Cahilliğimize yanalım (mı?)

Abone Ol

            Kültürlü ve eğitimli olduğunu düşünen, söyleyen, bilinen o kadar çok cahil (cühela) var ki çevremizde. İnsan hangi birinden bahsedeceğini, yaptıkları hangi cahilliğinden bahsedeceğini bilemiyor doğrusu. Miskali zerre kadar yaptığı bir şeyin üstüne dağlar misali fazla bir şeyler katarak insanlara şirin ve sempatik görünmek ve bir şeyler yaptığı imasıyla, farklı izlenimi verebilmek için o kadar gayret sarf ediyorlar ki, acaba bunlar normal insanlar mıdır diye sormak istiyor. Çünkü sürekli bir şeyler yapmış olduğunu dile getiren insanlar; normal değil, aksine çok anormal insanlardır.

“Pireyi deve yapmak kabilinden” yapmış olduklarını, başkalarına satmaya, bundan nemalanmaya çalışıp prestij kazanma derdinde olan zavallılar, adeta havalarda geziyorlar, sanıyorlar ki başları göklerdedir. Bilmezler ki başları ayaklar altında, boğazlarına kadar çirkefe batmışlardır. Kendi hal ve ahvallerinden bihaberdirler.
Belki ömürlerinde, belki kırk yılda bir yaptıklarını insanların gözlerinin içine içine sokmaları bu sebepten olsa gerekir.
Elbette insanoğlu sosyal, toplumsal bir varlıktır. İnsan toplumsal bir varlık olması gereği ilgiye, övgüye, takdire muhtaç, başarıya susamış, aç olduğundan;  bu nu elde edebilmek için, bulmak için sürekli çabalamak lazım gelebilmektedir. Çünkü alakasız davranmanın huy haline geldiği toplumumuzda,  insan umursamaz davrandığında, daha sakin  ve sorunsuz, daha huzurlu, daha bir mutlu şekilde hayatının devam ettiğine inanıyor ve tabi ki yanılıyor.
Etliye-sütlüye karışmadan, suya sabuna dokunmadan,  koyun gibi çok insan/insanlar var. Bu yüzden her geçen gün sosyal anlamda kültür erozyonuna uğramış, dezenformasyona tabi olmuş, hep sorunlarından kaçar hale gelmiştir. Sorunlarından kaçarak, aşırı sosyalleşen, vaktini hiç bir şeye yetiştiremeyen, hiç bir şeyden mutluluk duyamayıp, verimli olamayan bir durumdadır. Elbette toplum olarak şikâyeti iyi biliriz, konuşmayı da biliriz, kimi zaman bir şeyleri yapmak olmak için yaparız sadece. Toplumdan kendini soyutlamaya çalışan bir insanın amaçları yok, sadece ama sadece günü kurtarma/kurtarabilme telaşında, geçimini sağlama derdindedir.
Birçok problemden, sıkıntıdan sıyrılabilmek için oralı bile olmaz, tınmaz, vurdumduymaz olarak, hiçbir şey yapmaz,  “boşa sıkıntı çekmenin ne âlemi  var” diyerek, yatar, gezer, tozar, hayvanlar misali bir yaşam sürer.
Ömür geçip, günler tükendikçe, fazla da nedametler içerisinde bulunmayarak, sözde kendi tatmin edebilmek için; “olursa olur, olmazsa olmaz” demekten alıkoyamaz kendini.
Yanlış yaptığını kabullenecek, doğrusunu arayabilecek, bir özür dileyebilecek, doğrusunun ne/neler olduğunu sorabilecek mecali ve gücü, kuvveti bile kalmamıştır. Hem beyninde, hem yüreğinde, hem de fiziki olarak bu işi bitirmiştir. Cahilliğimize mi yanacağız, cahilleştirildiğimize mi, cahil bırakıldığımıza mı, yoksa okumuş diplomalı cahilliğimize mi yanacağız?
Suspus olarak köşeye çekilmiş, kabuğumuzu kırabilmesi derdine düşmüyoruz, aklımıza bile gelmiyor. Hayatı kendimize, ailemize, toplumuza zehir ediyor, zindan ediyoruz.
Okumuyoruz, araştırmıyoruz, gelişmiyoruz, değişmiyoruz, değişemiyoruz; ancak konuşuyoruz, sorguluyoruz, peşin hükümlü olarak karar veriyoruz/alıyoruz. Artık şu cahilliğe bir son verelim, olgunlaşalım, Artık bulunduğumuz yerde, düştüğümüz eşikten kalkma zamanı gelmiştir, geçiyor bile. Her şeye rağmen silkinelim, kendimize gelelim, yeniden doğalım, evet yeniden doğalım. Anormallikten uzaklaşarak, normal hale gelelim.
 
Kerim Baydak
kbaydak61-artan@hotmail.com