TASAVVUFA KARŞI OLAN BAZI ALİMLERİN GÖRÜŞLLERİ

            Tasavvufi düşünce ve yaşama tarzı İslam alimlerinden daha çok Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Takıyyüddin İbn Teymiyye, İbn Kayyim el-Cevziyye ve İbn Haldûn gibi âlimler tarafından tenkit edilmiştir. Hatta İbnü’l-Cevzî “İblîs” adlı eserinde bazı tasavvufî görüş ve uygulamaların şeytanın faaliyetlerine yardımcı olduğunu, insanları saptırıp dinden çıkardığını ileri sürmüştür.[1]

            Tasavvufta Batıniliğin ve Ehl-i Beyt sevgisi, silsilelerde on iki imamın yer alması vb. sebeplerle Şiîliğin etkisinin bulunduğunu ileri sürenler de vardır. Tasavvuf esaslarının aslında Şiîlikte yer aldığını iddia eden Şiî âlimi Haydar el-Âmülî’ye göre zâhirî ve şer‘î ilimler Şiîlik, Batıni ilimler ise sûfîliktir. Dolayısıyla her hakiki Şiî mutlaka sûfî, her hakiki sûfî de Şiî’dir.

                ŞARKİYATÇILARA GÖRE TASAVVUF

           Şarkiyatçılara göre tasavvufun kaynağının İslâm dışında aranması gerekir. Zira şarkiyatçılara göre tasavvuf; Hıristiyanlık, Agnostisizm, Fars ve Hint mistisizmi yahut Yeni Eflâtunculuktan etkilenerek doğmuştur. Tasavvuf ile Hint inançları arasındaki benzer noktalara işaret eden Bîrûnî’nin Taĥkīķu mâ li’l-Hind adlı eseri, Tasavvufun Hint kaynaklı olduğunu söyleyenlerin en önemli referansıdır. Ancak Ali Sâmî en-Neşşâr, Bîrûnî’nin ileri sürdüğü görüşleri Neşhetü’l-fikri’l-felsefî fi’l-İslâm adlı eserinde cevaplamış ve çürütmüştür. Hint kaynağı üzerinde duranlar Sir William Jones, John Malcolm, James William Graham, De Lacy Evans O’leary, Robert Charles Zaehner gibi şarkiyatçılardır.

            Tasavvuftaki fenânın, bütünüyle yok oluşu ifade eden Budizm’deki Nirvana ile benzeştiği zannedilmişse de H. Ritter bu iki terim arasında benzerliğin olmadığını vurgulamış, Nicholson da Nirvana’nın olumsuz bir tavrı ifade ettiğini, fenânın ise sürekli biçimde bekā ile birlikte ele alındığı gerçeğini dile getirmiştir.[2]

            David Samuel Margoliouth ise tasavvufun Hint mistisizmi ile benzerliğini yüzeysel bularak esas kaynağın Hıristiyanlıktaki ruhbanlığın teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Tecellî ve sudûr anlayışının Hint kaynaklı olduğunu söyleyen James William Graham da amelden çok imana değer verip şeriata yönelmemeleri açısından tasavvufla Hıristiyanlık arasında benzerlik kurmuş, tasavvuftaki zühd hayatını İncil’in etkisine bağlamıştır.[3]

            Tasavvufun İran kaynaklı olduğunu söyleyenlerin temel dayanağı, dış görünüşe önem veren ve felsefî tefekkür konusunda kabiliyetsiz sayılan Araplar’ın böyle bir sistemi ortaya koyamayacağı, bunun ancak İran’ın kuzey kısmında yaşayan Aryalılar’ın (Ârî) etkisiyle gerçekleşmiş olabileceği tezidir. Richard Hartmann, Mani Edebiyatında hak ve sıdk kelimelerinin çok sık kullanılmasından yola çıkarak bu iki hususa vurgu yapan tasavvufun eski İran dinlerinden Maniheizm’in etkisinde kaldığını iddia etmiştir.[4]

            Bazı şarkiyatçılar ise tasavvufun İslâmî kökene sahip olduğunu, ancak zaman içinde yeni Eflatunculuğun etkisine mâruz kaldığını belirtmektedirler. Julian Baldick’e göre Yeni Eflâtunculuk önce Hıristiyanlığı etkilemiş, daha sonra Hıristiyanlığın etkisiyle doğan tasavvufa geçmiştir. Duncan Black Macdonald’a göre ise Doğu sûfîleri Budizm’in zühd anlayışından, Batı sûfîleri Hıristiyan ruhbanlığından etkilenmiş, tasavvufun teorik yönünü de Yeni Eflâtunculuk felsefesi oluşturmuştur.[5]

            Bazıları ise İbrâhim b. Edhem, Şakīk-ı Belhî, Bâyezîd-i Bistâmî, Yahyâ b. Muâz er-Râzî gibi sûfîlerin Arap olmayışından yola çıkarak tasavvufun Türk ve Hint kökeninden geldiğini ve Horasan’da çıkıp yayıldığını iddia etmişlerdir.

            Louis Massignon, Arthur John Arberry ve Annemarie Schimmel gibi bazı müellifler de tasavvufun Kur’an’dan çıktığını belirtmişlerdir. René Guénon, Hint ve Çin mistisizmiyle İslâm tasavvufu arasında temel çizgi ve fikirler bakımından benzerlik bulunmakla birlikte her birinin kendi geleneği içinde ayrı bir bütün olduğunu ve tasavvufun tamamen İslâm kaynağına dayandığını belirtmiştir.[6]

DEVAM EDECEK

 

[1] D.İ.B. İslam Ansiklopedisi

[2] a.g.e.

[3] a.g.e.

[4] a.g.e.

[5] a.g.e.

[6] a.g.e.