KİLİSE VE BELEDİYE NEREYE KOŞUYOR?

Abone Ol

Son günlerde Adıyaman şehir merkezinde 6 yeni kilise yapıldığı, belediyenin bu yapılara inşaat ruhsatı verdiği hatta bir kaçının yapımı “mahalleli tarafından engellendi” gibi yerel haberler çoğalınca duyarlı bir vatandaş olmam nedeni ile işin önce mevzuat boyutuna bakmayı sonra da doğruluk derecesini araştırmayı merakımdan görev edindim.

Sosyal medya enteresan bir mecra, bazen vezir bazen de rezil olabilirsiniz. Gazetecilik ise bir kutsal görevdir, kamu işidir, vatandaşın vicdanıdır aslında. Haber alma kaynağımız basındır. Basın olmasa olmaz.

Kiliselerin hukuki durumlarını ve belediyelerin bu konudaki görev ve yetkisinin ne olduğunu irdelemeden çıkan haberlerle ilgili herkes kendince yorum yapabilir, eleştirebilir, inanabilir, inanmayabilir, velhasıl kafalar karışabilir. Ancak akıl, bilim, hukuk ve insan okuması varsa bunların hepsi çözülür ve doğru bir tanedir, tektir.

Giriş

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve islâm dini dışındaki toplulukların dinî inançlarını topluluk olarak yerine getirmesi arzusu bir ihtiyaç ve toplumsal taleptir.

T.C. Anayasasının 24. maddesi Din ve vicdan hürriyeti başlıklı olup “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Bu anayasa hükmüne rağmen islâm dini dışındaki toplulukların dini inançlarını topluluk olarak yerine getirmesi için kanun ve yönetmelik düzenlemesi yapılmamıştır. Sadece anayasal bir güvence söz konusudur.

Böylece anayasal haklar açısından güvence altında olmakla birlikte, 2004 yılına kadar yasalarımızda ve yönetmeliklerde yer almadığı için ve yerel makamların kararlarına bağlı olarak, çoğu zaman bu anayasal haklar kullanılamaz durumda idi.

Mevzuatımız ne diyor?

Cemiyetler ve Dernekler kanunlarına bakıldığında sırası ile şunlar görülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra cemiyetler ya da bugünkü adıyla dernekler ile ilgili ilk düzenleme 28 Haziran 1938 tarihli ve 3512 sayılı Cemiyetler Kanunu’dur.

Söz konusu kanunun 9/e maddesi; Din, mezhep ve tarikat esaslarına dayanan cemiyetlerin kuruluşunu yasaklamıştır. Yani din ile ilgili bir kuruluşun oluşumu anılan tarihte yasak idi.

Daha sonra bu kanunu yürürlükten kaldıran düzenleme ise 22 Kasım 1972 tarihli ve 1630 sayılı Dernekler Kanunudur. Bu kanunun da 4/d maddesi “Bölge, ırk, sınıf, din veya mezhep esasına veya adına dayanarak herhangi bir bölgenin veya ırk yahut sınıfın veyahut din veya mezhep sâliklerinin diğerlerine hâkim veya diğerlerinden imtiyazlı olmasını sağlamak” şeklinde olup din esasına dayalı bir derneğin kuruluşu yasaklanmıştır.

Ardından 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra 4 Ekim 1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanunu hayata geçti.

Söz konusu kanunun 5. maddesi “ Bölge, ırk, sosyal sınıf, din ve mezhep esasına veya adına dayanarak faaliyette bulunmak” şeklinde ve yine yasak olarak nitelendirilmiştir.

Nihayet 4 Kasım 2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernek Kanunumuz yayınlandı.

Avrupa Birliği kriterlerine uygun olarak çıkarılan bu kanuna baktığımızda yukarıda anılan ve Cumhuriyet tarihinden beri çıkarılan tüm kanunlarda din ve mezhep esasına dayalı derneklerin kuruluşu yasaklanmış iken 2004 yılından beri böyle bir yasak bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca demek ki din esaslı bir sivil toplum kuruluşu kurulacak ise bunda bir sakınca bulunmamaktadır. Öyleyse tüm bunların kilise ile ilgisi nedir? Denilebilir. İşte tam da sorunun cevabını bulmak için tarihçeyi bilme zorunluluğumuz var, daha sonra belediye mevzuatına bakmakta yarar var.

Kilise açmak için hangi yollar izlenmelidir?

1- Tüzel kişilik oluşturma zorunluluğu vardır. Kilise doğrudan “cemaat” adıyla kurulamaz, çünkü Türkiye’de cemaatlere tüzel kişilik tanınmamıştır. Bu yüzden genellikle dernek veya vakıf olma zorunluluğu vardır.

2- Yer ve bina edinme mecburiyeti vardır. Dernek/vakıf adına bina satın alınabilir veya kiralanabilir. Eğer sıfırdan bir kilise inşa edilecekse, imar planında “ibadethane alanı” olması gerekir. Eğer mevcut bir bina kullanılacaksa, belediyeden kullanım değişikliği (konut → ibadethane) için izin alınma zorunluluğu vardır.

3- İbadethane ruhsatı alma zorunluluğu vardır. Resmi olarak “kilise” sayılabilmesi için ilgili belediyeden ibadethane ruhsatı alınması gerekir.

4- İlgili belediyenin tüm işlemleri bitse dahi yani belediye uygun görüş verse bile tek başına yeterli değil, Valilik makamının uygun görmesi, ardından İçişleri Bakanlığının onay vermesi gerekecektir. İçişleri Bakanlığı onay verirse resmen “kilise/ibadethane” olarak ruhsatlandırılır.

Türkiye’de fiili durum nedir?

A) Türkiye’de çoğu küçük kiliseler bu onay sürecini tamamlayamamaktadır.

B) Bunun yerine “dernek lokali” statüsüyle ibadet yapmaktadırlar. Yani fiilen kilise gibi işler ama resmiyette “dernek merkezi”dir.

C) Belediyeden ve mülki idare amirinden “lokal izni” almak diğerlerine göre daha kolaydır.

Belediye açısından durum nedir?

Belediyeler her ne kadar seçimle iş başına gelenler tarafından yönetilse de nihayetinde bir kamu kurumudur. Başına buyruk hareket edemezler. Hele hele ben yaptım oldu asla diyemezler. Kilise özeline baktığımızda belediyeyi bağlayan imar mevzuatı karşımıza çıkmaktadır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 44. maddesi kilise meselesinin yönetmelikle çözüleceğini emretmiştir. Buna göre;

1- İmar planlarında okul, ibadet yeri, sağlık, spor, sosyal ve kültürel tesisler ile kamu kuruluşlarının yapıları için ayrılacak yerler ve bu konu ile ilgili diğer hususlar şeklindedir.

Bu kanuna uygun olarak çıkarılan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4. maddesine göre;

2- İbadet yeri: İbadet etmek ve dini hizmetlerden faydalanmak amacıyla insanların toplandığı tesisler ile bu tesislerin külliyesinin, dinî tesisin mimarisiyle uyumlu olmak koşuluyla dinî tesise ait; lojman, kütüphane, aşevi, dinlenme salonu, taziye yeri, yurt ve kurs yapısı, gasilhane, şadırvan ve tuvalet gibi müştemilatların, açık veya zemin altında kapalı otoparkın da yapılabildiği alanları, olarak tanımlanmıştır.

Hal böyle iken şimdi belediyenin nerede yetkisi var? Nerede izin vermiş? Kime ve nasıl ruhsat vermiş? Bu soruların cevabını araştırdığımda ve Adıyaman Belediyesinin resmi basın açıklamasını okuduğumda ise, Adıyaman Belediyesi Ruhsat Müdürlüğü tarafından kilise adı ile tek bir ruhsat verilmesi söz konusu değildir.

Belediyenin, şehir imar planında ve plan notlarında ibadethane olmadan böyle bir yapı ruhsatı vermesi Kanunen suçtur, veremez. Yerel basındaki adı geçen mahallede tüzel kişilik olarak Diyarbakır Protestan Kilisesinin adına kayıtlı tapulu arsasına yine tüzel kişilik konut yaptırmak istiyor. Başvurusu ise 28 Aralık 2023 günü yapılıyor. Yani depremden sonra konut için yapılan 33 bin başvurudan birisidir. Tüzel kişi belediyeye başvurusunu yapıyor ve dosyası da uygun olduğundan konut yapı ruhsatı almıştır olay tamamen bundan ibarettir.

Eğer devletin temelini ilgilendiren bir husus olsa idi tapu dairemiz bu tüzel kişiliğin arsa almasına izin vermezdi. T.C. devletinin tapu kütüğünde Diyarbakır Protestan Kilisesine ait bir arsa var ve buraya da konut yaptırmak istiyorlar. Belediye buraya neden konut yapıyorsun diyemez. İmar planında orası konut alanı gözükmektedir.

Tapu kayıtlarında bir gayrimenkul ya gerçek kişi, ya tüzel kişi ya da hazine adına yani devlet adına kayıtlıdır. Buradaki arsa da kilise tüzel kişiliği üzerine kayıtlı gözükmektedir.

Sonuç

Belediyeler, imar planında ibadethane olmayan bir arsaya inşaat yapı ruhsatı veremez. Gerçek ve tüzel kişiler, mevzuat uygunsa tabi arsasına konut ya da işyeri için yapı ruhsatı alabilir. Belediyenin kilise adı ile ibadethane amaçlı kimseye ruhsat vermediği ortadadır. Bahsi geçen adreste konut için yapı ruhsatı düzenlenmiştir.

Tüm bu mevzuat hükümleri, mimari projeler, resmi tapu ve belediye kayıtları ile Adıyaman Belediyesinin basın açıklaması ortada ve takdir kamuoyunundur. Ahalinin düşüncesi demokrasilerde oldukça önemlidir.

{ "vars": { "account": "UA-91479741-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }