Övgüye mazhar olmak her insanın doğasında vardır. Bir insana övgü yağdırılınca bakıyorsunuz ki işine daha çok sarılıyor, başarıdan başarıya koşuyor.

            Yani bir işin başarı çıtasının yükseklere doğru tırmanmasını arzuluyorsanız, mutlaka fiiliyatın dümeninde bulunanları bir şekilde takdir etmelisiniz.

            Bunun bilincinde olanlar, bir icraatın başında bulunanlara yerine göre kimi zaman söylemleriyle övgü yağdırır, kimi zaman çeşitli plaketler vererek ödüllendirir.

            Başta da söylediğim gibi, bir icraatın başarıya ulaşmasının raconu budur.

            Ancak son zamanlarda gördüğümüz kadarıyla, plaket dağıtma olayı tamamen mecrasından çıkartılmış durumda…       

Her konuda olduğu gibi bu konuda da hinliğin tavan yapıyor olmasına şahit olmaktayız.

            Plaket dağıtma olayı artık öyle bir hal almış ki, bir bakıyorsunuz bazı göz açıklar, herhangi bir konuda bir yerlere varmak isterken, kendilerince kurguladıkları menzile doğru uzanan yolun odağındakilere plaket vererek, övgüler dizerek, yağcılığın dik alasını yapıyor.

Kısacası; birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da istismarın alası yaşanıyor, hinlikler pirim yapıyor.

Hak edenlere plaket verilmediği gibi, bilakis hak etmeyenler plaketlerle ihya ediliyor.

Kimi zaman da “körler-sağırlar birbirini ağırlar” misali herkes kendisine yakın bulduğu kişi yada kişilere bol keseden plaket dağıtmanın yarışında.

Memlekette öylesine olumsuzluklar var ki, düzeltilmesi babında kimsenin kılı kıpırdamaz.

Nice zevat, “aman benim menfaatim zedelenmesin” diyerek, toplumun menfaatini ötekileştirir.

Ama öbür taraftan “ahbap-çavuş ilişkileri” pekişsin düşüncesiyle, bol keseden plaket dağıtılır oldu bu zamanda.

Aman Allah’ım, ne günlere kaldık!..