Çok partili demokratik siyasal sistem, iktidarın seçimle iş başına geldiği, yanlış yapan iktidardan sandıkta hesap sorulduğu ve değiştirildiği sistemdir/rejimdir.

Görevleri dış saldırılara karşı ülkenin savunmasını yapmak olan askerler, 27 Mayıs 1960’da darbe yaptılar. Yönetime el koydular. Yeni bir anayasa yapmaya karar verdiler.

Anayasalar bir devletin temel yapısını, organlarını, organlarının oluşumunu, görevlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini ve devletin karşısında bireylerin sahip oldukları hak ve özgürlükleri güvence altına alan temel metinlerdir. Bu yönleriyle anayasalar, devlet ile bireyler arasındaki toplumsal sözleşme metinleridirler.

Bir toplumsal sözleşme metini olan anayasaların yapılış şekli ve sürecinde kurucu meclislerde toplumun tüm kesimlerinin temsilcilerinin katılmasına imkân sağlanır. Toplumun tüm kesimlerinin temsilcilerinin katılımı ile hazırlanan anayasa, halkın oyuna sunulur.  Halkın oyu ile kabul edilip yürürlüğe girer. Halkın oyu ile kabul edilip yürürlüğe sokuldukları için herkes tarafından benimsenirler.

Yeni bir anayasa yapmaya karar veren darbeci askerler, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Sıddık Sami Onar başkanlığında Ankara ve İstanbul’da, alanlarında uzaman olan öğretim üyelerinden oluşan bir kurul oluşturdular.  Bu kurul, yürütme organını yetkilerini azaltan bir anayasa tasarısı hazırladı. Ancak bu tasarı çok tepki aldı. Bunun üzerine toplumu daha iyi temsil edecek bir Kurucu Meclis kurulması kararlaştırıldı.

Kurucu Meclis, Milli Birlik Komitesi temsilcisi, siyasi partilerin temsilcileri, yargı mensupları, üniversite öğretim üyeleri, barolar, gazeteler, sendikalar, gençlik ve esnaf dernekleri, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinden oluştu. 

Kurucu Meclis üyesi Enver Ziya Karal ve Turhan Feyzioğlu başkanlığında, Kurucu Meclis'e bağlı Emin PaksütMuammer AksoyTuran GüneşTarık Zafer TunayaCoşkun KırcaAmil ArtusDoğan AvcıoğluMünci KapaniMümin KüleyRagıp SarıcaBahri SavcıCelal Sait SirenMümtaz SoysalCafer TüzelHıfzı Veldet VelidedeoğluAbdülhak Kemal YörükSadık AldoğanNurettin Ardıçoğlu, Hazım Dağlı’dan oluşan 20 kişilik bir anayasa komitesi kuruldu.

Kurucu Meclis, 6 Ocak 1961 tarihinde çalışmalarına başladı. Kurucu Meclis’in çalışması 6 ay sürdü.

Kurucu Meclis tarafından hazırlanan yeni anaysa, 9 Temmuz 1961 tarihinde referanduma (halkın oyuna) sunuldu. %60,4 oyla kabul edildi ve yürürlüğe girdi.

1961 Anayasası ile

·       Yasamanın, yürütmenin, yargının bağımsız olduğu güçler ayrılığı ilkesi benimsendi.

·       Çoğulcu demokrasi ilkesi benimsendi.

·       TBMM, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere ikiye ayrıldı. Çift Meclisli işleyiş benimsendi.

·       Yargı ve yargıç bağımsızlığı sağlandı.

·       Yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kuruldu.

·       Yürütmenin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine tabi olması kuralı benimsendi. 

·       TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri oldu.

·       Kişinin temel hak ve özgürlükleri anayasa ile güvenceye alındı.

·       Siyasi partilerin, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu anayasaya konuldu.

·       İşçi ve memurlara sendika kurma ve grev hakkı tanındı.

·       Devlet Planlama Teşkilatı kuruldu.

·       TRT ve üniversiteler özerkleştirildi.

·       Yurttaşlara önceden izin almaksızın dernek kurma ve gösteri/protesto yapma hakkı tanındı.

·       Kurumların yönetimindeki üst düzey kişilerin yargı kararı olmaksızın yönetimden uzaklaştırılmalarına son verildi.

·       Türkiye Cumhuriyeti, laik demokratik sosyal bir hukuk devletidir denildi. Sosyal devlet olma ilkesi benimsendi.

Özetle darbeci askerlerin isteği ile yapılan 1961 anayasası, alanında uzman olan kişiler ve toplumun tüm kesimlerinden oluşan Temsilciler Meclisi’nde 6 ay tartışılarak (6 Ocak1961-9 Temmuz 1961) hazırlandı. Referandum götürüldü. Halkın oyuyla kabul edilerek yürürlüğe girdi.

1961 Anayasası, en özgürlükçü bir anayasa olmasına karşın, anayasanın hazırlanması sırasında Demokrat Parti’nin devamı niteliğindeki Adalet Partisi’nin Kurucu Meclis’te temsil edilmemesi, Adalet Partisi’nin bu anayasayı benimsemesine ve sürekli eleştirmesine neden olmuştur.  Bu da Anayasa’nın toplumun tümünü tarafından benimsenmesini ve sahiplenmesini engellemiştir.

Recep Tayyip Erdoğan, AKP’liler ve onlar gibi düşünenler, en özgürlükçü anayasa olan, toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği Kurucu Meclis’te 6 ay süreyle tartışılarak hazırlanan   1961 Anayasası’nı, bu anayasa bir darbe anayasasıdır dediler. En özgürlükçü anayasa olan 1961 Anayasası’nı sürekli eleştirdiler.

Askerler, 12 Mart 1971 tarihinde ikinci defa yönetime el koydular.  Yönetime el koyan askerler, anayasaya dokunmadılar. 

Askerler, 12 Eylül 1980’de üçüncü defa darbe yaptılar ve yönetime el koydular. Siyasi partileri kapattılar. Yönetime el koyan askerler, yeni bir anayasa yapmaya karar verdiler. Alanında uzman askeri kesim ve sivil kesimden oluşan bir danışma meclisi oluşturuldu. 1961 anayasasını hazırlayan Kurucu Meclis’in aksine Danışma Meclisi üyeleri atama ile oluşturuldu.

Darbeci askerlerin dayatmasıyla halkla tartışılmadan, halkın görüş ve önerisi alınmadan, atamayla oluşan Danışma Meclisi’nde aylarca süren tartışma sonrasında hazırlandı. Danışma Meclisi tarafından hazırlanan yeni anayasa, sıkıyönetim koşullarında, aleyhte konuşmanın ve propaganda yapmanın yasak olduğu bir ortamda halkın oyuna sunuldu. Yüzde 92 oyla kabul edildi ve yürürlüğe girdi. 

Darbeci askerlerin halkta dayattıkları yeni anayasada (12 Eylül Anayasası), kişinin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen maddelerde önemli değişiklikler yapıldı. Temel hak ve özgürlükler geriletildi. Üniversitelerin ve TRT’nin özerkliğine son verildi. Cumhuriyet Senatosu kaldırıldı.

Fakat 1961 Anayasası’nın: Yasamanın, yürütmenin, yargının bağımsız olduğu güçler ayrılığı, yargı ve yargıç bağımsızlığı, yürütmenin tüm eylemleri ve kararlarının anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine tabi olması, siyasi partilerin, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları, TBMM egemenlik hakkını kullanan organ olduğu, yurttaşlara önceden izin almaksızın dernek kurma ve gösteri/protesto yapma hakkı, kurumların yönetimindeki üst düzey kişilerin yargı kararı olmaksızın yönetimden uzaklaştırılmaz ilkeleri, olduğu gibi korundu.

12 Anayasası, alanında uzaman asker ve sivillerden oluşan Danışma Meclisi’nde aylarca tartışılarak hazırlanmış, referandumda yüzde 92 oyla kabul edilmiş olmasına karşın, toplumla tartışılmadan hazırlandığı için benimsenmedi. Toplumun tüm kesimleri tarafından bir darbe anayasası olarak kabul edildi. Sürekli eleştirildi. Recep Tayyip Erdoğan, AKP’liler ve onlar gibi düşünenler, eleştirenlerin en başında yer aldılar.   

