Millet olarak eleştiriyi seven ama eleştirilmeye gelemeyen bir milletiz, neden acaba? Çok mu gururluyuz, yada tahammülsüz müyüz kim bilebilir!!! eleştirmek her babayiğidin harcı da değildir…!!! Eleştirebilmek bilgi ve yaşamsal tecrübeyi de gerektirir, karşındakini kırmadan incitmeden yapılan eleştiri, sosyal bağları daha da güçlendireceği gibi, tersi bir durumu da beraberinde getirebilir, eleştiri babacan tavırlarla, bazen mizah sen, sebep ve sonuç ilişkisi iyi bir şekilde ortaya konulduğunda, karşındakiyle çok iyi köprü kurabilirsin, kısacası “eleştirebilmek sanattır.”
Yapıcı eleştiri adabınca, usulünce, ölçülü ve ön yargısız bir şekilde yapıldığı zaman toplumsal reaksiyonu ve kalkınmayı da beraberinde getirir aslında, bu durum biraz karşıdakinin eleştiriden ne anladığına bağlıdır!!! birini eleştirirken karşılık olarak hiç teşekkür edeni duydunuz mu, ben duymadım, peki siz…?
Hiç öz eleştiri yapıyor muyuz?
Aynanın karşısına geçip demeyeceğim, çünkü aynanın karşısında kendini beğenen kimseler, eleştiri yapmaz kimi güzelliğiyle kimi de yakışıklılığıyla ilgilenir, eleştiri vicdani muhasebe ile olur, işin açığı en çok korktuğum insan tipi de ben merkezli ve kesin ifade kullananlardır. ben hata yapmam, ben şöyleyim, ben böyleyim ben ben ben yok daha neler…!!!
Peki eleştiriye tahammül edebiliyor muyuz?
Koca bir “HAYIR” çünkü kibirli insanların canlarının yanmasına sebep olur, kendilerine eleştiri yapıldığında yada hataları söylendiğinde el, yüz kasları gerilir, ve gözleri kızarıverir, saygınlığını kaybetme endişesiyle dünyalarının başlarına yıkılacağını düşünürler, kendileri başkalarının hatalarını alaycı ve kibirli bir gözle değerlendirdiklerinden başkalarının da kendilerini alaycı ve küçümseyeceğini düşünürler, ondan sonrası seriye takılı bir yığın serseri sözler, e yani etme bulma dünyası, eleştirirken iyi de eleştirilirken mi kötü, birileri demokrasi mi dedi, duyar gibiyim, gerçek demokrasi eleştiriye ve eleştirilmeye tahammülü sergileyebilen ve o doğrultuda kendisine çeki düzen verebilenindir. Sevgilerimle…