<br> <br> Her nefes anılmaya değer tatlı bir heyecanı içimize ekerek başlıyor Ramazan. <br> İlk sabahında keyifli kahvaltı faslının sonu ama muhteşem sahurun da başlangıcıdır. <br> Gecenin bir yarısı sahur sofrasında olmanın hazzı bir başka, akşamları iftarlar bir başka. <br> “Bu kadar uzun günde nasıl oruç tutacağız, perişan oluruz” diye düşünüp, hasbihâlleşirken, sabah ile akşam arası gibi gelip geçiyor mübarek ay. <br> Tüm bunlar Allah’ın ikramıdır diye şükrümüzü çoğaltmalıyız. Bu ay açın hâlinden anlamak, ya da rabbim aç bırakmadığı için her nimete şükretmek. <br> İftar ve sahur saatlerinde yiyecek aşımız var diye sevinirken, olmayanları hatıra getirmenin tam da zamanıdır bana göre. <br> Açlığın ne kadar zor olduğunu idrak edip, aç olanlara dua ve yardım etmek, bizi aç bırakmadığı için de şükretmek açısından Ramazan en güzel bir vesiledir . <br> Gün ağarmadan arş-ı titreten ezan sesi, “ibadet zamanı başladı” diye haberdâr ediyor bizleri.<br> Akşam ezanında ise pür dikkat bekliyoruz; ha okundu ha okunacak, “işte okunuyor” diye sevinç naraları gibi çıkan seslerimiz. <br> Akşam ezanını duyduktan sonra ki mutluluğu da bir başka şeyle ölçmemiz ne mümkün?. <br> Ve sokaklar; zaman, devir, an, çağ ve bunlarla beraber değişen ‘insanlığa’ rağmen değişmeyen şeyler de var elbette. <br> İftar vakitleri ve sokaklarda ki sükûnet. Sokaklar boş, tüm beşer aynı anda emri yerine getirmeye gitmiş. <br> İlâhi emre boyun eğmek için sofraların başına doluşmuş. Oruçlu olunsa da olunmasa da, hemen hemen kimse yok sokaklarda. Göze ilişen tek tük insanlar da koşar adım yürüyor bu heyecana yetişmeye. <br> Bu sessizlik dinlenecek kadar huzur veriyor insana. Ramazan eli-kolu dolu gelir, oruç tutan her eve kucak kucak dağıtır bu hediyelerinden.<br> Zira her akşam eller uzanmadan hiçbir nimete, dudaklar samimiyetle kımıldanmaya, eller rahmet istercesine açılmaya başlar.<br> Hem kendimiz, hem sevdiklerimiz, hem tüm Müslümanlar için. Bize yakıştığı gibi, kendimiz için istediklerimizi komşularımız içinde istemeliyiz. <br> Sanki dua etmeden açılırsa oruç, ziyan olacak. İçimiz acır. Bilirsek şayet, bu günler dua edilecek en güzel günler ve Allah oruçlunun duasını geri çevirmez.<br> Bu müjde daha da şevklendirir, kıpır kıpır eder içimizi. Ramazan hiçbir ay’a, hiçbir güne benzemez. Benzese bu kadar özlemle yolu gözlenmez. <br> “Elhamdülillah” sesi hangi açlığın karşısında denir Allah aşkına? Ramazan o kadar tılsımlı ki, insan aç kaldıkça şükrediyor. <br> Yemekler önümüzde, su bardağımızda fakat yiyip içmediğimiz sabrımıza seviniyoruz. Ramazan bizi bambaşka bir kılıfa sokuyor. <br> Sabır ve şükür tezgâhının üstünde oturtuyor. Ramazan her yıl geliyor, fakat ilk defa geliyormuş gibi esrarını koruyor. Tüm İslâm Âleminin Ramazan-ı şerifleri mübarek olsun... <br> <br> Ayser ÖZBAKIR