23 Nisan 1923 tarihinde Büyük Millet Meclisi Kurulduğunda ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildiğinde başta M. Kemal Paşa ve İsmet Paşa’nın hanımları olmak üzere kadınlar tesettüre uygun olarak giyinirlerdi. Ancak Kemalist inkılaplarla beraber ülkemizi işgal eden emperyalist ülkelere olan hayranlık ve taklitçilikle beraber, hanımlar açılıp saçılmaya başladı. Son yüz yılda bu açılma, hayadan sıyrılıp teşhircilik seviyesine kadar ilerlemiş görünüyor. Burnunu göstermekten haya eden ninelerimizin bazı torunları günümüzde özgürlük adı altında artık yatakta bile haya edilecek bir açıklıkla çarşı pazarda vücutlarını teşhir etme durumuna gelmiş görünüyorlar.
***
M. Kemal Paşa’nın ikinci hanımı Latife, tesettürlü olmakla birlikte şık giyinir, giysilerini de genellikle Paris’ten sipariş vererek alırdı. İsmet Paşa’nın hanımı ise geleneksel kıyafetler giyer ve o yıllarda tesettüre riayet eder Lozan konferansı sırasında eşiyle beraber Avrupa’ya gidinceye kadar siyah çarşaf giyerdi. Ancak Avrupa’da temsil kaygısıyla Paşa’nın ısrarı üzerine Lozan’a giderken çarşafını çıkarmıştı. (Gülsün Bilgehan, Mevhibe, s.117)
İsmet Paşa Lozan’da istemeden Mevhibe’yi korkutmuştu. Mevhibe Hanım otelde iken bir gün odasına lüks bir mağazadan geldiği belli olan süslü kurdelelerle bağlanmış büyük bir kutu bırakıldı. Mevhibe kurdeleleri çözüp kutuyu açtı. Renkli kağıtların arasından birbirinden şık giysiler çıkınca şaşırdı kaldı. Son modaya uygun bir tayyör, bir elbise ve güzel bir pardösü… (Latife Hanım, İpek Çalışlar, s. 184)
Bu giysiler Mevhibe hanımın tarzına son derece aykırı, asla giyemeyeceği giysilerdi. Kocası kendisine sormadan nasıl böyle elbiseler alırdı? Aklına sayısız ihtimal geldi. İşin içinden çıkamayınca paketlerin karşısına oturup İsmet Paşa’yı beklemeye başladı.
***
Paşa otele gelir gelmez yatağın üzerindeki elbiseleri göstererek:
“Paşam bunlar ne?” diye sordu.
İsmet Paşa gülümseyerek:
“Hanımcığım gönlünü ferah tut. Kıyafetleri ben getirttim ama her türlü suçtan masumum. Endişelenme. Eşyalar senin için değil; çok muhterem bir hanıma ait. Latife Hanım İzmir’de iken bunları sipariş etmiş. Mağazanın ismini de vermişti. Ona yollayacağım. Sen rahat ol!” diyerek Mevhibe’nin endişesini gidermişti. (Gülsün Bilgehan, a.g.e., s. 139-140)