Dar gelirlinin çocuğu...

Abone Ol

Sabah okula aç gider, akşam elinde defter değil, babasının çaresizliğini taşır.
Bir dilim ekmek, bir kutu süt, bir çift ayakkabı...
Basit görünen ama ulaşılamayan hayaller bunlar.

Büyükler “aç kalırım, yeter ki çocuklar yesin” der.
Ama o çocuklar da büyüyor artık…
Açlığın ne demek olduğunu, bir arkadaşının yeni montuna sessizce bakarken öğreniyorlar.
“Anne, bana da alır mısın?” diye sormaya bile utanıyorlar.
Çünkü cevabı biliyorlar:
“Bu ay da olmadı yavrum…”

Ve sonra ekranlarda boy gösteren siyasetçiler…
Halkın halinden anladığını iddia eden, yoksulluğu diline pelesenk eden ama yüreğinde hiç tatmamış o insanlar!
Onların çocukları açlık bilmez, yokluk bilmez, markette bir şey görünce “alamayız” sözünü hiç duymamıştır.
Çünkü onlar, doğdukları andan itibaren tok midelerle, sıcak evlerle, ışıl ışıl sokaklarla büyüdüler.

Ama gel gör ki onlar, her kürsüde, her demeçte “milletin refahı yerinde” diyebiliyor.
Utanmadan, sıkılmadan…
Sanki her evde tencere kaynıyor, her baba çocuğuna harçlık verebiliyor, her anne bebek mamasını alabiliyormuş gibi.
Oysa Türkiye’nin dört bir yanında sessiz bir feryat yükseliyor:
Çocuklar aç!
Anneler çaresiz!
Babalar başını yastığa koyamıyor!

Peki bu çocukların suçu ne?
Ne yaptılar da bu ağır yükü taşımak zorundalar?
Neden onların kaderi, zenginlerin şatafatlı sofralarına kurban edildi?
Bir ülkede çocuklar açsa, o ülkenin geleceği tok olamaz!
Bir ülkede babalar çaresizse, o ülkenin yönetenleri vicdanlarını kaybetmiş demektir.

Bu tabloyu görmek için göz değil, yürek gerek.
Ama siyasilerin yüreği beton gibi soğuk.
Onlara göre herkes mutlu, alım gücü yüksek, hayat toz pembe.
Gerçekleri görmek işlerine gelmiyor, çünkü gerçekler koltuklarını sarsar.

Oysa sokakta bir simit bile lüks olmuş durumda.
Bir annenin pazar dönüşü filesi boş, bir babanın cebi sessiz.
Ama meclis salonlarında alkışlar hiç susmuyor.

Ne acıdır ki artık “yoksulluk” bir istatistik, “açlık” bir veri tablosu haline geldi.
Ama o tabloyu yaşayanlar, her gün biraz daha kırılıyor, biraz daha tükeniyor.

Bir ülke, kendi çocuklarını aç bırakıyorsa, o ülkenin geleceği karanlıktır.
Ve bugün Türkiye’de karanlık, yavaş yavaş değil; göz göre göre büyüyor.

{ "vars": { "account": "UA-91479741-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }