Kardaş, senin dediklerin yok, <BR>Halay çekilen toprak bu toprak değil. <BR>Çık hele Anadoluya, <BR>Kamyonlarla gel, kağnılarla gel gayrı, <BR>O kadar uzak değil. <BR><BR>Çamı bitmiş, kavağı azalmış, <BR>Gamla örtülü bayırlar, çıplak değil. <BR>Yedi ay kıştan sonra, <BR>Yeşeren senin yaşamındır, <BR>Yaprak değil. <BR><BR>Yersin, içersin sofrasından, üç yüz senedir, <BR>Kuvvetlisin ama kuvvet hak değil. <BR>Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan, <BR>Mevsimler soğumus, sular azalmış, <BR>Buğday, Selçuklulardan kalan başak değil. <BR><BR>Parça parça yarılmış öküz ardında, <BR>Parmağı üç pare, tırnağı ak değil. <BR>Utanır elin ayağın, <BR>Korkarsın yakından görsen, <BR>Eli el değil, ayağı ayak değil. <BR><BR>Gün doğar, tarla kuşları uçuşurlar, <BR>Ağır bir aydınlık, bildiğin şafak değil. <BR>Öyle dalmış ki yüzyıllar süren uykusuna, <BR>Uyandırmazsan, <BR>Uyanacak değil. <BR><BR>Dertle, sefaletle yüklü, <BR>Siyah leşlerle kararmış, berrak değil. <BR>Çağlayan ne, <BR>Akan kim, <BR>Kızılırmak değil. <BR><BR>Kardaş, görmüyorum ama hala duyabiliyorum, <BR>Geçmiş zamanlar gelecek zamanlardan parlak değil. <BR>Vakte şahadet edercesine yükselmiş, <BR>Akşam parıltısından, bütün zaferler üzerine, <BR>Dağlar dalgalanmakta, bayrak değil.<BR>