Kâğıt kalem hala benim vazgeçilmezlerimden. Duygularıma temas edemem diye önce kâğıda kaleme sarılırım, sonra bilgisayar ortamına taşırım. İlk defa doğrudan dizüstünün başına oturdum. Bakalım nasıl olacak?

Hemen aklıma gelen bir ilk daha var. Bugünkü yemeğimizin adını dünden koyduk, dolma yapacağız. Fakat ilk defa o yuvarlak kabaklardan aldım. Bakalım nasıl olacak?

Yine geçenlerde ilk defa değişik bir etkinliğe katıldım ve “ tutulmamış yasıma” tanık oldum. İçim acıdı. Fakat tutmamak için nasıl hala öfkeye tutunduğumu görmek daha da içimi acıttı. Bakalım nasıl olacak?

İlk okuduğum kitaplardandır Karacaoğlan’ın kitapları. Rahmetli babamın kitaplığında çoktu. Her paragrafın sonunda “ Bakalım nasıl olacak?” cümlesi onun şiirlerini anımsattı bana.

Anlık çağrışımlar bunlardı. Tabii, yeni bir şey denemek her zaman bana bu kadar kolay gelmiyor. Nedeni eskinin konfor alanından çıkmayarak kendini korumak olsa da bir süre sonra seni izolasyona sokuyor. Ya da ben soktuğuna inanıyorum diyeyim.

Daha dün böyle bir deneyim yaşadım. Ayrıntılara girmek şu an içimden gelmedi. Kaba haliyle şöyle aktarabilirim; rüyalarımla ilgili çalışmalarımda bazen gördüğüm kişilere de telefon açarım “ Ben de mektubunuz var.” diyerek. Bu arkadaşım kişisel algıladı bir sözü. İkimiz de sinirlendik. O hakarete uğradığını düşündü, ben de özel alanıma müdahale edildiğini düşündüm. Derken telefonları başka nedenlerle kapatmak zorunda kaldık ve iyi ki istesek de akşama kadar tekrar iletişime geçemedik. İyi ki diyorum, çünkü geçen zaman içerisinde iletişim hatalarımı fark ettim. O da ben de birbirimizi duyacak hale geldik. Derken iş tatlıya bağlandı. Bu benim yakın ilişkilerde yeni yeni deneyimlemeye istekli olduğum bir alan. Basit. Fakat hiç de kolay değil. Gün geçtikçe kolaylıkla ve sevgiyle olmasını diliyorum. Çünkü çok insanca ve samimi geliyor bana.

Bir de öykülere açık hale gelip deneyimlemek isterim. Olur mu? Bakalım nasıl oluyor?