Kasım 2002 seçimlerinde tek başına, 2002-2010 arasında iktidar olan AKP; Anayasa’da değişikliler yapmaya karar verdi. Alanında uzaman kişilerden görüş alınarak Anayasa’nın 26 maddesinde değişiklik yapılmasını isteyen bir teklif hazırladı. Türk aydınlarının büyük kısmı ve Avrupa Birliği yapılan değişikliklere destek verdi. AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliği teklifi Meclis Anayasa komisyonunda görüşüldü ve kabul edildi. TBMM’ne geldi.  Meclis’te 336 aldı. Türk aydınlarının büyük kısmının ve Avrupa Birliği’nin de destek verdiği, cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesini de içeren Anayasa değişikliği 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda yüzde 57.88 oy kabul edildi.   

Yasakları ortadan, Türkiye’yi demokratik bir ülke yapma sözünü vererek iktidara gelen,

2002-2016 arasında 15 yıl boyunca iktidar olan,

Ülkeyi tek başına aldığı kararlarla yöneten,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın oyuyla Cumhurbaşkanı seçildi.

İlk günden beni halk seçti. Ben halkın oyuyla seçildim.  Cumhurun (halkın) başıyım dedi. Halkı önemsediğini ve halka önem verdiğini söyledi.

Her fırsatta beni halk seçti. Ben halkın oyuyla seçildim.  Cumhurun (halkın) başıyım diyen, halkı önemsediğini ve halka önem verdiğini söyleyen Recep Tayyip Erdoğan bir anda anayasanın değiştirilmesini partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesini gündeme getirdi.  

Askeri darbeler sonrasında hazırlanan 1961 ve 1982 anayasalarını, bu anayasalar halkla tartışılmadan hazırlanmıştır. Halka dayatılarak kabul ettirilmiştir diyerek sürekli eleştiren Erdoğan’ın dayatmasıyla:

Halkla tartışılmadan,

Halkın görüş ve önerisi alınmadan,

Halk yok sayılarak kapalı kapılar arkasında anayasa değişikliği hazırlandı.

Kapalı kapılar arkasında hazırlanan anayasa değişikliği, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve bazı MHP milletvekillerinin desteği ile yürürlükte olan Anayasa, Meclis İç Tüzüğü ve yasalar ihlal edilerek TBMM’de kabul edildi.

Askeri darbeler sonrası yapılan anayasalarda; kuvvetler ayrılığı, yargı ve yargıç bağımsızlığı, yürütmenin tüm eylemlerinin, kararlarının anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine tabi olması,

TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olması,

Kişinin temel hak ve özgürlüklerinin yasal güvence altına alınması, ilkeleri benimserken,

Yasakları kaldırma Türkiye’yi demokratik bir ülke yapma sözünü vererek iktidara gelen Erdoğan’ın dayatması ile yapılan yeni anayasada:

-Siyasal sistem (rejim) değiştiriliyor.

-Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi getiriliyor.

-Partili cumhurbaşkanına tek adam olma, ülkeyi tek başına aldığı kararlarla yönetme ve kanun yapma (kanun kuvvetinde kararname çıkarma), halkın oylarıyla seçilen meclisi fes etme yetkisi veriliyor.

Kuvvetler ayrılığına, yargı ve yargıç bağımsızlığına son veriliyor.

Kişinin temel hak ve özgürlükleri büyük oranda ne son veriliyor. 

Erdoğan ve AKP’liler, demokrasiye son veren bu yeni anayasa ile Türkiye’yi ileri demokrasi ülkesi yapacaklarını iddia ediyorlar. Halkla ve halkın aklıyla alay ediyorlar.

Ancak Erdoğan ve AKP’lilerin bilmedikleri şey: Bu halk, kendisiyle ve aklıyla alay edilmesine izin vermez. Bu anayasaya HAYIR der. Bunu hep birlikte yaşayarak göreceğiz.  

 

Celal Topkan

20. Dönem Adıyaman Milletvekili

İletişim: 0532 686 20 03 – [email protected]