Yaklaşık 5.7 milyonluk nüfusuyla Filistin, Batı Şeria ve Gazze olmak üzere iki büyük bölgeye ayrılmış durumda.
Batı Şeria, yaklaşık 3.5 milyon insanı barındırıyor. Nüfusun %87’si Arap, %13’ü ise İsrail yerleşimcilerinden oluşuyor.
Evet, burada da baskı var, zulüm var, zaman zaman ölüm var…
Ama toplu kıyım yok.
Çünkü bu bölge El Fetih’in kontrolünde.
Ancak yüreğimizi dağlayan, ciğerimizi parçalayan asıl dram Gazze’de yaşanıyor.
Yaklaşık 2.2 milyon insanın yaşadığı bu daracık toprak parçası, adeta dünyaya kapatılmış bir açık hava mezarlığına dönüşmüş durumda.
Gazze’nin tamamı neredeyse %100 Araplardan oluşuyor ve Hamas’ın yönetimi altında.
Ama ne yönetim kalmış, ne yaşam…
• Gıda yok.
• Barınacak yer yok.
• Sağlık hizmeti yok.
• İlaç yok.
• Elektrik yok.
• Ve en temel hak olan haberleşme, neredeyse tamamen durmuş durumda.
İslam coğrafyasının gözleri önünde, Kerbelâ’nın ikinci perdesi oynanıyor.
Su yok!
İnsanlar arıtılmamış, pis ve tuzlu suları içmek zorunda kalıyor.
Sonuç mu?
Böbrek yetmezliğinden çocuk ölümlerine, salgın hastalıklardan sistematik yok oluşlara kadar her gün yeni bir felaket yaşanıyor.
Bu nedenlerle öldüremediklerini;
Her an düşen bombalar ile sıkılan mermilerle öldürmeye çalışıyorlar.
Bir bomba sesi, bir can daha…
Bir mermi, bir ömür daha…
İşi eğlenceli hale getiren İsrail askerleri, Yardım tırları geliyor deyip, umutla dışarı çıkan Gazze halkı, bu sefer yardım değil ölüm yağmuru ile karşılaşıyor.
Şimdilik;
• 55 bin ölü,
• 350 bin kayıp,
• Geriye kalan 1.700.000 insan, sadece ölüm sırasını bekliyor.
İsrail’in hedefi açık:
Gazze’de nefes alan her canlının nefesini kesmek.
Gazze halkı artık elini göğe açmaktan başka bir çözüm göremiyor:
“Allah’a havale ediyoruz…”
Ne Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan medet umuyorlar…
Ne de uluslararası toplumdan bir ses bekliyorlar.
Peki, Kimden Umut Bekleniyor?
Elbette güçlü bir İslam ülkesinden…
Ama bu güçlü İslam ülkesi nerede?
Gelin, Somut Gerçeklerle Yüzleşelim:
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi – 5 Daimi Üye
1. Amerika Birleşik Devletleri
2. Rusya Federasyonu
3. Çin Halk Cumhuriyeti
4. Birleşik Krallık (İngiltere)
5. Fransa
İçlerinde bir tane bile Müslüman ülke var mı? YOK.
Ekonomik Güç Listesi: İlk 15 Ülke
1. ABD
2. Çin
3. Almanya
4. Japonya
5. Hindistan
6. İngiltere
7. Fransa
8. İtalya
9. Kanada
10. Brezilya
11. Rusya
12. Güney Kore
13. Avustralya
14. İspanya
15. Meksika
İçlerinde Müslüman bir ülke var mı? YOK.
Yeraltı Kaynakları En Zengin 16 Ülke
1. Rusya
2. ABD
3. Suudi Arabistan (Müslüman)
4. Kanada
5. İran (Müslüman)
6. Çin
7. Brezilya
8. Avustralya
9. Irak (Müslüman)
10. Venezuela
11. Kazakistan (Müslüman)
12. Güney Afrika
13. Endonezya (Müslüman)
14. Nijerya (Müslüman)
15. Libya (Müslüman)
16. BAE (Müslüman)
Bu ülkelerin 7’si Müslüman ama yeraltı kaynakları çok zengin olmasına rağmen,
hiçbiri dünyadaki güçlü ekonomide ilk 15’e giremiyor.
Peki Neden Bu Hâle Gelindi?
Neden mi bu kadar zengin topraklara rağmen Müslüman ülkeler hâlâ güçlü değil?
1. Yeraltı kaynakları halk için değil, iktidarda kalmak için kullanıldı.
2. Kaynaklar Batılı güçlere peşkeş çekildi.
3. Devlet yönetimi liyakat değil, aile ve akraba ilişkileriyle yürütüldü.
4. Her yönetici kendi küçük hanedanını kurdu.
5. Din, istismar edildi. “Ahiret sizin olsun, dünya bizim” anlayışı egemen oldu.
Peki Türkiye Ne Yapmalı?
Bugün Türkiye olarak önümüzde iki seçenek var:
1. Savaşı göze almak:
İsrail’in katliamı durmazsa, savaş ilan etmek.
Bu, ülkemizi büyük bir belirsizliğe ve riskli bir sürece sokar.
2. Diplomatik savaş vermek:
Zaman daralıyor.
1.700.000 insanı kurtarmak için çok yönlü, çok güçlü, çok etkili bir diplomasi yürütmek zorundayız.
Gecesi gündüzü olmayan bir çaba bu…
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak,
Susamayız!
Susarsak…
Tarihe değil, vicdanımıza yeniliriz.