“Davanıza bir adam kazandırmak istiyorsanız; önce onu, samimi bir arkadaş olduğunuza inandırmalısınız.” Abraham Lincoln

ABD’nin vize konusunda yaptığı davranış hukuk devletine yakışmayan türden bir meseledir. Öncelikle bunun için ABD hükümeti tarafından yaptığı açıklamayla konuya başlayalım: “Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD Hükümetini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ABD misyonunun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır. Türkiye’deki tüm ABD diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan tüm vize hizmetleri askıya alınmıştır.” bu nedenlerle vize işlemleri askıya aldığını duyurdu. Meselenin üzücü tarafı sosyal medya üzerinde böyle bir açıklamaya ihtiyaç duyulması. Her defasında büyük bir devlet olduğunu iddia edenler, aslında ne kadar aciz olduğunu yaptığı sosyal medya paylaşımla göstermiş oldu.  Hiç şüphesiz Türkiye – ABD ikili ilişkilerinde önemli olan diplomasi meselesini hukuk devletiyle bağdaşmayacak şekilde sosyal medyayı aracı etmesi ancak ABD hükümetine yakışan bir durum olabilir.

ABD yönetimi benzer kararları daha önce İran, Yemen, Libya, Suriye gibi devletler içinde aldı. Burada yanıldıkları bir şey var: Türkiye ne bir başkasıdır ne de yapılan baskılara eğen bir ülkedir. Büyük bir müttefikimiz olan bir devletin Türkiye için aldığı karar kabul edilmesi dahi düşünülemez. Bu aldığı karar aslında ne kadar yanlı ve faşist bir uygulama uyguladıkları kanıtıdır. Böyle büyük bir tepki gösterilmesi ayrıca düşündürücüdür. NATO’da büyük bir dostumuz olan ama işler çıkarlar konusuna gelince her türlü baskıyı yapmaya da aday olduğunu belirti. Konsolosluk görevlisi Metin Topuz için ilişkileri sekteye uğratacak kadar önemli olan sorun nedir? Bunu düşünmek gerek. Aslında yapılan uygunsuz ve hukuk dışı tutumlar suçluluk örneğidir. Bu malum şahıs Başkonsoloslukta polis, bazen de savcılarla irtibat kurmakla görevliydi. Bu nedenle Fetöcülerin Emniyet ve Adliye’yi adım adım ele geçirmesine göz yumulan ve yıllar boyunca onlarla da irtibat içinde olmuştu, şimdi de o yüzden tutuklanıyordu. Burası muz cumhuriyeti değildir, herkes istediği gibi at koşturamaz. Daha önce ABD’ye gönderilen dosyaların içerisinde PKK, Fetö ve diğer suçlarla aranan kişi ve kişilerin adeta yuvası haline gelen ABD, zerre kadar bir adım atmamıştır. Diğer taraftan darbecilerle bağlantısı olduğu halde tutuklaması ve asıl olan ucu kendilerine dokunacağını bilmesi ve onların da böyle bir karar alması herhalde normal görüyorlar.

Benzer adımlarla daha önce Halk Bankası eski genel müdürü Süleyman Aslan ve yardımcısı Levent Balkan, eski bakan Zafer Çağlayan davaya sanık olarak eklemeleri oldu. Bu içişlerimize karışma müdahil bir durumdur. Oradaki darbecileri kullanmak için atıldığı bir adımdır. Bu şekilde karşılıklı masaya oturmak için elinde kartlar bulunduruyor. Bu oyuna kendilerini inandırmışsalar, ama akıllı bir oyun değildir.

Bu huzursuzlukların başı bunlarla bitmiyor. Çünkü Türkiye S-400 konusu için Rusya ile anlaşmak üzere olması büyük anlamda rahatsız etti. Amaçları herkesin kendilerine bağlı olması ve kendileri dışında kimseyle görüşmemesi düşüncesi mevcuttur. Ama şunu unutmamalı ki Türkiye eski Türkiye olmadığını anlamasında kendileri için daha yaralı olacaktır. Sömürmekten başka gayeleri olmayan, tarafgirliği meslek eden ve ideolojik yaklaşması da çabasıdır.  Bildikleri tek şey dünyanın farklı bölgelerinde hep aynı oyunları oynayıp ülkeleri böldüler, milletleri parçaladılar ve herkesi kendilerine mahkûm ettirmek. Türkiye bunlardan biri değildir, katiyen de olmayacaktır.

Vesselam!!!