Ne güzel sözdür, "İnsanın en büyük adalet terazisi, kendi Vicdanıdır". Diye!...

Yıllardır gerek siyasi mücadelemde gerekse yerel basında her zaman toplumsal konulara vurgu yaptım, her insanın onurlu bir şekilde yaşaması gerektiğini, her babanın  evine ekmek götürdüğü bir Türkiye hayalimi her zaman  sizlerle paylaştım.

Yüzü gülen bir toplumda;  Gençlere güzel bir gelecek vurgusunu, kadınların  ekonomik koşullarda ezilmemesini, kadın cinayetlerini, kadınların  aile ve  toplumdaki rolünü anlattım. İçerde ve dışarda etkin bir dış politika izlememiz gerektiğini, Eğitimde, sağlıkta, tarımda ,teknolojide güçlü bir ülke olma modelini dilim döndüğünce anlattım. Yapılan yanlış uygulamalar sonucunda  ciddi anlamda bir beyin göçü yaşayacağımızı da önemle altını çizmiştim.  Doğruları anlatırken tabiki rahatsız  olanlar da oldu. Hiç sorun değil, dedim ya önemli olan vicdanımızın rahat olması. Deprem  konusunda da ciddi uyarılarda bulunmuştum. Fakat başımıza bir  şey gelmeyene kadar umursamıyoruz. Gelince de pek umursamayız dediğinizi duyar gibiyim.

Yöneticinin ya da ülkeyi yönetenlerin ayrıştırmadan herkesi kucaklayan, hak, hukuk ve adalet anlayışıyla hareket etmeleri gerektiğine  hep parmak bastım. Peki, ne değişti? Evet pek de bir şey değişmedi.  Her şeyin  siyaset koktuğu ülkemizde hepimizin bir siyasi görüşü olabilir. Bu demokrasinin olmazsa olmazıdır. Yönetenlerin de  bir siyasi görüşü olabilir fakat  toplumu ayrıştırmaması konusunda vurgular yaptım. Ne kadar muhalif bir Yazar olsam da kalemimin birleştirici olduğunu düşünüyorum. Hep söylerim, biz bu coğrafyada gökkuşağının renkleri gibiyiz.

 Ne demek, "Oy yoksa hizmet de yok" anlayışının aksine, ben halkıma bana oy versin ya da vermesin hizmet etmek zorundayım,  bu benim asli görevimdir diyen bir siyasi anlayışla ülkeyi kalkındırabiliriz.

 Bir yerel seçime ramak kaldı. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun, bireysel çıkarlar asla kalıcı değildir. Toplumsal çıkarlar kalıcıdır. Hangi siyasi partideden olursa olsun ancak iyi insan , kul hakkından korkan, Kamu malını esirgeyen siyasetçi ya da siyasetçiler tercihiniz olsun. Bakın enflasyon başını almış gidiyor, hangimiz ezilmiyoruz ki, yoksulluğun sağcısı, solcusu olur mu?...#Önceİnsan 

Sürekli halkın içinde, sahada olan biri olarak,  bir annenin söyledikleri bana çok dokundu. Fatma hanım,  özellikle son zamanlarda misafir ağırlayamıyorum, iftara davet edemiyorum dedi. Bu söz hepimizi düşünmeye sevk etmelidir. 

Adil davranan, kimsenin hakkını kimseye yedirtmeyen siyasetçiler daha çok bir yerlere gelirse  ülkemiz gelişir. Evet,böyle düşündüm ne dersiniz?