Tarihimize şöyle bir bakın...
- Büyük Hun İmparatorluğu (MÖ 220 - MS 216)
- Batı Hun İmparatorluğu (MÖ 48 - MS 216)
- Avrupa Hun İmparatorluğu (375 - 469)
- Ak Hun İmparatorluğu (420 - 552)
- Göktürk Kağanlığı (552 - 745)
- Avar Kağanlığı (565 - 835)
- Hazar Kağanlığı (651 - 983)
- Uygur Kağanlığı (745 - 1368)
- Karahanlı Devleti (840 -1 212)
- Gazneliler Devleti (962 - 1183)
- Büyük Selçuklu Devleti (1040 - 1157)
- Harezmşahlar Devleti (1097 - 1231)
- Altın Ordu Devleti (1236 - 1502)
- Timur İmparatorluğu (1368 - 1501)
- Babür İmparatorluğu (1526 - 1858)
- Osmanlı İmparatorluğu (1299 - 1922)
- Türkiye Cumhuriyeti (1923- ...)
İşte böyle...
Siz de baktınız ve gördünüz ki;
Nice beylikler, nice devletler, nice imparatorluklar kurmuşuz.
Nice padişahlar, sultanlar, hanlar, hakanlar, kağanlar ile dünyaya hükmetmiş, dünyayı yönetmişiz.
Dünya haritasını yere serip, üzerini adımlamış, bir buçuk adım gelen haritaya bakıp: "Bu dünya bir kişiye çok, iki kişiye az" diyen Osmanlı sultanının ultra idealleriyle yetişmişiz.
Sonra ne mi olmuş? Olanlar trajikomik...
Al sana iki örnek:
Prof.Dr. Aziz Sancar anlatıyor:
Bizim hanım; "Aziz evdeki şu çöp poşetlerini götür çöpe at" dedi.
Ben eşime dönüp; "yahu hanım, şu anda ben kimya bilim dalında Nobel ödülü almış biriyim, çöp atmak bana yakışır mı?" dedim.
Bizim hanım; "ben nobel, mobel anlamam, Aziz, o çöpler, götürülüp çöpe atılacak" dedi diyor.
Ben ise bizim hanıma; "yav hanım Osmanlı ruhu yeniden diriltiliyormuş, yeni bir Osmanlı için hedefler belirleniyormuş, yeni bir coşku, yeni bir heyecan dalgası yaratılıyormuş, yeni destanlar, yeni ülküler oluşturuluyormuş..." diyorum.
Hanım bana: " Hele uzatma, pişirmek için şu biberleri al fırına götür kahvaltı yapacağız" deyip elime biber poşetini tutuşturuyor.
İmparatorluklar yöneten hükümdarların torunu olacaksın, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşı çoktan geçeceksin, pişirilmek üzere her sabah kahvaltı için fırına biber götüreceksin.
Neredeeen, nereye...
"Ver mehteri!" diyerek kendimi gaza getirmeye çalışıyorum ama, yok kardeşim yok!
Bu çöpler, bu biberler, bu hanımlar varken yeni bir Osmanlı falan olamayız biz...