PAPAĞAN’IN SUÇU NE?

Abone Ol

Son dönemin maymuna çevirdiği psikopatlardan biri, geçenlerde bir  papağanın boğazını sıkarak direktif veriyordu. ACUN BABA diyeceksin! Hadi bana baba de!  Zavallı papağan can havliyle çırpınıp, psikopatın ellerinin arasında inliyor, yarım ölüp diriliyordu. Ahlaksızlığın, cehaletin, kalitesizleşmenin sıradanlaştığı şu zamanda, böylesi olaylar günümüz dünyası için özet sayılabilir.  Her şeyi kanıksar olduğumuz bir gerçek! Birer robotuz ve her geçen gün yeni güncellemelerle tamamen düşünce sistematiğinden uzaklaştırılıp, bireysel adımlarla her şeye dayanır ve katlanır biçime sokuluyoruz. Bunun farkında mıyız? 

Herkesin, en tepeden en aşağıya kadar birbirine had bildirdiği şu koşullara gelme biçimimiz, kutuplaşma siyasetinin doğurduğu nefret tohumları sayesinde vücut  buldu. Yukarıdan parmak sallayarak benim düşündüğüm gibi düşün, hayır o şekilde konuşamazsın diyerek insanların makaslarla aynı şekle budandığı, farklı anlayışta olup tersi istikamette yol alanların kelepçelerle korkutulduğu şu iklime, nasıl geldiğimizin izahı çok zor değil. 

 Siyasi rakiplerin birbirine gol atmak için kullandığı bize ait ne kadar giz alanımız varsa  işgal altında. Dinin, dilin, ırkın, mezhebin bize ait tüm temel haklarımızın siyasilerin kendi mahallesine hoş gelecek şekilde, alenice, utanmadan üstünlük- aşağılık paradigmasına sokulması neticesinde, bize ait ne kadar kutsalımız varsa, oy devşirme için meşru hale getirildi. Taraflar temel haklarımızın boğazını sıkıp, kendi ideolojilerine taraf etmeye zorlamakta, kendi hayal dünyasındaki renklerle hayatımızı boyayıp üzerimizde istediği tasarrufta beis görmemektedir. Fikrini sunanların -iktidar yada muhalefet kim varsa farketmez-  karşıyı fikrindeki en küçük ayrıntıyı mahkemelerle hesaplaşma arenasına çevirmektedir. Hukuk hayat kurallarını düzenlemek iken, bugün geldiğimiz nokta tarafların birbirine gol atma mecrasına döndürüldü. Güçlünün haklı sayıldığı,  tak diye sunulanın şak diye yerine getirildiği devlet yönetim biçimi, hızla cumhuriyetten uzaklaştığı gerçeği var önümüzde. Parası yada siyasi gücü olanın baş tacı edildiği bu koşullar, zavallı papağana reva görülenlerle örtüşmüyor mu? Siyasi hezeyan sahiplerinin ülkenin bundan sonraki rotasına uyguladığı benim gibi düşünürsen haklısın tarzı köhne cehalet anlayışları sonucunda varılacak nokta, faşizmin insafına terk edilmek olacaktır. 

Hiç hakkı olmadığı halde, birilerinin ellerini boğazımıza dayayıp  benim gibi ol, ben hep haklıyım, sen de biat et diyerek,  düşün dünyamıza ipotek koyması temel haklarımıza, hukukun bizzat kendisine hakarettir, saldırıdır. Kimsenin kimseye yaşam biçiminden dolayı müsvedde deme hakkı yoktur. Bize tamamen yanlış gelen yaşam biçimi, bir başkası için mutluluk kaynağı yaşam biçimi olabilir. İnançlarından dolayı kimsenin kimseyi yargılama hakkı yoktur. Dini son derece temkinli yaşayan birinin bir ateist karşısında neden benim gibi değilsin deyip fikri yargılamaya girişme cesareti faşizmin ayak sesleridir. Aynı şekilde inançsız yaşayan birinin, dini yaşayanları kınaması cahil diye dalga geçmesi kabul edilebilir değildir. Birbirine tahammülün kalmadığı yaşam biçimlerine ahlaksızca saldırıldığı,  siyasi fikrinden yada herhangi bir düşüncesinden dolayı lince uğratıldığı geldiğimiz nokta, bize hizmet etme sözüyle iktidar yada muhalefet olanlar yüzünden oldu. Dini yaşamayan, sabaha kadar içki içen şortunu giyip istediği  gibi gezen, hamile olup dışarı çıkan insanlar bu ülkenin anayasasının korumasındadır. Yaşam biçimlerine müdahale anayasal suçtur. İktidarın giderek yaşam alanları üzerindeki tahakkümü belirginleştikçe, farklı olan insanlar iktidar gücünü boğazında hissetmemelidir. 

Hiç bir sanatçı sırf karşısındaki siyasi gücün fikrinde değil diye müsvedde değildir. Bu şekilde yapılacak bir anlamlandırma  yanlıştır. Sanatçının müsvedde sayılacağı bir anlayışın olması gerçekçi değildir. İcra edilen sanatın estetikliği tartışılabilir fakat icra edilen sanat haricinde fikrinden dolayı müsvedde kılığına sokulmak iyi niyetli bir girişim değil bir öfkenin tezahürüdür.  

İki bloğun kendilerini haklı görecek materyalleri bulması zor değil. Son yıllarda her şeyin kalitesizleştiği belirginleşip sonuç vermesi neticesinde, tarafların birbirine gol atma sırasında beklemesi ile oluşan sinerji hayatın merkezine yerleşmeye başladı. Bilimsellikten uzak cehalet artığı anlayışların yaşam biçimlerine duyduğu öfkenin sebebi zamanında tarafların birbirine duyduğu kindir. Bu zehirli dilin ortadan kaldırılması çok zordur. Önümüzdeki yıllarda bu şekilde devam ettirilecek, tarafların yaşam biçimlerine duyulacak öfke ülkenin en temel yapısına darbeler indireceği hesap edilmelidir. 

Eğer papağan konuşabilseydi, “bıraksana boğazı mı, neden bana bu şekilde davranıyorsun? Sen kimsinki en temel hakkım olan yaşam hakkımı gasp ediyorsun!  Bırak boğazımı ve bana ayrılan giz alanımdan elleri çek” derdi. Belki de can havli ile inlemesi bize bunları anlatıyordu, kim bilir! Eğer birilerinin gizli elleri boğazınızı sıkıyorsa onlara BABA demenize zorlanıyorsanız ANAYASAL HAKLARINIZIN olduğunun bilincinde olduğunuzu hatırlatın. Anayasa kitapçığı fırlatılır mı bu durum da görmek lazım. Zira “BABALANANLARIN” hiçbiri hukukla karşılaşmak istemez.

BİR FIKRA:

Bir irlandalı dublin'de bir bara girer. Üç bardak bira istedikten sonra, biraları her birinden sırayla bir yudum alarak içer. Barmen merak edip sebebini sorar. irlandalı: Biz üç kardeşiz. Ne zaman bir araya gelsek birlikte bira içeriz. Ayrı  ülkelere gitmemiz gerekince birbirimizin yerine de içelim diye böyle yapmaya karar verdik der. Barmen ne kadar hoş. der. İrlandalı  bardan ayrılır. 1 hafta sonra irlandalı yine aynı bara gidip aynı barmenden iki bira ister. Barmen bir kardeşinin öldüğünü düşünüp baş sağlığı diler. İrlsndalı, ha, yoo kardeşim ölmedi.  Ben din değiştirdim ve yeni dinimde alkol yasağı var.