Mutlakiyet ve Meşrutiyet devrinden sonra Atatür, "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Millet egemenlik hakkını Türkiye Büyük Millet Meclisi aracılığı ile kullanır. TBMM seçimler sonucu seçilen milletvekilleri tarafından kurulur. Bu meclisin çıkardığı yasalara göre halk yönetilir. Bu yönetim şekline cumhuriyetçilik denir" demiştir... 
Anayasanın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü düzenlenmiştir. 
Buna göre; -Demokrat ilkesi, yöneticilerin seçimle göreve gelmesi anlamını taşır. 
-Laiklik ilkesi, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı yürütülmesi anlamını taşır. Yani her vatandaş, Dini inancına göre giyinip kuşanır ve özgürce ibadetini yapabilir. Dini hur, vicdanı hur bir nesil olması gerekir. 
Ancak, Laiklik ilkesi ucu açık, net ve açıklayıcı bir ifadeyle anayasaya yazılmadığından, herkes kendine göre yorumşaya biliyor... 
-Sosyal ilke ise, doğar doğmaz bütün vatandaşlar devlet güvencesi altındadır anlamını taşır. Şöyle ki; Her ferdin sağlığı, eğitimi, barınması, maddi manevi refah içinde yaşaması devlet güvencesi altındadır. 
Buna göre Devlet, 18 yaşını doldurup, reşit olan her bir vatandaşın istihdamından sorumludur. Şayet istihdam ettiremiyorsa, geçimini sağlayabilecek kadar toprak vermekle mükelleftir. (Tarla Sulu ise 30 dönüm, susuz ise 50 dönüm olması gerekir.) 
Kısacası sosyal devlet ilkesinde işsizlik diye bir şey olmaması gerekir... -Hukuk ilkesi, hiç bir zümreye hiç bir ferde imtiyaz tanınmadan, kanunlar önünde bütün vatandaşlar eşittir. Anlamını taşır... 
"Birlik, beraberlik ve dostluğa çağrı şiiridir. Diyorum ki: hiç kimse kimseden üstün değildir. Dini, dili, rengi, ırkı, mezhebi ve ideolojik görüşü ne olursa olsun, bütün insanlar eşittir. Demokrasinin gereği de budur.” 
DOST OLALIM
İnanırız bir tek Rab’e,
Rabbimizin evi Kâbe,
Canlar orda eder tövbe,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Bitmez tükenmez sevgimiz; 
Son Peygamber önderimiz; 
Kur-an bizim rehberimiz,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Ebu Bekir, sevgin derin; 
Ali, Osman var Ömer’in,
Dört yâri var Peygamberin,
Gelin dostlar dost olalım. 
Gelin canlar bir olalım.

Hem Alevi hem Sünni’yiz,
Biz Muhammed, Aliciyiz,
Hak dinine sevdalıyız, 
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Hoş görülü İslam dini,
Dostun dosta olmaz kini,
Ömür kısa dünya fani,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım. 

Dostsan, inan dost sözüne, 
İmam Hasan, Hüseyin’e,
Bak da artık dön özüne, 
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım. 

Her devirde hizipçiler,
Yalan yanlış söylediler,
Nesli bitti tükendiler, 
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Sevgi ve saygı dergâhı,
Hızır Paşada var bir ah-ı; 
Pir Sultandır canlar şahı,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Geliyoruz aynı soydan,
Sarılmışız dört bir koldan,
Çıkarmışlar bizi yoldan,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım. 

Hünkâr Veli Hacı Bektaş,
Birlik için vermiş uğraş.
Bu ayrılık niye gardaş? 
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Koyun girmez kurt postuna,
Dost küser mi hiç dostuna,
Allah, Peygamber aşkına,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım. 

Yedi yıldır gurbet gurbet, 
Yunus Emre arar kısmet,
Bütün düşmanlara nispet,
Gelin dostlar dost olalım. 
Gelin canlar bir olalım.

Canı candan kayırmayın,
Dostu dosttan ayırmayın,
Kenetlenin, dağılmayın,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.

Her gün dönerdi Mevlana,
Seslenirdi her bir yana,  
Kim olursan gel divana,
Gelin dostlar dost olalım. 
Gelin canlar bir olalım.

Hacı Bayram Ankara’da,
Bütün canlar bir arada,
Hem denizde hem karada,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım. 

Gerçekleri unuttunuz,
Canı cana küstürdünüz,
Biz ayrılmaz bir bütünüz,
Gelin dostlar dost olalım.
Gelin canlar bir olalım.
Fadlı Doğan