M. Kemal Paşa 29 Ocak 1923 tarihinde İzmir’in en zengin ailelerinden Uşşakîzade ailesinden Latife Hanımla ikinci evliliğini yapar. O tarihte diğer hanımı Fikriye, Almanya’da tüberküloz tedavisi görmektedir.
Latife ile evlendikten sonra Anadolu turnesine çıkan yeni evli çift Konya’ya da uğrar.
Konya’da kaldıkları son gece Mevlevihane’de kurulan akşam sofrasındaki her kes neşeli ve mutludur. Ancak gece bitmeden masada bir fırtına kopar. Yenigün gazetesi muhabiri İsmail Habib’e içki ikram edilmesini emreder. (İpek Çalışlar, Latife Hanım, Doğan Kitap, s.157)
Bundan sonrasını İsmail Habib (Sevük)’ten dinleyelim:
Gazi, Nutuk’un tutuluş ve yazılışını beğenmiş görünerek iltifatını bir cemile halinde de göstermek ister gibi refikasına (karısına) döndü:
“Çocuğa bir kadeh içki getirsinler” dedi.
Tabiî ben ortada bir vesileydim. O bununla kendi arzusunu ihsas (üstü örtülü olarak anlatmak) ediyordu.
Refikası belli, ona mümkün mertebe fırsatlar icat ederek içirtmemek için elinden geleni yapmaya çalışıyor:
“Gece yarısı hareket edilecek diye bütün şişeleri trene yollamıştık” dedi.
Vay sen misin bunu söyleyen! Öyle bir gürleyiş gürledi ki; nasıl olurmuş efendim, insan misafirine karşı da mı?
Ne misafiri! Benim vazifem getirip Nutuk’u okumak, tasvibini aldıktan sonra da götürüp telgrafhaneye çektirmek. Ortada misafir yok amma onun ruhunda volkan.
Sonunda şişeler geri gelmişti. (İsmail Habib Sevük, Atatürk İçin, s.57)