“Umutsuzluk nedeniyle korkup kaçma, umut, umutsuzluğun ötesindedir, aş, yürü, geç onu, karanlık geçidin ötesinde, ışık bulacaksın.” Andre Gide

 

Türkiye’yi büyük bir kaosun eşiğinden geçirmek isteyen hain darbecilerin birçoğu, hala Batılı devletlerin sayesinde keyif çatmaktadır. Devleti yıkmaya çalışan ve aynı zamanda kendi vatandaşına silah doğrultan, gözünü kırpmadan ateş açanbir zihniyetin savunulması ve desteklenmesi hukukun iflas ettiğinin tezahürüdür. İlk gününden bu güne kadar en yetkili kişilerce konuyu anlatmalarına rağmen herhangi bir gelişme olduğunu söylemeyiz. Tüm çabalara rağmen başka bahanelerle ipe un sermeleri samimiyetsizliğin açık göstergesidir. Çünkü beraber hareket ettikleri bir yapıyı deşifre etme ya da teslim etmelerini beklemek beyhude bir uğraştır. Bize düşen görev de tüm yapılanları görüp ona göre yol haritasını belirlemektir. Her şey apaçık ortadayken hatta bizden daha fazla bilgiye sahip devletlerin bu konuda ilişkileri bir çıkmaza sürüklemek istemesi müttefikliğimizi pekiştirmez. Tüm hukuki yolları sonuna kadar direteceğimizi ve tüm uluslara, gerçekleştirmek istediği hain darbe girişimini yeteri kadar belgeleriyle uluslararası kamuoyuna sunduğumuz bir gerçektir.  Diğer devletler ise nasıl bir yapının içinde olduklarını bilmesi en doğal haklarıdır. Yarın başka bir millettin başına gelmeyeceği ne malumdur. Bunları uyarmak temel vazifemiz olduğu gibi bizde oluşturdukları sistemlerden haberdar ederek iş işten geçmeyince önlem almalarını sağlamak.  Demek ki bazı şeyler demokrasi ya da hukuk kuralları çerçevesinde gelişmiyor, siyasi bir yapı ve düşünce ile konunun ele alındığı aşikârdır.  

Türkiye’nin baş belası olan başka sorunu da terördür. Türkiye’nin fiili durumunu kabul etmeyen ve devleti bölmek için her türlü çabanın içinde olanların herhangi bir hukuka tabi tutulmaması kabul edilemez. Bu konuda atılmış adımları bazı kesimlerce karşı çıkılması ve kabul edilir olmadığını söyleyenler kesinlikle devletin bütünlüğünü hiçe saymaktadır. Gizli ve açık her şekilde terör odaklı yapıya destek olduğunu söyleyenlere karşı bir girişimin olmaması kabul edilebilir bir vaziyet değildir. Gerekli yaptırımların aksamadan yerine getirilmesi devlet ve millet için elzemdir. Kim olursa olsun ucu nereye varacaksa varsın hiç fark etmez ihmal edilmeyecek konuların başında devletin güvenliği ve bekası gelir. Millettin kendilerine verdiği görevi yerine getirmeyerek başka güçlere hizmet etmek, en büyük haksızlığı ve mağduriyeti o bölgenin insanına yapılmış olmasıdır. Bulunduğun yerin sorunlarını çözme adına herhangi bir katkı sağlamadığı gibi teröre destek olmak, talimat almak, hendek kazıp ve milleti mağdur etmek herhalde bu çalışmaların bir yaptırımı olması gerek. 

Siyasi partilerin içinde bulunduğu durum bazen çıkmaza sürüklemektedir. Öncelikle şunu kabul etmek gerekir ki her konunun tartışılabileceği gibi seçmeni de bilgilendirmek asli görevidir. Son zamanlarda gündeme meşgul eden “Başkanlık” kavramını siyasi bir olgu ile yaklaşmak kimseye bir yarar sağlamaz. Eksikleri, artıları tartışmak konuya vakıf olan uzmanlar ve siyasetçilerin işidir. Daha meclise gelmeden içeriğini bilmeden karşı durmak kısır bir siyasetin örneğinden başka bir şey değildir. Bu kavramaları şahıslar üzerinde eleştirmek siyasi ahlaka yakışmayan davranışlardır. Milletten korkmak, millete gitmemesi için uğraşmak kesinlikle kabul edilemez. Demek ki kendilerini anlatamayacaklarını ve haklılığını savunamayacağını açık delilidir. O zaman devlete ve millete fayda sağlayacağı bir tasarıya da engel olmamak gerekir.

Fenerbahçe de deyim yerindeyse kazan kaynıyor. Hem içinde bulunduğu puan durumu hem de oynanan oyunun keyif vermemesi bazı kesimleri hareket geçirdi. Önemli olan bu zor durumda takımına destek olmaktır. Herkesin aday olabileceği bir kulüpte, yapacaklarını yöneticilere anlatır, taraftar da destek vererek gerekli adımlar atılır. Bu dışında her türlü davranış kulübü yıpratır, zarar verir.

Vesselam…!!!