“Jerry Seinfeld, yeteneğini bilemek ve üretim trenini raylarda hep çufçuflayabilmek için harika bir metot bulmuş.

“Zinciri Sakın Kırma “ metodu, çok da basit. Gereken tek şey bir duvar takvimi ve bir keçeli kalem.

Takvimi duvara asıyorsunuz. Her gün yapmak istediğiniz, ürettiğiniz şey ne ise ondan yapıyorsunuz ve yaptıkça keçeli kalemle bir çarpı işareti koyuyorsunuz o güne.”

Yenice okudum bu satırları elimdeki kitaptan. Tuttum bu işi. Takvimim hazır. Sokağımızın Hayvanı HAYTAB yararına aldım, astım duvara. Şimdi her gün bir şeyler yazmakta sıra. Takvim 2020 için olduğundan ocak ayına daha çok var. Bunlar ısınma turu olsun. Şimdiden yan çizmeye başladım. Öyleyse doğrultalım eğriyi.

Dün bir taslak vardı kafamda ertelemeyim daha fazla. Bir sokak arasından dönüyordum eve. Çarşıdan alış veriş yapmışım ellerim dolu. Boy boy iki erkek iki kız çocuk patlak bir top peşinde koşuyorlar yalın ayak, gülünç ahenk. Göz göze gelmek istemedim yoksullukları karşısında. Hâlbuki içim nasıl da kaynadı onlara. Türkçe konuşmuyorlardı. Anladım ki Suriyeliler. Dayanamadım, en büyük erkek çocuğun çektiği şutu karşılar gibi hamle yaptım, göz göze geldik çocukla. Gülümsedik birbirimize.

Döndüm, köşeden diğer sokağa kıvrıldım. İçim acı içinde yüzümde gülücük, çarşıda gördüğüm deli kız geldi aklıma. O da hep öyle güler, fakat ben onunla da göz göze gelmeye çekinirim hep.

Bu ruh halimle gülerek diğer köşeyi döndüm ki karşımda temiz pak, güzel, sağlıklı bir kız çocuğu. Halimden korkmuş olmalı. Çünkü bakışları aynı benim deli kıza baktığım gibi.