Nemrut Şiir Dinletisi-4-

Abone Ol

Nemrut Şiir Dinletisi-4-

Aslında yorulması da gayet normaldi. Sonra, hak vermedim de değil hani! Evet, gençlerdi; ama geçekten omuzunda on kiloya yakın ağırlıkta olan kamerayla tırmanmak hayli zordu. Mecburen hem en önde tırmanacak, hem de tırmananları kameraya çekecekti. Gerçekten çok zor bir işle iştigal ediyorlardı. Şakalaşmak bir yana, yanında getirdikleri kamerayla tırmanmak için hayli bir efor sarf etmek gerekiyor.

Tırmanma esnasında; hem coğrafyanın güçlüğüyle uğraşırken, diğer taraftan balyoz gibi insanın alnına, sırtına ve omuzlarına vuran sert rüzgâra karşı da büyük bir dayanıklılık sergilemek gerekiyordu.

Bu yüzden Cenap’ı ve diğer gazeteci kardeşlerimizi takdir ederek, “ bravo vallahi” diyordum.

Genç, ihtiyar, çocuk, kadın, erkek arka arkaya dizilmiş olarak, tek sıra halinde zorlu çetin, büyük bir çaba ve gayret göstererek devasa heykeller diyarı tepeye çıkıp görmek ve güneşin batışına şahitlik etmek istiyorlardı.

Kışlık giysileriyle sarıp sarmalanan insanların çoğu battaniyelere de sarınarak, o şekilde tırmanmak, soğuktan ve rüzgârdan korunmak düşüncesindeler.

Yığma tepenin doğu terasına yapılan yorucu bir tırmanıştan sonra, beton platformda dinlenenler; kendilerine geldikten sonra, tarihin şahitleri olan cansız neferlerle, heykellere hatıra fotoğraf çektirme telâşına düşüyorlar. En güzel pozu yakalamaya çalışan insanlar, âdeta birbirleriyle iç içe giriyorlar. Tepeden aşağılara bakmanın azametine ve ihtişamına, heykellerin o mağrur ve gururlu bakışları da eklenince; kısa bir süreliğine de olsa, tarihin derinliklerine doğru giden tünelde yolculuk yapıyorlar.

Çok ilginçtir ki, Adıyaman tarafından zirveye tırmanmanın zorluğu karşısında, Malatya tarafından da bir o kadar kolay görünmektedir. Çünkü yol tepenin yanı başına kadar gelmekte ve gelenler asla terlemiyorlar. Belki de yorulmanın, terlemenin olmadığı hiçbir kazanımın değeri olmayacağı düşüncesiyle, Adıyaman tarafından çıkanlar için daha farklı bir özellik arz etmektedir.

Doğu terasından batı terasına geçen konuklar, oradaki mevcut yerli ve yabancı turistlerle kalabalık bir insan grubu karşısında Nemrut akşamı güneş batışında şiir dinletisine geçildi. Ses sistemi kuruldu, denemeler falan derken, şiir dinletisi başladı. Önce konuk şairler; Adnan ÖZER, Oya UYSAL, Hasip BİNGÖL, Kemal VAROL, Fatma DEMİR, sonra da Adıyamanlı şairlerimiz Nevzat BAYHAN, Kerim BAYDAK (bendeniz ), Ebubekir AYTEKİN sırasıyla şiirlerini, enselerine vuran rüzgârın uğultusunun olduğu bir ortamda, güneşe karşı dile getirdiler. Aslında güneşin doğuşuyla şiir okumak vardı ya neyse… Güneşin batışında okumak kısmet oldu.

Muhteşem bir manzaranın eşliğinde, soğuktan titreyen bir bedenle ve peltekleşen bir dille şiirlerin dillendirilmesi güneş batışına kadar devam etti. Güneşin batışı öncesinde güzel, kızıllaşan gün batımı manzarasını yakalamak çabasıyla fotoğraf makinesinin deklanşörüne basan basana… Güneşe seslenenler, şerefine kadeh kaldıranlar, 3G ile sevdiklerine anın güzelliği yaşatmaya çalışanlar, kameraya çekenler, gençlerin çığlıkları içerisinde birbirlerine sarılmaları, benim gibi ilk defa 2206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı’nın o ihtişamına tanıklık etmenin şaşkınlığını yaşayanlar… Öyle bir iklim ki soğuktan donarcasına üşümeler, rüzgârın her an sizi aşağılara uçurup götürecek gibi korku ve endişelerden dolayı birkaç kişinin bir battaniye sarılmaları… Güneşin battığına tam kanaat getirme sonucunda,  heykeller arenasından ayrılıp, batı terasındaki yine patika yoldan, düşmemek şartıyla dengeli ve düzenli zirveden inmeler başlıyor.

Kimisi araçlarına binerek gördüklerini ve yapmak istediklerini yapmış olmanın gönül rahatlığıyla yola çıkıyorlar, kimi de güneşin doğuşuna da şahitlik etmek için, ya sabaha kadar dayanabilirlerse orada sabahlayacaklar, ya da bir dinlenme mekânında sabaha dek kalacak ve tekrar tırmanışa geçecekler.

Adıyaman’da yapılan 4. Medeniyetler Kavşağı Adıyaman Kalkınma Sempozyumu,  ilimizin tanınması için sanayisi, turizmi, tarımı, inanç ve hayvancılığı gündeme alınarak,  geleceğe yönelik 3 gün devam ettiği bu son günün de Nemrut Dağı’nda güneş batımındaki şiir dinletisiyle sona ermiş oldu.

Aslında Nemrut ve Nemrut Dağı’yla ve Nemrut Dağ’ında olanlarla ilgili anlatacak daha çok şey var; ama Nasrettin Hoca misali, “Görenler, görmeyenlere anlatsın!!”

Bir sonraki yılın Sempozyumu’nda ve şiir dinletisinde buluşmak temennisiyle…

SON

{ "vars": { "account": "UA-91479741-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }