Bugün, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün, Samsun'a çıkarak, bağımsızlık ve özgürlük meşalesini yakmasının yıldönümü. Tam 98 yıl önce bugün, bir millet, Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları öncülüğünde kendi kaderine el koydu , var olma mücadelesini başlattı. Bağımsızlığın, saltanata, hilafete, emperyalizme karşı mücadelenin sembolü olan bugün, içimizi kaplayan kıvanca maalesef bir burukluk da karışıyor. Bayramların bayramı gibi kutlanması gereken bugün, -tıpkı Cumhuriyet tarihimizin diğer önemli günleri gibi- AKP iktidarı ve onun elindeki aygıtlar tarafından unutturulmaya çalışılıyor, kutlamalar yasaklanıyor. AKP iktidarının hoşuna gidecek herhangi bir kutlamada ya da etkinlikte meydana gelmeyen “güvenlik sorunu”, ne hikmettir ki 19 Mayıs kutlamalarında karşımıza çıkıyor. MÜNFERİT DEĞİL SİYASAL SALDIRI Herkes bilmelidir ki; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na karşı bu tutum, münferit değildir. AKP iktidarı boyunca kademeli olarak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda dini piyesler, Osmanlı şiirlerinin okutulması; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda devlet törenlerinin bile değiştirilip, silikleştirilmesine şahit olduk. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bizzat “Tarihimizi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum” diyerek Cumhuriyet’in bu önemli yıldönümlerine yaklaşımını belli etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının, emperyalistlerin oyuncağı, işgaliyesi haline gelmiş ve çağın gerisinde kalmış bir imparatorluktan; bağımsız, çağdaş bir ülke yaratmasını hâlâ hazmedemeyenlerin olduğu açıktır. Başkanlık sistemi adı altında karşımıza çıkarılan tek adam rejimi, Cumhuriyet’i ve kazanımlarını açık biçimde hedef almaktadır. GENÇLİĞİMİZ VE GELECEĞİMİZ TEHDİT ALTINDA Atatürk’ün bugünü ithaf ettiği, geleceğimiz olan gençlerimiz de bu saldırılardan maalesef ki payını almaktadır. Sınava endeksli gerici eğitim programları ile ulusal belleği yok edilmiş, sorgulamayan, düşünmeyen, itaat eden bir gençlik yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Eğitimin ticarileştirilmesi ve giderek daha fazla oranda paralı hale getirilmesi de milyonlarca gencimizin eğitim sisteminin dışına itilmesine neden olmuştur. Eğitim hakkından yararlanamayan yüz binlerce gencimiz, çalışma yaşamında da güvencesizlik ve ağır emek sömürüsü ile karşı karşıya bırakılmıştır. Üniversitelerin özerk yapıları baskı altına alınmaya çalışılmakta, iktidara yakın yandaş kadrolar, kararlı adımlarla gelen gençliğin önüne set çekmektedir. Gençliğin ve ülkenin geleceği karartılmaya çalışılmaktadır. BUGÜN BİR DOĞUM GÜNÜDÜR! Ama umut da var. Çünkü bu göz gözü görmez siste bile gideceğimiz yolu ezbere biliyoruz; Mustafa Kemal Atatürk’ün ve yol arkadaşlarının yolu. Unutmayalım; Atatürk, geleceğimizi gençlerimize; gençliği ise biz öğretmenlere emanet etmiştir. Aydınlık bir Türkiye’yi tekrar örmek, kuşkusuz bu mirasa sımsıkı sarılmaktan geçmektedir. Bu sahipleniş, kuşkusuz ki Cumhuriyet’in önemli dönemeçleri olan yıldönümlerini ve o yıldönümlerinin taşıdığı anlamı her fırsatta dile getirmeyi de içermektedir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına uzanan sürecin başlangıcı olan 19 Mayıs'ı, doğum günü kabul etmiştir. CUMHURİYET’İN KARŞISINDAKİ “GÜVENLİK SORUNU” Bizim; bağımsızlık mücadelemizin, çağdaşlık mücadelemizin, Türkiye olma mücadelemizin doğum günü nü kutlamamızı kimse yasaklayamaz! Bu yasağa kılıf olarak karşımıza çıkarılan “güvenlik sorunu” ise bizzat bu yasakları getirmeye çalışanlar tarafından Cumhuriyet’imize yaşatılan güvenlik sorunudur. Bu “sorunu” çözmek için ise tarihini asla unutmayacak, aydınlık değerlere her daim sahip çıkacak bir millet olduğu bilinmelidir. Eğitim-İş olarak şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Atatürk’e, devrim ve ilkelerine, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne, onun değerlerine ve kazanımlarına her baskıya rağmen sahip çıkacağız. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, NASIL DÖNEMİN PADİŞAHININ FERMANINA RAĞMEN 19 MAYIS’TA SAMSUN’A ÇIKTIYSA; BİZ DE BUGÜN HER TÜRLÜ YASAK ve ENGELE RAĞMEN BAĞIMSIZLIĞIMIZIN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAYACAĞIZ!