Çığlık Çığlığa

Abone Ol

İçim çığlık atıyor, bu dışıma da vuruyor. Nasıl mı? Gittim saçlarımı üç numaraya vurdurdum. Bunu on yıl önce de deneyimlemiştim. O zaman neden yaptığımı pek farkında değildim. Bugün bile bile yaptım. Durduramadım. Neden mi? Korkudan. İnsan korkularım ve ekonomik yetersizlik korkularım yine bugünlerde tavan yaptı. Ayrıntılarına girmeyeceğim, sadece paylaşmak istedim. Belki çığlığım birilerinin çığlığıyla bir yerlerde birleşir de ses getirir diye.

Şimdi de “ Niye olduğunu bilmedikten sonra nasıl olacak bu?” diye bir soru gelebilir aklınıza. Siz de benim gibi analitik bir yapıya sahipseniz, sadece “ korku” deyip geçmem yetmeyecektir size. Bunu alt başlık olarak “ insan korkuları ve ekonomik yetersizlik korkuları” diye adlandırmam da yetmeyecektir. İllaki konunun ayrıntılarını duymak isteyeceksinizdir. Fakat bugün canım nedense bunlara değinmek istemiyor. Sadece “ çok korkuyorum” diye çığlık çığlığa bağırmak istiyor canım sokaklarda. Hepsi o kadar.

Nefsimle mücadele ediyorum anlayacağınız. Bir kese altınım da yok ki onun sesini susturabileyim. Nerden mi çıktı bir kese altın meselesi? Annemin takvim yapraklarından tabii. Aynen aktarıyorum:

“ Süfyan- ı Sevri Hazretleri son anlarını yaşıyordu. Yastığının altından bir kese çıkardı. İçinde altınlar vardı. Yanındaki dostlarına, “ Bunu sadaka olarak dağıtın” buyurdu. Dostları bu hali hayretle karşıladılar ve “ Allah Allah! Süfyan-ı Sevri dünya malına ehemmiyet vermez, yanında dünyalık bulundurmazdı. Bu kadar parayı saklamanın sebebi ne ola ki?” diye birbirlerine sordular.

Süfyan-ı Sevri Hazretleri onların şaşkınlığını görünce, durumu şöyle izah etti:

“Bu parayla ben, dinimi korudum. Şeytanımı ve nefsimi susturdum. Nefis ve şeytan ne zaman bana; “ Giyecek bir şeyin yok. Bunlar için çalış, dünyalık kazan diye vesvese vermeye çalışsa ona bu altınları gösterir, başımdan kovardım. Bu altınları ona karşı silah olarak kullandım.”

Altınlar dağıtıldıktan sonra, Süfyan-ı Sevri Hazretleri de vefat etti.

Bir kese altınım yok, ama ölmeye de niyetim yok. Öyleyse nefsimle mücadeleye devam. Teşekkürler.

Not: Eski yazılardan biri. Saçlarım, şimdilik yerinde