CHPli Abdurrahman Yargucı, işsizlikten borçlara, sanayiden turizme, ekonominin her alanında Türkiye’nin derinleşerek gelen büyük bir krizle karşı karşıya olduklarını söyledi.

Yargucı, yaptığı açıklamada, bu krizin geçmişte yaşanan krizlerden çok daha ağır sonuçlar doğuracağını ve bunun artık saklanamayacak kadar büyük ve gözler önünde olduğunu gördüklerini ifade etti.

Türkiye ekonomisinin geçmişten gelen yapısal sorunları ve uygulanan yanlış politik hamlelerinin üstüne, bir de dünya ekonomik büyümesine ilişkin belirsizliklerin de eklenince doların 3 lira 47 kuruşu geçtiğini hatırlatan Yargucı, Türk Lirasının değerinin son bir yılda Amerikan doları karşısında yüzde 18 değer kaybettiğini anımsattı.

- FABRİKALAR ÜRETİMİ 3TE 1E DÜŞÜRDÜ

Dolar’daki yükselişin halkın satın alma gücünü de hızla düşürürken, piyasalarda sektörün borçlarının da katlanarak büyüdüğüne dikkat çeken Yargucı, Fabrikalar neredeyse üçte bir üretim kapasitesine gerilendi. Türkiye’nin kangrenleşen sorunu olan işsizlik yeniden ve hızlı bir biçimde yükselişe geçti. İktidarsa büyük bir özenle ekonomideki bu denli sorunları “Tribün Siyaseti” yaparak kamuoyuna “ekonomimiz sağlam” mesajı vermeye çalışıyor. Ama ne yazık ki işler Hükümetin dediği gibi tozpembe değil. Ayrıntı verecek olursak;  2016 yılının başında 1300 lira maaş alan asgari ücretli, 2 lira 91 kuruş seviyesinden 445 dolar alabilirken şimdi ise 3 lira 47 kuruştan sadece 374 dolar alabiliyor. Yani Vatandaşımızın cebinden 71 dolar (256,78 Lira) daha eksildi. Motorlu Araç kullananlar için de depo doldurmak artık daha pahalı. Geçtiğimiz yeni yılda 56 litrelik bir depoyu 239 liraya doldurabilen vatandaşlar şimdi aynı depoyu doldurabilmek için 276 liraya para harcamak zorundalar. 
Dolar’da yaşanan artış, 100 milyar dolar döviz varlığı bulunan buna karşın 311 milyar dolarlık sorumluluk altında olan özel sektörün borçlarını da katlandırdı. 211 milyar dolarlık toplam döviz borcu Ağustos ayında 622 milyar liraya karşılık gelirken bugün borç 732 milyar liraya yükseldi. Son 1 yılda reel sektörün zaten sürdürülemez olan borcuna 110 milyar lira daha borç eklenmiş oldu dedi.

- İŞSİZLİK DAHA DA YÜKSELDİ

İşsizliğin yükselmesine de değinen Yargucı, şöyle devam etti:

Nisan ayında devletin resmi rakamlarına göre yüzde 9,3 olan işsizlik sonraki dönemde hızla yükseldi. En son açıklanan ağustos ayı verilerine göre işsizlik yüzde 11,3’e kadar çıktı. Uzmanlara göre ise Şubat ayına kadar bu rakam çok daha yüksek seviyelere çıkabilir. Buna karşın DİSK’in açıkladığı verilere göre ise gerçek işsizlik yüzde 20’ye dayanmış durumda. 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 4,8 olarak gerçekleşen Türkiye ekonomisindeki büyüme yılın ikinci çeyreğinde yerini yavaşlamaya bıraktı. Ekonomi, şişirilen iç talep ve artan devlet harcamalarına rağmen 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 3,1’lik düşük büyüme performansı gösterdi. Üstelik yılın üçüncü çeyreğinde ise büyümenin neredeyse eksi geleceği yorumları yapılıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi tarafından yayımlanan “Ekonomik Büyüme ve Tahminler: Kasım 2016” raporuna göre yılın üçüncü çeyreğinde sadece yüzde 0,1’lik büyüme beklenirken yıllık büyüme oranı ise yüzde 2,6’da kalacak. En son açıklanan veriler sanayide de kriz çanlarının çaldığını gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre sanayi üretimi, eylülde ağustos ayına göre yüzde 3,8 azaldı. TMMOB Makine Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan ‘Sanayinin Sorunları ve Analizleri Raporu’na göre ise sanayide üretim, yatırım ve istihdamda düşük tempolu dönemin 2017’de de sürmesi bekleniyor. Fabrikalar yatırım yapamazken kârlarının yüzde 67’si de faize gidiyor.  Yanlış dış politikaların bedelini en çok ödeyen sektörlerin başında olan turizm sektörü de içine girdiği krizden bir türlü çıkamıyor. En son açıklanan verilere göre Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı 2016 yılı eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 32,84 azalış gösterdi. İşsizlikten döviz kuruna hükümetin Orta Vadeli Programı’nda (2017-2019) belirlediği hedeflerin çoğunun daha şimdiden aşıldığı görülüyor

- DEVLET BİR CEPTEN ALIYOR, ÖBÜR CEBE VERİYOR

Devletin vergi politikasını eleştiren Yargucı, Satılan mallar üzerinden alınan vergide ekim ayı itibariyle yüzde 27,3 gerileme var. Bu durum iç piyasada muazzam bir gerilemeye işaret ediyor. Hükümetin piyasayı canlandırmak için bir takım girişimlerde bulunduğunu, faizlerin arttığı bir ortamda yatırımlarda büyümenin de oldukça zor olacağı görülmekte. ÖTV zammının ise hükümetin beklediği gibi ciddi bir vergi geliri oluşturmayacağını  “Son ÖTV artışları daha çok lüks araçlarda yapıldı. Fakat bu tür arabaların büyük bir kısmı şirketler tarafından satın alınıyor. Şirketler arabayı alıp ÖTV ve KDV’sini ödüyorlar fakat Kurumlar Vergisi matrahından düşürme imkânları var. Yani devlet bir cepten alıp öbür cepten geri verecekifadelerini kullandı.


- 2001DEN DAHA BÜYÜK BİR KRİZ GELİYOR

2001 krizinden daha büyük bir krizin geldiğini aktaran Yargucı, şunları kaydetti:

Hükümetin ekonomide oluşan tablonun vahametini anlamaktan aciz olduğunu, söz konusu tavrın devamı halinde Türkiye’nin 2001 krizinden çok daha büyük bir krizle karşı karşıya kalabileceği yukarıda saydığımız nedenlerin buna etki edeceği maalesef çok açık. 2001 krizinin devletin borçları nedeniyle ortaya çıktığı ve borcun yapılandırılmasının daha kolay olduğu, şimdi ise borcun büyük bir kısmının özel sektöre ait olduğunu, dolayısıyla borcun kontrolünün de daha zor hale geldiği görülmekte. İçeride ve dışarıda savaş halinde olan Türkiye’ye yabancı yatırımların çekmenin de oldukça zorlaştığına dikkat çekmek gerekiyor. Darbe girişimi ve OHAL ilanının ardından demokrasi ve özgürlüklere getirilen kısıtlamalarla birlikte de yabancı yatırımcıların Türkiye’den kaçmaya başladığını artık sağır sultan bile söylüyor. AB ile iplerin kopma noktasına gelmesinin ekonomiye olası etkileri reel ekonomi açısından çok net bir biçimde kendini göstermeye başladı. Hükümet tarafından derinleştirilen sürecin yabancı yatırımcılar için Türkiye’yi cazibe merkezi olmaktan çıkardı. Çözümü var mı? Evet var. Başına buyruk, hızla otoriteleşen bir anlayıştan uzaklaşıp, İnsan haklarına, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye ve AB’ne kaldığımız yerden entegrasyonumuzu ısrarla sürdürebilirsek orta vadede yine kalkınan, büyüyen ve güven veren bir ekonomik yapıya erişebiliriz

Kaynak : PHA
Editör: Adıyaman Haber