorumsuz davranışlar nedeniyle derinleşerek sürmüştür. Bugün siyasal gençlik gruplarının birarada durma olanaklarını dahi zora sokmaya başladıkları bir dönemde, bu soruna dönük çözüm arayışları özel olarak önem taşıyacaktır.

Bugün gençlik içerisinde politik bir odaklaşma yaratmak yakıcı sorunu ile karşı karşıyayız. Bugün tartıştığımız sorunlar bizim değil bir bütün olarak gençlik hareketinin sorunları ise eğer, bu sorunların çözümünde böyle bir odaklaşma yaratma çabası zorunludur. Ancak bugünkü muhataplarımızın tablosu düşünüldüğünde, bu çabanın pratik süreçlerle doğrudan bağlar oluşturabilecek bir şekilde tanımlanması özellikle önemlidir. Bu açıdan hareketi eylemsel planda etkileyen 6 Kasım ve 1 Mayıs gibi süreçler, faşist saldırı dalgasının yoğunlaştığı dönemler veya YÖK, ticari eğitim, savaş vb. gündemler, birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi tartışmasının etkin bir biçimde yapılacağı süreçler olacaktır. Burada bahsedilen hiç de eylemsel ortaklaşma veya bir siyasal gündem üzerinden ortak çalışma yapmak değil, gençlik hareketinin sorunlarını merkeze koyarak bu pratik süreçleri ve gündemleri hedefli bir tarzda işlemektir.

Sorunun öteki yanı ise geniş gençlik kitleleri ile birleşme sorunudur. Bugün ticari eğitim başlığı bu sorunun çözümü için en önemli hareket noktasını oluşturmaktadır. Geçtiğimiz dönem boyunca ticari eğitime ilişkin yerel birtakım gündemler ve bölümler üzerinden yaşanılan sorunlar (yetkin mühendislik, sözleşmeli öğretmenlik vb) birleşik ve kitlesel bir gençlik mücadelesi için anlamlı olanaklar taşımaktadır. Bugün ortaya çıkan çeşitli çalışmalar (toplumcu mühendislik çalışmaları, eğitim öğrencileri çalışmaları) bu başlıkların geniş gençlik kitlelerine taşınması için oldukça önemlidir. Birleşik bir gençlik mücadelesi çok yönlü olarak bu gündemlerden beslenecek ve bu gündemlere karşı mücadeleyi güçlendirecektir. Mesleki alan örgütlenmeleri gençliğin geleceksizleştirilme saldırısına karşı anlamlı bir karşı duruş örgütlemenin etkili bir aracıdır. Bugün bir dizi alanda henüz başlangıç adımları atılmış bulunan mesleki örgütlenme çalışmaları önümüzdeki dönem mutlaka yaygınlaştırılmalı ve gençliğin örgütlenme sorununa çözüm oluşturmak hedefi ile etkin bir biçimde kullanılanılmalıdır.

Gençlik hareketinin dinamik bir tartışma sürecine ihtiyacı var demiştik. Bu yıl gerçekleştirilen Ticari Eğitime Karşı Gençlik kurultayı bu tartışma ihtiyacına dönük bir ilk adım olmuştur. Kurultaydan çıkan en önemli sonuç olan "Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu" ise kurultayda atılan ilk adımın güçlendirilerek devam ettirilmesinin bir aracı olmalıdır. Bu nedenle gençlik kurultayında ortaya çıkan sonuçlar ve ardından gerçekleştirilen koordinasyon toplantısı, geniş gençlik kitleleri ve gençliğin ileri unsurları açısından bir tartışma ve mücadele platformuna dönüştürülmek zorundadır. Geçtiğimiz dönem atılan adımlar gelecek dönem yaygın bir tartışma zemininin olanağı haline getirilmek zorundadır. Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu kendini tanımlarken "gençlik hareketinin yaşadığı sorunlara çözüm oluşturmayı hedefleyen bir tartışma platformudur" demektedir. Bu önemli hedefin başarılabilmesşi önümüzdeki dönem ortaya konulacak çabalara bağlı olacaktır. Ancak şu kadarını söyleyebiliriz; bu tartışma platformunu etkin bir biçimde hayata geçirebilmek için çok yönlü bir yüklenme zorunludur. Ticari eğitime karşı mücadele içerisinde anlamlı sonuçlara ulaşmak, bu tartışma platformunun da geleceğini belirleyecektir.


Sonuç alıcı bir kitle çalışması için

temel hareket noktaları

Geçtiğimiz yılın başında yaptığımız değerlendirmeler ve hareketin sorunlarına ilişkin tartışmalar bugün halen önemini korumaktadır. Gelecek mücadele dönemi için sorun alanlarımızı bugünden tespit etmek ve önümüzdeki dönem bu sorunları çözümlemeyi hedefleyecek bir çalışma ve mücadele ortaya koymak temel önemde bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır.

“Kampanya çalışması boyunca ve ardından gerçekleştirilecek gençlik kurultayı ile gençlik hareketinin yaşadığı sorunlara çözüm oluşturmayı ve gençliğin birleşik devrimci mücadelesinde anlamlı bir birikim sağlamayı hedefleyeceğiz. Bugün gençlik hareketi geniş kitlelerden uzak, dar ve sınırlı bir hareket durumundadır. Kampanya çalışmamız boyunca geniş gençlik kitleleri ile buluşmayı, onların güncel talep ve ihtiyaçlarını gerçek birer mücadele gündemi haline dönüştürmeyi hedefleyeceğiz. Gençliğin temel sorunu olan politizasyon sorununa, politikleşmiş ve devrimci bir gençlik hareketi yaratma hedefiyle, çok yönlü bir siyasal çalışma süreci içerisinde çözüm oluşturmaya çalışacağız. Öte yandan ise gençliğin yıllardır yaşadığı kısır döngünün temel nedenlerinden birisi olan örgütlenme sorununa karşı gençliğin ileri güçlerini somut talepler ve gündemler etrafında birleştirmeyi, her düzeyde esnek birtakım örgütsel araçlar oluşturmayı hedefleyeceğiz.”

Bu temel hedef önümüzdeki çalışma süreci için de yol gösterici olmak durumundadır. Geçtiğimiz dönemin başında tanımladığımız ancak bugün halen aşılmayı bekleyen sorun alanlarını bir kez daha sıralayalım:

1) Biz üniversiteli gençlik güçlerini heterojen bir katman olarak tanımlıyoruz. Dolayısıyla gençlik hareketi içerisinde her türden burjuva akımın yanı sıra küçük-burjuva devrimciliği, reformizm ve komünist hareket kendisini sürekli üretecektir. Ve bizim için, işçi ve emekçi kesimlerden gelen gençlik güçleri, siyasal etkileme ve örgütlenme planındaki öncelikli hedef kitleyi oluşturmaktadır. Politik-pratik mücadelede bu önceliğin gereklerini yerine getirmek özellikle önemlidir. Kendimizi işçi sınıfının gençlik içerisindeki siyasal temsilcisi olarak tanımlıyorsak, bunu politik çalışmanın tüm başlıklarında ve devrimci yaşamın kendisinde sürekli bir biçimde yeniden üretebilmeliyiz.

2) Bugün işçi ve emekçi kökenli gençlik güçleri özellikle çevre üniversitelerde yoğunlaşmaktadır. Bu durum, çevre üniversitelerdeki politik çalışmanın önemini kendi misyonumuz açısından yeterli açıklıkta ortaya koymaktadır. Öte yandan meslek yüksek okulları ve öğrenci yurtları emekçi kesimlerden gelen güçlerin yaygın olarak bulunduğu alanlardır ve biz bu zamana kadar bu alanlara yeterince güçlü bir yönelim içerisinde olamadık. Bu, önümüzdeki dönem aşmamız gereken bir zayıflık sayılmalıdır.

3) Yıllardır yaygın bir politik çalışma yürütmemize karşın hala oldukça dar bir örgütsel bünyeye sahibiz. Bu sorun aşılmadığı koşullarda gençlik hareketine önderlik sorununun önemli bir halkası boşta kalmış olacaktır. Biz yıllardır yaygın bir politik faaliyet kapasitesi ortaya koyduğumuzu, ancak örgütsel planda buna uygun bir gelişme yaşayamadığımızı ifade ediyoruz. Peki, bu faaliyet kapasitesine karşın, gençlik güçlerini politik planda kuşatmayı başarabiliyor muyuz? Geçmiş dönem çalışmalarımızın genel bir değerlendirmesini yaptığımızda, bu alanda da ciddi eksiklerimiz olduğunu söylemeliyiz. Önümüzdeki süreçte aşmamız gereken sorunlardan biri de budur.

4) Gençlik hareketine dair yaptığımız değerlendirmeleri genellikle şu sonuçlara bağlıyoruz: Gençlik güçlerinin arayışlarına yanıt verecek politik çalışma oluşturabilmeliyiz... Gençliğin daha fazla içerisinde olmalıyız... Gençlik çalışmasına çok yönlü bakmalı ve çok yönlü ihtiyaçlara yanıt oluşturabilmeliyiz... Örgütsel sonuçlar oluşturmaya kilitlenmeyen bir faaliyetin başarı şansı bulunmamaktadır... Yaygın bir kitle çalışması düzeyi oluşturabilmeliyiz...

Kitle çalışması ve örgütlenme faaliyetinin bazı temel yönlerine işaret etmiş bulunuyoruz. Şu bir gerçek ki, biz bu hususlarda birçok noktada eksik kalıyoruz. Yürüttüğümüz kitle çalışmasını çoğu zaman, ne herhangi düzeyde bir gençlik örgütlenmesi ile bütünleyebiliyoruz, ne de yerel örgütlerimiz bu kitle çalışmaları sonucunda güçlenebiliyor.

5) Gençlik hareketinin bugünkü geri düzeyi çok yönlü bir faaliyeti zorunlu kılmaktadır. Tek yönlü bir faaliyet, ne kadar yaygın yapılırsa yapılsın, bir sınırlılığı ifade edecektir. Örneğin savaş karşıtı bir kampanya örgütlüyorsunuz ve yaygın bir propaganda çalışması ile işe başladınız. Eğer o zamana kadar öğrenci kolları, kulüpleri içerisinde bir çalışma düzeyi oluşturabilmişseniz, çeşitli düzeylerde kültürel ve akademik yerel örgütleriniz varsa ve çalışma grupları, eğitim grupları gibi çeper örgütlenmelere sahipseniz, açık ki işiniz çok kolay olacaktır. Çünkü bunlar kitlelerle içiçe geçmemizi sağlayan araçlardır. Ne kadar çok ve yaygın araca sahipsek -ki bu araçlar içerisinde en önemlisi kitle örgütleridir- ortaya konulan politikanın başarı şansı da o ölçüde artacaktır.

6) Biz halen birçok alanda kitlelerle içiçe geçmekte sıkıntılar yaşayan bir propaganda örgütü gibi çalışabilmekteyiz. Bu sorun aşılmadığı koşullarda gençlik çalışmamızın yaygınlaşma ve örgütlenme planında sonuç alması cok güçtür. Çok değişik imkânları değerlendirmeyi başarabilmek zorundayız. Bugün bir şiir topluluğu, sınıfta oluşturduğunuz açık tartışma toplantıları veya evlerine gittiğimiz insanlarla oluşturduğumuz tartışma platformları yarın bizim için anlamlı imkânlara dönüşecektir. Değişik örgütlenmeler oluşturmalı, varolanlara ise imkânlarımız ölçüsünde müdahale etmeye çalışmalıyız. Bu ise, bu tür örgütlenmelerin içinde yeralarak ve çalışmayı sürekli kılarak başarılabilir.

7) Bu tarz çalışmaya bir diğer örnek sınıflar ve amfilerdir. Biz çoğu zaman koridorlar, kantinler ve yemekhane önlerine sıkışan bir çalışma yapıyoruz. Birçok yoldaşımızın bulunduğu sınıfta veya amfide elle tutulur bir çalışma hedefimiz bulunmayabiliyor. Amfi ve sınıflara yönelik çalışma konusunda kimi geleneksel akımların başarılı bir pratiği olduğunu, birinci sınıfların veya hazırlıkların derslerine girerek anlamlı ilişkiler kurabildiklerini biliyoruz. Bu alandaki zayıflığımızı kesin bir biçimde aşmalı, hatta çalışmamızın bulunmadığı üniversitelere yoldaşlarımızı yollayıp alt sınıfların derslerine girmelerini sağlayabilmeliyiz.

8) Bizim için bu yönelimin sonuç vermesi ancak güçlü bir denetim mekanizması ve yönlendirici müdahale ile olanaklıdır. Ve belirleyici olan, politik faaliyette geri adım atmadan bunu başarabilmektir. Çoğu zaman yerel örgütlenmelerimiz politik faaliyetin sorunlarına boğulabilmekte, örgütsel plandaki tartışmalar oldukça kısır ve sığ kalabilmektedir. Bunun sonucu olarak ortaya, yaygın bir propaganda faaliyeti, hedefsiz bir kitle çalışması çıkabilir ancak. Nitekim geçen yılın 1 Mayıs çalışmalarında yaşanan sorun önemli ölçüde budur. Bugün her çalışmadan örgütsel bir adımla çıkabilmek, yürütülecek kitle çalışmasının başarısını belirleyecek halka olacaktır. Yeni dönemde planlanan her çalışmanın başarısı, ne kadar yaygın bir kitle faaliyeti yürütüldüğünün yanı sıra ne kadar yaygın ve çeşitli bir örgütlenme faaliyetinin gerçekleştirebildiği üzerinden tanımlanmalıdır.

9) Yukarıda işaret ettiğimiz çalışma tarzının başarısının güvencesi, güçlü bir politik yönlendirme ve denetlemedir. Bu ise ancak güçlü yerel örgütlülükler sayesinde başarılabilir. Güçlü yerel örgütlülüklerden yoksunluk nedeniyle "sınıflara, amfilere" çağrısı yapan kimi gençlik örgütlerinin nasıl bir dağılma süreci yaşadıklarını biliyoruz (DGH ve Emek Gençliği bunun en özgün örnekleridir). İnsanlarını sınıflara, kulüplere yöneltirken onların politik faaliyetini günlük planda denetleyebilecek ve yönlendirebilecek imkânlardan yoksunsanız eğer, dağınık halde kitlelerin içerisinde bulunan bu insanları bir araya getirecek politik çalışma ve kampanyalara sahip değilseniz eğer, bu açık bir dağılma sonucunu doğurur.

Geleceğin öznesi olmak için ileri!

Gençliğin karşı karşıya bulunduğu saldırılar, birleşik ve kitlesel bir gençlik mücadelesini geliştirmenin nesnel olanaklarını fazlasıyla olgunlaştırmaktadır. Bugün yaşanılan onca soruna rağmen kitlesel bir gençlik hareketi ve örgütlenmesinden yoksunsak eğer, bu herşeyden önce hareketin özneleri olan bizlerin eksiklerine işaret etmektedir. Düzen hedefli ve sistemli bir yapılanma süreci içerisindedir ve geniş gençlik kesimleri bu sürecinin faturasını gelecekleriyle ödemek sorunu ile karşı karşıyadır. Bu tablonun kendisi hareketin öncü güçlerinin sorumluluklarını kat be kat artırmakta, omuzlarındaki yükü ağırlaştırmaktadır. Gençlik hareketini içinde debelendiği kısır döngüden çıkartmak, gençliğin gelecek mücadelesini büyütmekse, öncelikle birleşik ve devrimci bir mücadele hattının geliştirilmesinden geçmektedir.

Önümüzdeki dönem bu açıdan elimizdeki imkanları daha güçlü değerlendirmek sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Bu sorumluluğun bir yanını gençliğin sorunlarını, dolayısıyla hareketin gündem ve ihtiyaçlarını tartışabilecekleri alanları yaratmak oluşturuyorsa, diğer yanını gençlik kitleleri ile her düzeyde ilişki kurmayı ve etkileşimi sağlayacak bir bakış, yaklaşım ve çalışma tarzı oluşturuyor. Artık gençliği tek yönlü bir biçimde apolitik olarak tanımlayıp, sorunun kaynağını hareketin öznelerinin dışında arama eğilimi terk edilmelidir.

Yapılması gereken, kendine ve bugün geleceksizlik saldırılarını göğüsleyen gençlik kesimlerine güvenerek, daha fazla çaba ve ısrarla mücadeleyi örgütlemektir. Hareketin bugünkü ihtiyacı doğru bir yönlendirme, doğru müdahaleler bütünü, kısaca güçlü bir devrimci önderliktir. Bu boşluğu doldurma iddiası, geleceğin öznesi olma iddiasıdır. Birleşik, devrimci ve kitlesel bir gençlik hareketi ancak ve ancak bu iddianın gereklerinin yerine getirilmesi ile yaratılacaktır

 

Editör: Adıyaman Haber