Ne Kadar Özgürüz?

Abone Ol

Bugün kimse yok evde. Yalnızım, sadece muhabbet kuşumu saymazsak eğer. Muhabbet kuşum Paşa’yla göz göze geliyoruz. Başını yana eğerek bana bakıyor. Oralı olmuyorum, bilmem belki de olmak istemiyorum. Kafesin içinde dolanıp duruyor. Keyfinden mi, yoksa kızgınlığından mı bilemiyorum, kafese asılı boncuğu demirlerine kafasıyla iterek, sallandırıyor. Kafasını vitamin taşını sürtüyor, kireç taşına gagasını vuruyor, kafesin parmaklık demirlerine kafasını dayayarak dolanıp duruyor. Sadece seyrediyorum. Acaba bana bir şeyler mi anlatmak istiyor. Arada ezberlediği tüm kelimeleri birbiri ardına sıralayıp duruyor. Bazı mesajlar vermek istiyor da ben mi anlamıyorum, dedim ya oralı olmuyorum. Acaba bulunduğu yerden dışarı mı çıkmak istiyor. “Hışt, hışt!” diyerek, “beni dışarı çıkart” dercesine kafasını sürekli eğip bakıyor. Bir an tekrar göz göze gelince, artık dayanamayıp, özgürlüğünü sorgularcasına, kafesin kapısını açıyorum. Ok gibi dışarıya fırlıyor. Odanın içinde teşekkür edercesine uçup duruyor. Kafamı yana eğerek, dudak bükerek; “vay be, özgürlük güzel bir şeymiş!” diyorum. Bir süre dolanıp durduktan sonra, kafesin üzerine gidiyor, sanki içeri girmek için uğraşıyor.

Kafesin kapısını açık bırakıyorum. Bir süre daha uçtuktan sonra, doğruca içeriye giriyor. Önceki rutin haline dönüyor, ancak kafesin kapısı açık olduğu halde çıkmıyor. Birkaç defa kafasını çıkarıp, vazgeçiyor, yemini yemeye, suyunu içmeye, eskisi gibi hareket etmeye devam ediyor. O yaşam şeklini kabullenmiş gibi, farklı arayışlara girmiyor, rahatlayıp tevessül bile etmiyor.

Tıpkı insanlar gibi. Bazen özgür olmayı sorgulayarak, yaşayarak, bazı insanlar özgür olduklarında yeterince kendilerini rahat hissetmemiş olacaklar ki eski hallerine dönmeye çalışıyorlar. Bu şekilde mutlu oluyorlar, huzurlu oluyorlar. Kendilerine ait dünyada daha da özgür ve serbest olduklarını düşünerek, yaşamaya devam ediyorlar.

Bazen “özgürlük nedir?” diye, bir sorgulama içerisine giriyoruz.

Gerçekten özgürlük nedir acaba?

Aslında tanımlamak kolay olduğu gibi bir o kadar da zor bir şey. (Her şey)

Hangi şartlarda, neye göre özgürüz?

Acaba, her şeyi yapabildiğimiz zaman, gerçekten özgür müyüz?

Evet özgürüz, ama her istediğimizi yapıyor muyuz?

Mesela kuşlar gibi uçabiliyor muyuz ya da balıklar gibi yüzebiliyor muyuz?

Yalnız başımıza bir adaya gittiğimizde, her şeyi yapabilme imkânına sahibiz; ama gerçekten özgür müyüz?

Her şeyi yaparken, bedeniz mi özgür, yoksa ruhumuz mu özgür?

Yoksa özgür gibi görülüyor olsak da, mezara girdiğimizde mi daha da özgür oluyoruz?

Özgürsek eğer, kimsenin etkisinde değil miyiz, başkalarının dediklerini yapmıyor muyuz, modern dünyanın çarkları arasında sıkılmıyor muyuz, teknolojinin yönlendirmeleriyle istenilen çizgide ilerletilmiyor muyuz?

Ne dersiniz?

Tıpkı muhabbet kuşunun yaptığı gibi özgür olmak için çırpınıp duruyor, tam anlamıyla özgür olduğumuzu düşünürken, sorgularken, yine de özgürlükten vaz mı geçiyoruz?

İnandığımız nispette mi özgürüz, bize öğretilen, belletilen oranda mı özgürüz?

Yoksa varoluşumuz gereği, benliğimizdeki anlamlandırdığımız, kendi izi motive ettiğimiz oranda mı özgürüz?

Galiba özgürlük bir kafesin kapısı kadar, muhabbet kuşu gibi, istersek çıkıp özgür olduğumuzu düşünüyoruz; ama olmayınca, beceremeyince, tekrar eski mod ’umuza tekrar dönerek, kendimizi iyi hissettiğimiz oranda özgürüz. Tıpkı dünyanın tamamını gezip özgür olamayacağımız gibi, herhangi bir uyuşturucu illetinden kurtulup özgür olduğumuzu düşündüğümüz oran da özgür olduğumuzu mu düşünmektir?

Sanıyorum özgürlük biraz da içsel, düşünsel ve hissedilmeyle alakalıdır. Bedensel olarak özgür olmak adına değişiklik olsa da, aslında beyinsel ve fikirsel, düşünsel olarak değişiklik olmayınca, pek de özgür olduğumuz söylenemez.

Özgür olmak adına önce sayısız bağımlılıklarımız varken, gerçekten özgür olmak adına onlardan kurtulmalıyız. Bizleri engelleyen bütün zincirlerden kurtulalım, egolardan arınalım, düşüncelerimizde ki mevcut boşlukları olumlu anlamda dolduralım, yanılgılarımızdan kurtulalım, benlik duvarlarını yerle yeksan ederek, yıkalım gerçek kimliğimize, kişiliğimize dönelim, beynimize, ruhumuza, duygu ve düşüncelerimize vurulan prangalardan soyutlanalım, işte o zaman özgür olduğumuzun farkına varırız.

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com