Katliamın sonucunu ne değiştirir?

Abone Ol

 

İnsanın içini rahatlatan bir katliam var mıdır bilmiyorum. Olması da zaten mümkün değil. Ancak sanki varmış gibi davranılıyor. Bir sebep, bir sonuç olduğunda ölen insanlar için “öldüler ama içimiz rahat” diyenler var mıdır diye de çok merak ediyorum.
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen çok büyük çaplı patlamada 49 insanımızı kaybettik, iki katından fazla da yaralı var.
Bu insanların bir kısmı Suriyeli mülteciler…
Aslında ölenlerin kim olduğu, uyruğu, derisinin rengi, inancı, mezhebi, cinsiyeti ve yaşının bir önemi olmadığı açık…
Sorumlu olmadıkları bir çekişmenin kurbanı oldular.
Bir oyunun parçası olarak hayatlarını kaybettiler.
Birilerinin kirli tezgâhında, kirli hesaplara kurban edildiler…
Ama sonuçta 49 insanın ölümü “katliam” denecek türden acı bir olaydır.
Gerek muhalefet ve gerekse iktidar kanadından yapılan açıklamalar “iç rahatlatan” veya sorumluların cezasını bulacağı türden değil.
Suriye sınırındaki insanlar tedirgin.
Savaş sevdalısı insanların olmasından dolayı da ne zaman neyin olacağını bilemiyorlar.
Daha önce olan patlamalara ek olarak yapılan büyük çaplı patlama, insanların yaşam hakkını ellerinden alıyor.
Ölen her insan, bir sayı olmaktan çok öte bir hayata sahip.
Hepsinin sevdikleri var; hepsinin hayalleri vardı, geleceğe yönelik düşler kuruyorlardı, belki sorunlarına çare arıyor, belki başkasının sıkıntılarına çare bulma derdindeydi.
Kısaca hepsi insandı.
Ama biz bunları tartışmıyoruz.
Çok daha başka gündemimiz var bizim.
Muhalefetin gündemi, hükümeti vuracak donelerin elde edilmesidir.
Hükümetin gündemi, bu olaydan siyasi rant elde edilmemesine dönük ataklardır.
Muhalefet, hükümetin Suriye politikasını eleştiriyor.
Şunu yaptınız yanlıştı, bunu yaptınız yanlıştı.
Dedikleri yapılsa da eleştirilecekti, yapılmadı yine eleştiriliyor.
Bu katliamın Türkiye’nin Suriye’ye yönelik dış politikasıyla direkt ilintili olduğunu düşünmüyorum.
Zira her halükarda bu katliam yapılacaktı.
Bahane lazımdı, bahane bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyaret öncesine denk gelen patlama, bir şeyleri engellemeye dönüktü.
Türkiye’nin içteki barış havasının akamete uğraması amaçlanıyordu.
Belki bölgedeki rolünün değişmesi isteniyordu.
Netice itibariyle de ülkenin ayağa kalkması istenmiyordu.
Bütün bunlar biliniyor aslında.
Terörün esas nedeni de zaten ülkeyi kargaşayla uğraştırmaktır.
İnsanların canı yanacak, yürekler dağlanacak, hükümet terörle uğraşmaktan başka hiçbir şeye fırsatı olmayacak.
Terör olunca demokratikleşme de istenen gibi olmayacak.
Yasal düzenlemeler yapılırken “güvenlik” kaygısı en üst noktaya gelmeli.
İnsanların özgürlükleri kısıtlanmalı.
Antidemokratik yönetimler hep işbaşında olmalı…
Ama muhalefetin böyle bir derdi yok gibi…
Sanki bu ülkede yaşamıyorlar.
Sanki bu ülkede yaşayan insanların özgür bir ülkede yaşamaları için siyaset üretme konumunda değiller.
Sadece bu katliamdan siyasi kazanç elde etme derdindeler.
Ne değişecek, çok merak ediyorum.
49 insanımızın ölümü Suriye politikasının yanlışlığındansa, katliamlar mubah mı görülecek?
Çok rahat edenler mi olacak?
Öldüler ama..” diye devam eden cümleleri kurup, yüreklerini ferah mı tutacaklar?
Değişmeyecek…
Aksi de olsa değişmeyecek.
Ölen ve yaralananların hiçbirinin kirli tezgâhta bezi yoktu.
Ne Esad’ın kendi halkını öldürmelerinde, ne Özgür Suriye Ordusunun hükümete yönelik çabalarında onların bir dahli söz konusu değildi.
Hatta o insanların Suriye Politikamızla ilgileri de yoktu.
Ne karar alan konumundaydılar, ne karar veren, ne de uygulayan…
O zaman “katliamı mubah” gösterecek hiçbir gerekçe de olamazdı.
Boş yere insanların acılarının üzerinde siyaset yapmayın.
Ülkeye karşı yapılan terör olayında “yekvücut olabiliyoruz” mesajını gönderecek duruş sergileyin.
Sevdanız Esad olmasın, insan olsun!
 
Twitimden Seçmeler
Sanırım tam kavrayamadım, patlamayla ilgili yayın yasağı mı var, yorum yasağı mı? Her ikisiyse bu bize haksızlık, siyasetçi yorumluyor ama.
www.naifkarabatak.net