Temel çok düşünmekten yorulmuş, hayatını kolaylaştırmak için kendi yerine düşünecek bir adam tutmaya karar vermiş. Tutacağı adama da aylık bin lira maaş bağlayacağını söylemiş. Bunun üzerine

Dursun: “-Aylık bin lirayı nereden bulacaksın diye sormuş.”

Temelde: “Kendimi yoramam düşünmek onun işi, bi zahmet parayı nerden bulacağımızı da o düşünsün.”

Öğrenim hayatımız boyunca, sürekli bir şeyleri ezberlemeye, konu hakkında yorum yapma yeteneğinden uzaklaştırılmaya çalışıldık. Tarihler ve olayların oluş sırası bize ezberletilir, konu hakkında pek fazla bilgi sahibi olamazdık. Özellikle belli bir yaş aralığında olanlarda ezber mantığı daha ön plandadır. Eğitim-öğretim dönemimi hatırlıyorum: Müfredat ve sınav soruları, muhakeme yapabilmekten uzak, geçici belleğimize atacağımız sorulardan ibaretti.

Bunun zaman zaman kasıtlı yapıldığını düşünüyorum. Zira ülkenin milli eğitiminin bir sistemi olamaz mı ya da bunca yıldır sistem bir yere oturtulamaz mıydı? Cumhuriyetin kuruluşundan buyana bakanlar, müsteşarlar, müsteşar yardımcıları beşer dünyadan göç etmişlerdir. Bu güne kadar gelmeleri zannımca pek mümkün değil! Ama oturmuş bir sistemin günümüze kadar gelmesi bu günde devam etmesi pekâlâ mümkünken. Yapboz tahtasına dönmüş bir sistem, bu sistem içerisinde üç beş günlük seminerlerle yetiştirilen öğretmenler ve denek durumuna düşürülmüş öğrenciler. Kafasına göre yorum yapan idareciler. “saldım çayıra Mevla’m kayıra.” Okulları şöyle bir gezin: Gönderilen çocuk kaydırak ve salıncakları koruma altına alınmış tel örgülerle çevrilmiş kapısına kilit vurulmuş. Soruyorum;

-Bu kaydırak ve salıncaklar niye buraya gönderilmiş.

Cevap;

-Çocuklar oynasın diye

-Tel örgüyle niye çevrilmiş?

-Çocuklar oynamasın diyeJ”

Siyasi menfaatler eğitim sisteminin dışında tutulmalı, geleceğimiz birkaç oy için karartılmamalı. Bize düşen taraftar olama mantığından kurtulup kendi hayatımızın onuru ve çocuklarımızın geleceği için, bazı siyasi söylemleri hatırlamalı, muhakeme içerisine girmeli ve artık bu yanlış gidişe, DUR demeliyiz.

Bıçak kemiğe dayanmadan kendimizce küçük şeylerle oyalanıp, aslında büyük sorunları görmezden geliriz. Tarihimizde bununla ilgili yüzlerce örnek bulmak mümkün.. “Bundan iyisi yok ki” cümlesiyle kendimizi rahatlatıp, belki yanlış şeyler yapıyor ama iyi yaptıklarını da görmezlikten gelmeyelim kardeşim! Cümlesinden sonra geleceğimize mal olan hataları unutuyoruz. Kurulan bir cümlede kendi söylediğini unutan kişilere bazı gerçekleri anlatmamız zor biliyorum, ben şansımı denedim.