Malumunuz üzere bu ülkede Sosyoloji Derneği gibi son derece saygın bir yerde olması gereken bir kurumun başkanı, sosyolojinin bilim haline gelmesinde önemli katkıları olan sosyologların, bilim adamlarının yaptıkları uğraşları boşa çıkarırcasına, sosyolojinin temel kriterlerini ayaklar altına alarak masa başı bilimselliğinin en ilkel halini bize göstermiştir.

Hanım Efendi Anadolu Üniversitesi için hazırlanan Aile Sosyolojisi kitabının 3. ünitesinin 58 sayfasında bölgemiz ve şehrimizle ilgili aslı astarı olmayan iddialarda bulunmuş, maalesef Açık Öğretim Fakültesi de kitabı olduğu gibi yayınlamıştır. Kitapta ilgili bölüm aynen şöyle demektedir.

"Türkiye`nin Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri`nde ender olmakla beraber kayınpeder gelin evliliğine de rastlanmaktadır. Oğlu ölen baba evlendirebileceği başka oğlu yoksa geliniyle kendisi evlenmektedir. Gelin kaynanasına ortak (kuma) olmakta böylece yenge ile evlilikte olduğu gibi yasal olmayan ve çok kadınla evliliğe geçilmektedir. Baba oğlunu gelin de eşini kaybetmiştir. Her ikisi de kendilerine en yakın olan kişiyi kaybetmekten dolayı içinde bulundukları bunalıma rağmen yeni bir evlilik yapmak durumuyla karşı karşıyadır. Bu evlilik, taraflar için olduğu kadar yakın çevre için de büyük sorunlar yaratmaktadır. Kayınpeder gelinin kocası, torunlarının babası, gelin de kayınpederinin karısı olmaktadır. Adıyaman ilimizin dağ köylerinde bu uygulamaya rastlandığı söylenmektedir...." (Aile Sosyolojisi s. 58) .(C. Anadolu Üniversitesi yayını no: 2306 Açıköğretim Fakültesi yayını no: 1303)

Kitabın son baskısının beş bin civarında yapıldığını göz önüne alırsak böyle aslı astarı olmayan bilginin kaç öğrenciye ulaştığı hakkında bir bilgiye sahip değiliz. Yalnız tepkiler üzerine Açık Öğretim’in internet nüshasında ilgili bölümü kaldırdığını biliyoruz.

İşin üzücü yanı Hanım Efendinin Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri ile ilgili de bir kitabı bulunuyor. Bu kitap ülkemizin çoğu üniversitesinde ders kitabı olarak okutuluyor. Normal şartlarda herhangi bir lisans öğrencisi araştırma yöntem ve teknikleri göz önüne alındığında böyle ciddi bir iddia ortaya atıp sonunda söylenmektedir ile biten bir cümle kursa herhalde o dersi veremez.

Böyle bilim ahlakı olmaz. Kaynak yok, dipnot yok, belge yok, kesin bilgi yok, yer kesin değil, araştırmanın yapıldığı alan, örneklem… Yok, yok yok. Bu unvanına güvenmektir. “Denilmektedir”, “söylenmektedir” gibi varsayımlı ifadeler sadece masa başı bilimidir. Ayıptı, günahtır, yazıktır. Böyle bilim ahlakı olmaz…  

Din ile münasebetiniz kabul ve teslimiyet tarzında olmayabilir. Ancak sosyolojisi hakkında konuştuğunuz/yazdığınız toplumun inanç değerlerini bilmenin şart olduğunu lise düzeyinde bile sosyolojiye merak duyan her kes bilir. Gelin ve kayınpeder evliliği bu kültürde görülmemiştir.   Hadi bu toplumun inanç sistemini ve İslam’ın inanç sisteminde evlenilmesi haram olanların kimler olduğunu bilmiyorsunuz. Peki, hiç gelenek, görenek, örf, adetleri de mi bilmiyorsun be hocam? Yazık.

Son olarak doğuda ya da ülkenin herhangi bir yerinde böyle bir sorunun olmadığı ama pozitivizmi tek geçerli bilimsel olgu olarak gören bir sürü “elit”in daha açık bir ifade ile “dinozor”un gözünde doğunun sorun olarak göründüğüdür.

Sayın Gökçe ideolojik ve siyasi duruşunu bilim kisvesi altında bu milletin değerlerine hakaret ve alay etmekten, milleti küçük düşürmekten vazgeçin. Vatandaşlarımızdan özür dileyin. Ayrıca Sayın Gökçe Açık Öğretim Fakültesinin kitap verdiği tüm öğrencilere ulaşarak hatasını telafi etmelidir.

 

17.01.2012

Gaffari İZCİ

Memur-Sen İl Temsilcisi

Editör: Adıyaman Haber